ISSN: 0041-4247
e-ISSN: 2791-9714

CENK REYHAN

Gazi üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü

Tarihsel koşullar göz önüne alındığında, millet nizamnameleri büyük güçlerin gayrimüslim cemaatler üzerinden Osmanlı Devleti’nin içişlerine müdahale ve denetim araçlarından biri idi. Büyük güçler geliştirdikleri "şark meselesi stratejisi” ile, önce etnik- dinî kimlikleri bakımından üzerinden egemenliklerini yayacakları stratejik bir yer-bölge/etnikkimlik buldular ve Balkanlar’da, ya da Müslüman Dürzî-Hıristiyan Manini çatışmalarının görüldüğü Lübnan örneğinde İslâmî Orta Doğu’da, Osmanlı fetihleri sonucunda “öteki” medeniyet içinde uyruklaşmış unsurlarının “farklı etnik ve dinî kimlik”liliğine vurgu yaparak tebaanın “kolektif zihniyet”inde egemen devleti “öteki”leştirmek suretiyle isyana tahrik ettiler. İsyan başlayınca dünya kamuoyunun dikkatini bölgeye çekerek ortaya çıkan isyanı Müslüman veya Türk olmayanların, kısaca “Müslüman-Türklerden ötekilerin”, katledildiği şeklinde dünyaya yaydılar ve şarkiyatçı literatürde dile gelen uygar-Batı/barbar-Doğu mücadelesi şekline büründürdüler; son aşamada, bölgeye uygarlaştırıcılık adına meşruen müdahale ettiler. Ahmet Reşit’in incelemesi bu konu ile ilgili tereddütlerin bir ifadesidir. Reşit, eserinin Berlin Kongresi’ni incelediği kısmında şunu önemle vurgulamaktadır[1];

“Büyük devletler murahhasları din ve mezheb serbestisi mebdeinin (prensibin) Avrupa mümessilleri tarafından tasdiki vaktinin geldiğini söylediler. Kongre’de, Avrupa ailesi içine gir-mesi matlup olan memleketlerin, diğer devletler gibi, evvela bütün Avrupa devletleri teşkilat-ı içtimaiyelerinin esasında kâin (var olan) olan mebadiyi (prensipleri) tasdik etmeleri lazım ge-leceğini beyan ettiler. Berlin Muahedenamesi’nin (1878) 5., 27., 35., 44. ve 62. maddeleri Kongre’nin bu yolda ittihaz ettiği karara göre yazıldı. 5. madde: '...Bulgaristan’da ihtilaf-ı din ü mezhep hiç kimse için hukuk-ı mülkiye ve politikiyede istifadede ve hidınet-i umumiye ve memuriyet ve şerefe nailiyette veya her nerede olur ise olsun icra-yi hirfet ve san’atta nâ-ehil tutulmaklığa ve mahrum edilmekliğe sebep add olunmayacaktır.

Bulgaristan’da yerliler ve ecnebilere serbesti ve icray-i ayin ü mezheb temin olunarak gerek cemaat-i ınuhtelifenin silsile-i meratib (büyükten küçüğe veya küçükten büyüğe doğru rütbe sırasına göre) üzere tertibinde ve gerek rüesa-yı ruhaniyeleriyle (Ruhanî reisleriyle) olan münasebatında bir güne ika-ı mevanî (engeller/maniler oluşturacak tarz/yol) olunmayacaktır.

Karadağ’a, Sırbistan’a ve Romanya’ya müteallik olan mezkûr 27., 35. ve 44. maddeler nakl ettiğim 5. maddenin aynıdır.

62. madde şunlar arasında en mühim olanıdır; zira, bir taraftan, hükmü bütün Osmanlı memleketlerindeki “ekaliyetler'e (azınlıklara) şamildir (kapsayıcıdır) ve Osmanlı Devleti iç işlerine müdahale için Avrupa’nın kodaman devletlerinin ellerinde çok bereketli bir kaynak olmuştur; diğer taraftan, Fransa’nın kapitülasyonları sû-i tefsire ihraz etmiş (yanlış yorumlamaya ulaşmış) olduğu -yukarıda mezkûrhimaye hakkım teyit etmiştir: 'Bâb-ı Ali serbesti-i ayin ü mezheb kaidesini vüs’at-i kâmile itasiyle (tüm/eksiksiz genişlikle verilmesi ile) beraber muhafaza ve ibka etmek (sürekli kılmak) arzusunda bulunduğunu beyan eylediğinden, tarafeyn-i müteahideteyn (ahidlerin tarafları) işbu beyan-ı ihtiyariyi senet ittihaz ederler. (...)”

Bu bakımdan büyük güçlerin emperyal müdahale ve denetimleri ile bu milletlerden gelen ayrılıkçı talep ve eylemlerin kesiştiği bir konjonktürde yürütülen “himayecilik” politikası; gerçekte, emperyalizmin Osmanlı memleketlerine sızma stratejilerinden biri olarak ortaya çıktı[2]. Büyük güçlerin, Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki bitmeyen müdahale ve denetimleri bu bakış açısı ile daha netlik kazanır. Bu politikayı, Osmanlı’nın sömürgeleşme sürecinde “Osmanlı aydın/bürokratları ve gayrimüslimler ile büyük güçler arasındaki ilişkiler” temelinde analiz edersek; bu yönü ile, Osmanlı liberal-modernleşme sürecinin gerçekte sömürgeleşme sürecini ifade ettiği; bu anlamda, emperyalist büyük güçlerin müdahale ve denetiminde yürütülen liberal reform hareketlerinin bu sürecin önünü açan “idari reform paketleri” olduğu sonucuna ulaşırız.

Osmanlı Gayr-ı Müslimleri ve Millet Sistemi Hakkında Tartışmalar

Konu ile ilgili olarak, Ortaylı’nın, “millet” kelimesinin bugünkü anlamını taşımayıp “community-communitias” anlamında dinî topluluğu karşılayan bir terim olduğu, “etnik grup” olarak ancak “kavm” kelimesinin kullanılabileceği, “nation” kelimesinin karşılığı olarak da “ulus” kelimesinin kullanılması gerektiği şeklindeki uyarısı önemlidir[3]. Millet sisteminin, imparatorluğa kalmış tarihsel bir miras olduğunu belirten Oı taylı’nm, Osmanlı devlet yapısı içinde Osmanlı milletlerinin her birinin “kapalı bir kompartıman” oluşturan gruplar oldukları, her millet grubunun yönetiminin -malî, adlî ve İdarî sorumluluklar ve sorunlarıbu grubun yöneticileri tarafından yürütüldüğü ve aynı millet grubu içinde farklı mezheplere ve dinlere sahip grupların “kendi içinde dahi kapalı bir yaşam” sürdürdükleri şeklindeki tespiti[4] konu hakkında açıklayıcı bir yol haritası sunmaktadır. Ortaylı’nın bir başka makalesi bu ifadeyi tamamlar niteliktedir;

“Osmanlı’daki millet biçiminde teşkilatlanma ve ferdin bu kesime aidiyeti modern dünyadaki azınlık statüsü psikolojisinden hem objektif hem de sübjektif esasları itibarı ile farklıdır. Millet sözü dinî bir aidiyeti ifade etmekte olup, fert doğduğu millet kompartımanının içinde o cemaatin ruhanî, malî. İdarî otoritesine bağlı olarak yaşar. Millet bir kavram değil bir İçtimaî teşkilatlanma, bir ruh hali tebaanın birbirlerine bakışını ifade eder.”[5]

Ortaylı, bir başka incelemesinde, millet sisteminin adlî ve yönetsel örgütlenmede bir tür dine dayalı “adem-i merkeziyetçilik” ve çeşitlilik demek olduğuna değinir[6].

Eryılmaz’ın yaklaşımı, “özerklik’e yaptığı vurgu bakımından, Ortaylı’yı destekler niteliktedir. Ona göre;

“Rum, Ermeni ve Musevi cemaatleri, İstanbul’un fethinden sonra nail oldukları statülerini, her padişah döneminde geliştirmişler ve ‘hükümet içinde hükümet’ gibi fonksiyon icra eder hale gelmişlerdi. Nitekim, bu örgütlenme içinde, Osmanlı Devleti’nde gayrimüslim milletlere, dünyanın hiçbir devletinde benzeri görülmeyen ölçüde dinî, adlî, eğitim, kültür ve İdarî alanda özerklik tanınmış; dillerine, kiliselerine ve havralarına, mektep, mahkeme ve hastahanelerine karışılmamışım Evlenme, boşanma, düğün ve ölüm gibi medenî hukuku ilgilendiren bütün işler millet teşkilatlarına bırakılmıştır”[7].

Millet sistemi, Findley’e göre de “özerk milletler modeli”dir. Findley, imparatorluk sisteminin çöküşü ve neticede ortaya çıkan adem-i merkeziyet eğilimleriyle birlikte cemaat liderlerinin hem adlî hem de İdarî sorumluluklarının artmış göründüğünü belirttikten sonra şu hususa dikkat çekmektedir;

“Nasıl olursa olsun, milletlerin ayrılığı prensibi sadece hukukî ve İdarî gereksinimlerle değil aynı zamanda Müslümanların gayrimüslimlere karşı takındığı lütûfkâr tavır ve birçok top-luluğun kimliklerini koruma yönündeki kararlılıkları ile bütün dönemlerde sürdürülmüştür. Bunun şekilleri bir dereceye kadar topluluğun kendisine, mahalle ve zamana bağlı olarak değişiyordu; fakat özerk topluluklar (millet) Osmanlı toplumunun ve bunu bazı açılardan kendi çıkarları için idare eden yönetimin ayırt edici bir özelliğini teşkil ediyordu.”[8].

Findley’in “özerk milletler modeli” tasvirinde resmî otoritelerle olan ilişkileri buna göre düzenlenmiş olan Rum Ortodoks, Yahudi ve Ermeni gibi birçok “cemaatler” ya da değişik mil-liyetlerden gayrimüslim tüccarların elde ettikleri “kapitülasyonlar” bu modele örnektir. Hatta, dinî haklar üzerindeki ayrıklık her sahada ağır basmakla beraber, bu milletler sistemini şekillendiren tavır ve tutumlar eserlerini sayısız diğer durumlarda göstermiş olmalıdır.

Kenanoğlu, incelemesinde, tartışmanın taraflarının görüşlerindeki iddialar ile bunların Osmanlı belgelerinin dili ile olan uyumsuzluğuna değinmekte ve literatürde yaygın kabul gören “otonom millet sistemi teorisi”nin sağlam hukukî temeller taşımadığı sonucuna ulaşmaktadır. Ona göre,

“Osmanlı Devleti gayrimüslimleri idari, malî, cezaî sahalarda hiçbir zaman otonom bir yapı içerisinde olmamıştır. Aksine söz konusu grupların dengeli ve kontrollü bir biçimde, devletin temel hukukî yapısını bozmayacak ve hukukun mülkilik vasfını ve kanunların genel niteliği prensibini ortadan kaldırmayacak şekilde tek hakim hukuk sistemi altında yönetmesi söz konusu olmuştur.”[9]

Konumuzun temel problematiği açısından biz bu tartışmalarımı ayrıntısına girecek değiliz[10]. İncelememizdeki kavramsal çerçevemiz açısından ifade edecek olursak, millet sisteminin Osmanlı toplumsal formasyonunda, Ortaylı’nın “kapalı kompartımanlar” deyiminde dile gelen herbirinin birbirine “öteki’’leşmesi ile ilgiliyiz. Bu bakımdan, bu açıklamayı, Bozkurt’ un, Osmanlı devlet bütünlüğü açısından bu uygulamanın, yüzyıllarca dil, kültür ve geleneklerini yitirmeden yaşayan zımmilerin ulus duygularının da beslendiği hukukî bir özerkliğe dönüştüğü”[11] ifadesini; Shaw’in, “kaçınılmaz gelişim” olarak yorumladığı “uzun yıllar kendi dinlerini, dillerini ve geleneklerini koruyarak yaşayan milletlerin Fransız Devrimi ile birlikte gelen milliyetçilik akımlarının etkilenmemelerinin mümkün olmadığı ama bu akımların büyümesinin daha çok Batılı devletlerin gelişme siyasetlerine uygun bir biçimde olduğu sözgelimi Çarlık Rusyası’nın Balkanlardaki emellerinin Yunan milliyetçilerinin ayaklanma duygularını körüklemiş ve Rusya'nın uzun yıllar Yunan milliyetçilerini desteklediği”[12] açıklamaları ile tamamlayabiliriz. Böylece, Findley’in Osmanlı “özerk milletler modeli”nde dile gelen cemaatlerin birbirlerinden “ötekilik’leri ile Osmanlı Devlet’inden “özerkliklerinin, son kertede bağımsızlaşmalarının ve bu sürece büyük güçlerin müdahalelerinin birbirlerinden beslenme şekli ortaya çıkar.

Bir Çözümleme Önerisi

Osmanlı imparatorluk yapısının çok dinli, çok dilli, çok milletli yapısı ve Osmanlı dünyasında kimliğin bireysel ya da millî değil dinsel algılanması ve bu tanım içinde oluşturulan “millet” yapısı Osmanlı’nın sömürgeleşme sürecinin kültürel kökenlerini oluşturdu. Bilindiği üzere, Osmanlı zihniyet algılamasında “millet” kelimesi modern anlamıyla “millî kimlik” karşılığı olarak değil, “dinsel topluluk” manasında “cemaat” şeklinde algılanıyor ve ehl-i kitap sahibi Hıristiyan ve Yahudi dinsel topluluklar bu tanımlamaya göre kendi içlerinde özerk bir şekilde örgütleniyorlardı. Bu örgütlenme biçiminde yetkilerin temel öğesi, coğrafyaya ilişkin/nesnel öğe değil, kişiye ilişkin/öznel öğedir: Belirli bir azınlık dinine bağlılık![13] Bununla ilgili olarak şu açıklama önemlidir[14] Bu tür yönetim tarzı kişi yönünden yerel yönetim tarzıdır. Bununla birlikte, bu tür yönetim tarzı coğrafî öğeyi dışlamaz. Gerçekte dinsel temelde toplumsal farklılıkların öngörülmesi, topluluğun yersel/nesnel bir öğeyle değil; kişisel/öznel bir öğeyle tanımlanması bakımından, ister istemez “kişi yönünden yerinden yönetim olgusuna” ya da “topluluk esasına dayalı bir federalizme” yol açar.

Bizim kavramsal çerçevemiz, Osmanlı toplumsal formasyonunda, etnisite söz konusu olduğunda, “nesnel/coğrafî” ya da “öznel/kişisel” özerklik, özel vilâyet nizamnamelerinin yayımlandığı yerlerle de örtüşnıektedir. Cebel-i Lübnan, Girit, Şarkî Rumeli vilâyet nizamnameleri, belli bir bölgedeki (nesnel/coğrafî öğe) etnisite (öznel/bireysel-toplumsal öğe) üzerinden “adem-i merkezileşme” sürecine[15] karşılık gelir. Bu süreci, “çok-egemenlilik”, “çokulusluluk”, “çok-ülkelilik” gibi özellikleri ile, federalizmin daha kuruluş aşamasından beri bütün devletlerin özerkliğinin korunmasına yönelmesinden farklı olarak; merkezî bir devletin taşrayı denetleme aygıtlarının bozulması ile merkez-taşra ilişkilerinde taşranın merkezden özerkleşme ve bağımsızlaşma süreci olarak tanımlarsak millet nizamnamelerinin bu sürece etkisi açıklık kazanır.

Bu hukuksal çözümlemeye ek olarak, antropolojik bir çözümleme ile, etnik oluşumu tanımlayan temel öğeleri, Smith’i izleyerek, etnik topluluk, ortak soy miti, tarih ve kültürleri ile birlikte kara ile özdeşleşen ve dayanışma duygusuna sahip insan nüfusu olarak tanımlayabiliriz[16]. Buna göre, Yunan-Ermeni-Yahudi cemaatlerine göre örgütlenen Osmanlı millet sistemi ile ilgili olarak, toplumsal-mekânsal ilişkilerin tarihsel kökenleri üzerine şöyle bir özet geliştirebiliriz[17]; Türklerin İstanbul'u fethi ile Bizans'ın yok oluşu, Ortodoks Yunan topluluğunun ve etnik duygularının sonunu getiremedi. Yunan topluluğu, kilisenin ve patrikliğin altında Osmanlı İmparatorluğu’nun kabul ettiği bir “millet” şeklinde örgütlenerek sürgünde gelişti, diyasporanın üst sınıfları imparatorluğun üst mevkilerinde imtiyazlı hale geldi. Osmanlı’nın kendini tanımlayışı bakımından bir çelişki yaratmasa da, Yunan-Ortodoks milletinden kişilerin Osmanlı Devleti’nde yüksek bürokratik mevkilere de yükselmesi, Yunan Ortodoksluğu lehine, Yunan milletinin Osmanlı Devleti'ilden, onun yönetiminden, bürokratik empeıyal mitlerinden ve kültüründen kopmasına yardımcı oldu. Yunanlılarınla gibi bu diyaspora topluluğu da on dokuzuncu yüzyıla kadar belki de Ermenilerin çoğunluğunun yerleşik olduğu anavatanlarına ve kutsal merkezlerine (İstanbul’a denk düşen Eçmiadzin’e) eşit bir tutkuyla bağlandılar. Bu, kendi içinde, dağınık Ermeni yerleşim bölgelerine belli bit iç bütünlük ve örgütsel amaç sağladı. Bu örgütlerin çatısı temel olarak dinseldi ve aldıkları eğitim kilise eğitimi idi. Yunanlılar ve Ermenilerin tersine Yahudilerin çoğu, Bar-Kohba Ayaklanması’ndan (MS. 132-135) beri diyaspora toplulukları halinde yaşadı. Haçlılardan sonra sadece küçük yerleşim bölgeleri halinde özellikle Kudüs, Yafa, Galilee olmak üzere Filistin’de yaşamaya devanı ettiler. Eğer Yahudiliğin durumu, sadece etnik parçalanma ve çoğalmanın daha güçlü bir örneğini oluşturuyorsa, geniş bir alana yayılan Yahudi topluluklarının yaklaşık iki bin yıldan fazla sürdürdükleri dayanışma diğer herhangi bir diyaspora topluluğundan daha yoğun ve dinamiktir. Bunun bir nedeni Yahudiliğin erken bir dönemde karasal kökenlerinden koparılmalarıdır. Osmanlı “millet sistemi” böyle bir tarihsel köken üzerine inşa edildi.

Millet Sisteminden Islahat Fermanı’na

Osmanlı Devleti’nin otoritesinin zayıflamasında ve sona ermesinde millet sistemi en önemli kültürel etkiyi yaptı ve milliyetçilik fıkı inin beslenme kaynağı oldu[18]. Millet sistemi, yukarıda da bahsedildiği üzere, gayrimüslimler açısından Osmanlı’nın ve birbirlerinin “öteki”liğini besledi[19]. Osmanlı belgelerinde;

“...ve kendilerine tabi “hemmiletler”in ve yamakların “aller milletler”den...”[20]

şeklindeki ifadeler buna dair bir örnektir. Konu ile ilgili olarak Delanty’nin şu analizi açıklayıcıdır[21];

“Kimlikler; devlet, cinsiyet, kilise ve etnisiteyi temel alarak somutlaşır ve kökleşir. Benzer bir biçimde, kimlikler, ötekiliğe göre oluşturulmaları halinde de patalojik bir şekil alırlar. Kimlik, paylaşılan yaşam dünyasından kaynaklanan aidiyet ve dayanışma duygusuyla tanımlanmak yerine, “öteki”ne karşıtlık üzerine odaklanır: “biz”; paylaşılan deneyimler, ortak hedefler ve kolektif ufuk çerçevesine referansla değil, aksine, ötekinin yadsınması esasına dayanarak tanımlanır. Kinıliklendirme “biz” ve “onlar" ikili tipolojisi ile ötekiliğin empoze edilmesi yoluyla gerçekleşir. “Biz”in saflığı ve istikrarı önce ötekiliğin adlandırılması, daha sonra kötülenmesi ve en sonunda da tamamen ortadan kaldırılması sayesinde garantilenir. “Biz onlardan farklıyız” iddiası ile ötekiliğin empoze edilmesi. Grup, tanımlayıcı karakteristiği üyelerinin ortak olarak sahip olduğu şeyler değil, onları diğer gruplardan ayıran şeylerdir. Sorun farklılık ya da bölünmeden biridir: Ötekinin tanınmasından ya da yadsınmasından doğan kendi-kimliği; dayanışma ya da dışlamadır. Öteki bu şekilde tanımlandığında, farklılık olumludur, fakat öteki tehditkâr bir yabancı olarak sunulduğunda farklılık olumsuzdur.”

Etnik kimliğin sürdürülmesinde dinsel geleneklerin, farklı din adamlığının ve törenlerin merkezî rolü oynaması bakımından, konumun ve özerkliğin önemini inkâr etmeden, din adamlığının yüzyıllar boyunca etnik kimliğin korunmasında ve etnik bekanın sağlanmasında siyasal birliklerden ve anavatanlardan daha önemli olduğu açıktır. Modern öncesi çağlarda etnik özgüllük ve topluluk duygusunu en iyi şekilde sürdüren şey dinsel faktörlerin karmaşıklığıdır. On dokuzuncu yüzyılda Osmanlı gücünün gözle görülür çökmesi ve Avrupa nüfuzunun yükselmesi ile Osmanlı gayrimüslimlerinin durumunda kötüye doğru bir değişme oldu. Bu dönemde, ortaklığın teorik temeli zayıfladığı ve Müslümanlarla Zımmiler arasında mevcut olan ve Zmımilere kesin ve uzlaşılmış bir statü ve haklar veren karşılıklı benimsenmiş eski ilişki, yeni fikirler ve tutkular tarafından yıkıldı[22].

1862’de Rum Ortodoks, 1863’te Ermeni Grégorien, 1865’te Yahudiler ruhban sınıfının yetkisini azaltan ve laik sınıfın egemenliğini arttıran anayasal-nizamnameler oluşurdular. Esasen bu nizamnamelerin tarihsel-hukuksal temellerini, Islahat Fermanı’nda dile getirilen; “Fatih ve onun yüce halefleri tarafından patrikler ve Hıristiyan piskoposlarına bağışlanmış olan ruhsat ve iktidar, cömert niyetlerinden dolayı, bu cemaatlere sağlanmış olan hal ve yeni mevki” bir yana, büyük güçlerin denetim ve müdahalesi alandaki Islahat Fermanı’nın azınlık vaatlerinde bulabiliriz. Hıristiyan ve sair gayrimüslim tebaa cemaatlerine daha önce verilmiş bütün imtiyazlar ve ruhanî muafiyetlerin tekrar kabul edildiği Islahat Fermanı’nda azınlıklara ilişkin şu vaatler vardı[23];

“Hıristiyan ve tebaa-i gayrimüslinıe-i sairenin her bir cemaati mehl-i muayyen (belli bir müddet) içinde, imtiyazat ve muafıyat-ı hazımlarının niyet (görmek, idare etmek) ve muayyenesine ibtidar (bir işe süratle başlamak) ile ol babda vaktin ve gerek asar-ı medeniyet ve malumat-ı müktesibenin (elde edilen malumatın) icab ettirdiği ıslahatı Bâb-ı Âlimizin nezareti tahtında olarak mahsusan patrik-hanelerde teşkil olunacak meclisler marifetiyle bi’l-müzakere canib-i Bâb-ı Âli’ye arz ve ifade edecekler,

Cennet mekân Ebu’l-feth Sultan Mehmed Han-ı Sâni hazretleri ve gerek ahlaf-ı izamları taraflarından patrikler ile Hıristiyan piskoposlarına ita buyurulmuş olan ruhsat ve iktidar niyat-ı fütüvvet-kârane-i padişahanemden naşi (padişaha yakışacak kadar soylu nineylerinden dolayı) iş bu cemaatlere temin olunmuş olan hâl ve mevki-i cedid ile Tevfik olunup ve patriklerin el-haletü hazihi (şimdi) cari olan usûl-ı intihabiyyeleri (seçme/seçilme şekilleri) ıslah olunduktan sonra patriklik berat-ı âlisinin ahkâmına tatbiken kayd-ı hayat ile nasb ve tayin olunmaları usûlünün tamamen ve sahihan icrası,

Bâbı Âlimiz ile cemaat-ı muhtelifenin rüesa-yı ruhaniyyesi beyninde (ruhanî reisleri arasında) karargir olacak brr surette tatbiken patrik ve metropoliti ve murahhasa ve piskopos ve hahamların hin-i nasbında (-bir memurluğa- tayin zamanında) usul-ı tahlifıyyenin (yemin et-tirme/ andiçme-içirilme)ifa kılınması,

Her ne suret ve nam altında olursa olsun rahiblere verilmekte olan cevaiz ve avaidat (armağanlar ve aidatlar) cümleten men olunarak yerine patriklere ve cemaat başılarına varidat-ı muayyene tahsis ve nıhban-ı sairenin dahi rütbe ve mansıblarının ehemmiyetlerine ve bundan sonra karara göre kendilerine ber-vech-i hakkaniyet (hakkaniyet üzere)maaşlar tayin olunması,

Hıristiyan rahiblerinin emval-i menkule ve gayr-ı menkulelerine (taşınır-taşınmaz mal-mülk) bir güne sekte iras olunmayarak (bir türlü sekte sebep olmayacak) Hıristiyan ve sair tebaa-i gayriınüslime cemaatlerinin milletçe olan maslahatlarının idaresi her bir cemaatin ruhban ve avamı beyninde müntehib azadan mürekkeb bir meclisin hüsn-i muhafazasına havale kılınması,

Ahalisi cümleten bir mezhebde bulunan şehir ve kasaba ve karyelerde icra-yı ayine mahsus olan ebniyyenin ve gerek mekteb ve hastane ve mezarlık misilli sair mahallerin heyet-i asliyeleri üzere tamir ve termimlerine bir güne mevani ve ika olunmaması,”

(...)

“Hukuk-ı adiyyeye aid deavi (davalar) dahi eyalat ve elviyye-i muhtelit meclislerinde (eyalet ve livaların karma meclislerinde) vali ve kadı-i memleket hazır oldukları halde şer’an veya nizamen rüyet olunup (görülüp) işbu mehakim ve mecalisde (mahkemeler ve meclislerde) muhakemat-ı vakıa alenî icra olunması ve Hıristiyan ve sair tebaa-i gayrimüslimeden iki kimse beyninde hukuk-ı ırsiyye gibi deavi-i mahsusa sahibi dava olanlar istedikleri halde patrik veya rüesa ve nıecalis marifetiyle rüyet olunması,”

(...)

“Her bir cemaatın rüesası ile taraf-ı eşref-i şahanemden tayin olunacak birer memurları tebaa-i saltanat-ı seniyyemin umuruna aid ve raci olan maddelerin müzakeratına Meclis-i Vâlâ’da bulunmak üzere makamı celil-i vekâlet-i mutlakamdan ınahsusen celb ohınub ve işbu memurlar birer sene için tayin kılınıp bunlar memuriyetlerine başladıkları gibi tahlif olunmaları."

Buna göre, dönemin “asar-ı medeniyyet ve malumat-ı müktesebe”nin gereği her milletin kendi İdarî sisteminde[24], Bâb-ı Ali’nin gözetiminde ve onunla müzakere halinde, ıslahat yapması ve sonuçların onun onayına sunulması; bu işlemin teşkil olunacak meclisler aracılığı ile yürütülmesi ve hatta her cemaatin ruhban ve dünyevî meclislerinin olması vurgulanmaktadır. Böylece, Osmanlı tutucu kilise hiyerarşisinin otoritesini sarsabilecek, ayrıca büyük güçlerin Osmanlı gayrimüslim cemaatleri ile olan ilişkisini ve onlar üzerinden Osmanlı üzerinde baskı kurmasının yollarını kapatacaktı[25].

Fakat, yönetimin laikleşmesi ve temsil ilkesine dayalı halk katılımı ilkelerine dayanan “millet nizamnameleri”ni onaylaması, Osmanlı açısından değerlendirildiğinde; bu uygulama ile, hem kendi bünyesine farklı milletlerin varlığını kabul etmiş olması, hem de başlayan laikleşme sürecinin bu milletlerde milliyetçi duyguları beslemesi bakımından çözülemez bir ikilem oluştu. Neticede, her iki uygulama da Osmanlı Devleti’nin sömürgeleşme sürecinde yapısal çözülmesine katkıda bulundu.

Islahat Fermanı’ndan Kanun-ı Esasî’ye

Kanun-ı Esasî’ye gelince, bunun merkezî yönetim ile yerel yönetime dair ilkeleri belirleyen “vilâyat” başlığında toplanmış 108-112. Maddelerden[26] 111. madde de, “her kazada her milletin bir cemaat meclisinin” bulunduğu belirtilip, “dinsel yerinden yönetim kuruluşları” olarak bu meclislerin yetkilerini düzenlemiştir;

“Müsakkafat (ev-dükkân vb.) ve müstagallat (zahire-tahıl vb. irad getiren vakıf malı) ve nukud-ı mevkufe hasılatının şurut-ı vakfiyyesi ve teamül-i kadimi veçhile meşrut lehine ve hayrat ve müberrata sarf olunmak üzere vasiyyet edilen emvalin vasiyyetnamelerde muharrer olduğu üzere musî lehine sarfına ve emval-ı eytamın (yetimlerin mallan) nizanınaine-i mahsus veçhile suret-i idaresine nezaret etmek üzere her kazada her milletin bir cemaat meclisi bulunacak ve bu meclisler tanzim edilecek nizamat-ı mahsusası veçhile her milletin müntahab (seçilmiş) efradından mürekkeb olacaktır. Ve mecalis-i mezkûre mahalleri hükümetlerini ve vilâyat meclis-i umumiyyesini kedülerine merci’ bilecektir, (md. 111)"

Ancak Osmanlı “üniter-mcrkeziyetçi” devlet algılayışı açısından değerlendirildiğinde; Kanun-ı Esasi’nin bu maddesinin, imiter bir devlet biçimi ile çelişen yanlan da vardır[27]. Osmanlı Devleti’nin tebaasının genel hukuk kurallarını belirleyen 8-26. maddelerden 11. madde de; muhtelif cemaatlere verilmiş olan “mezhebi ayrıcalıkların bulunması da bununla ilgilidir;

“Devlet-i Osmaniyye’nin dini din-i islanıdır. Bu esas-ı vikaye ile beraber asayiş-i halkı ve adab-ı umumiyyeyi ihlal etmemek şartı ile memalik-i Osmaniyye’de maruf olan bi’l-cûmle edyanın serbesti-! icrası ve cemaat-ı muhtelifeye verilmiş olan imtiyazat-ı mezhebiyyenin keınakân cereyanı devletin taht-ı himayesindedir (md. 11);”

Millet nizamnamelerinin; yazılı anayasa, ulusal parlamento, halk temsili vb. kavramlarıyla 1876’da Kanun-ı Esasî’yi ilan etlen Ali, Fuat, Mithat Paşadan etkilemiş olabileceği düşünülebilir. Ermeni nizamnamesini yazanlardan Krikor Odyan Efendi’nin, yıllarca Mithat Paşa’nın danışmanlığını yapması ve daha sonra ki Osmanlı Anayasası tartışmalarına bizzat katılmış olması, ayrıca Yeni Osmanlılar içindeki en etkili kişi ve buna ek olarak 1876 Anayasası hazırlık komisyonu üyesi olan Namık Kemal’in daha 1867’de Hıristiyan milletlerdeki meclislere değinmesi ve onların bir temsilciler meclisine model işlevi görebileceğini söylemesi bu bakımdan önemlidir. 1876 Kanun-ı Esasisi, seçim hükümleri, bazı bakımlardan, özellikle dolaylı oy kullanma sistemiyle İstanbullu vatandaşlara tanınan özel statüde, millet nizamnamelerinin bir yansımasıydı[28].

Millet Nizamnamelerinin Genel Nitelikleri

1862’de Rum Ortodoks, 1863’te Ermeni Grégorien, 1865’te Yahudiler ruhban sınıfının yetkisini azaltan ve laik sınıfın egemenliğini arttıran millet nizamnameleri oluşurdular. Ayrıntıları yayımladığımız belgelere bırakılıp, her üç millet nizamnamesinin genel özellikleri şöyle özetlenebilir[29]:

Rum Milleti Nizamnamesi: Bu nizamname ile iki meclis oluşturuldu. Biri on iki kişiden oluşan bir "Ruhanî Meclis”; diğeri bu meclisin üyesi olan piskoposların arasından seçilen dört kişi, fakat sekiz laik üyenin de bulunduğu bir “karma meclis=meclis-i muhtelit”. Karma meclisteki laik üyelerin seçiminde yalnızca İstanbul ve civarındaki Rnnılar seçiyor ya da seçilebiliyorlardı. Seçim iki derecelidir. İstanbul’da oturanlar, meclis üyelerini seçmede oy hakkı bulunan kişileri, onlar da laik meclis üyelerini seçiyorlardı. Katına meclislerin oluşturulması ile birlikte, Rum cemaatinin iç örgütsel yapısında kısmî bir laikleşme; ahalinin cemaat kurumlarına temsilci göndermesi ilkesi sınırlı olarak kabul edilerek kısmî bir demokratikleşme oluşmuş oluyordu. Bununla birlikte, teokrasi açısından doğal olarak, halen ruhanî otoritenin dinî otoriteye karşı üstünlüğü sürmektedir.

Cemaat örgütlenmesinde üç organ öngörüldü: 1-Patrik, 2-Ruhanî Meclis, 3-Karma Meclis. Patrik Rum milletinin temsilcisi, dünyevî ve dinî otoritesidir. Seçimi piskoposların bir aday listesi oluşturmaları, hükümetin bu aday listesinde isterse veto yetkisini kullanması. Karma Meclis’in bu adayların sayısını üçe düşürmesi. Ruhanî Meclis’in patriği seçmesi ve hükümetin ataması üzerine kuruludur. Patrik bir kez seçilip Bâb-ı Ali’den onay alınca Ruhanî Meclis ve Karma Meclisle millet idaresini yürütürdü. Ruhanî Meclis dogmalar ve ruhanî disiplinle ilgiliydi. On kişiden oluşan üyelikleri yetmiş kadar piskopos arasında sırayla dönüyor, böylece hiç kimsenin gereğinden fazla güç kazanmaması sağlanıyordu. Sistem seçime dayanmaktan ziyade otomatik olarak işliyordu. Ermeni örgütlenmesine göre daha ilkel olan taşra örgütlenmesinde, piskoposlar, kendi bölgelerindeki kamuoyunu dikkate almadan hareket edebilen merkezî Ruhanî Meclis’in atadığı kişilerdi. Eyalet Meclisi yoktu. Gücün çoğu piskoposların elinde toplanıyordu.

Ermeni Grégorien Milleti Nizamnamesi:Temsil ilkesi esastı. Örgütün temeli İstanbul ve eyaletlerden seçimle gelen 140 üyeden oluşan Genel Meclis üzerine kuruluydu. Bu üyelerden sadece yirmisinin din adamı olduğu göz önüne alınırsa laik kesimin bir zaferi söz konusudur. Seksen laik temsilci ile ruhanî vekillerin hepsi İstanbul’dan seçilmişti. Mecliste, taşra Ermenilerinin oranı toplam temsilcinin ancak yedide ikisine karşılık geliyordu. Bu meclis, patrikleri, Sivil Meclis’i ve Ruhanî Meclis’i seçecekti. Dini ve dünyevî olarak milleti temsil eden İstanbul ve Kudüs patrikleri. Genel Meclis’e karşı sorumlu olacaktı. Patrik millet ile hükümet arasında arasındaki iletişim kanalı idi. Kendilerine belirli bir ücret ödeniyordu. Genel Meclis tarafından seçilen yirmi kişilik bir Sivil Meclis, milletin eğitim, sağlık, malların yönetimi, bütçe ve yargı gibi işleri ile uğraşacaktı. Bu ve benzeri işlere bakmak amacı ile tayin edilmiş olan komiteler aracılığı ile faaliyet gösteriyordu. Ruhanî Meclis ise, dogma, dinî eğitim ve rahiplerin atanması gibi dinî işlerle ilgilenecekti. Her iki meclis Genel Meclis’e bağlı alt meclisler niteliğindeydi.

Taşradaki örgütlenme de aynı temel üzerine kuruluydu. Bu meclislerde de laik kesim egemendi. İstanbul Meclisi’ne bağlı taşra meclisleri ve bunların seçtiği patrik, hükümetin atadığı birer metropolid, taşra meclislerinin başkanlığını yürütecekti. Taşradaki çeşitli komiteler İstanbul’da bağlı oldukları nezarete karşı sorumluydular, kaynaklar kısmen merkezî idareye, kısmen yerel idareye ayrılmıştı.

Yahudi Milleti Nizamnamesi: Yahudi milletinde havralar arası bir hiyerarşi bulunmuyordu. Bu yönü ile Rum ve Ermeni milletlerinden farklıydı. Her yerel cemaat kendi kendine örgütlendiği ve kendi hahamını seçtiği için İstanbul’da bulunan hahambaşı başkenttekilerin dışındaki Yahudiler üzerinde hiçbir ruhanî otorite kullanamıyordu. Bu yüzden nizamname bir taşra örgütlenmesi de düzenlenemiyor ve normal Genel Meclis’te sadece İstanbul temsil ediliyordu. Ancak, Bâb-ı Ali hahambaşmı bütün imparatorluk içindeki Yahudi milletinin sivil reisi olarak tanıyordu. Dinî cemaat tarafından seçilen hahambaşı, Musevi milletinin dinî ve dünyevî otoritesi idi. Meclislerin örgütlenmesi, Genel Meclis, Ruhanî Meclis ve Sivil Meclis üzerine kuruluyordu. Musevi milletinin taşra örgütlenmesi gevşek bir yapıya dayanıyordu. Taşra meclislerinin kendi hahambaşılarmı seçeceği ve bunların merkezdeki hahambaşılarına bağlı olmadığı belirlenmişti.

Sonuç

Osmanlı Devleti, ilan ettiği Rum, Ermeni, Yahudi millet nizamnameleri ile müsliın-gayrimüslim tüm tebanın eşit olduğu şeklimle, bir “Osmanlılık” doktrini ve yönetime katılması şeklinde bir “eşitlikçi” teori geliştirdi. “Osmanlılık doktrini” ile kendilerini temsil etmeleri sağlanan milletlerin ayrılıkçı faaliyetlerinin önüne geçilmek; “eşitlikçi teori” ile milletler üzerindeki ruhban egemenliği kırılarak yönetimde laikleşmenin sağlanması umuluyordu. Fakat, “millet sisteıni’Yıin beslediği etnik topluluk, ortak soy miti, tarih ve kültürleri ile birlikte kara ile özdeşleşen ve dayanışma duygusuna sahip insan nüfusunu yaratmaktaki başarısızlığa ve belli bir bölgedeki azınlık üzerinden “adem-i merkezileşme” sürecine büyük güçlerin denetimi ve müdahalesi de eklenince iki beklenti de gerçekleşemedi. Milliyetçilik çağında kendi anayasalarına sahip bu milletler büyük güçlerin himayesinde tedricen Osmanlı Iınparatorhığu’ndan ayrıldılar[30]. Aşağıda bu sürece katkısı olan millet nizamnamelerinin[31] çevirimyazısını yayımladık[32].

(RUM PATRİK- HANESİ UMURUNUN ISLAHI ZIMNINDA PATRİK-HANE-İ MEZKÛREDE
MÜCTEMİ OLAN KOMİSYONUN PATRİK İNTİHAB VE NASBINA DA’İR TERTİP EYLEDİĞİ NİZAM-NAME-İ UMUMİNİN TERCEMESİDİR)

(FASL-I EVVEL)

(Suret-i İntihab Beyanındadır)

Birinci Madde: İstanbul Patrikliği mesnedinde hall-i vuku’unda cema’at-ı metropolidan ile meclis-i muhtelit a’zâsı birleşerek Der-sa’aded’de bulunan metropolidlerden evsaf-ı matlubeyi cami bir zan ka’im-makam olmak üzere intihab ederek keyfiyyet-i hâli ve ka’im-makam olacak zatı bâ-mazbata Bâb-ı Ali’ye arz edib müte’allik buyurulacak irade-i seniyye-i mülûkâne mücebince ka’im-makamın me’muriyyetiyle patrik intihabının ber-nıûceb-i nizam icrasını mııtazammın buyuldu gönderilecektir.

İkinci Madde: Madde-i sabıkanın ahkâmı icra olunduktan sonra İstanbul Patriğine tabi bulunan metropolidana umumen mektublar irsal olunup mefhumunda piskopos rütbesini ha’iz bulunan umum rehabinden muhakem-i vicdaniyyelerinden her kangısı(nı) zîrde tasrih kılınan evsaf ile muttasıf ve bu cihede patriklik kürsüsüne ku’ûda münasib görürler ise onun ismini bir varaka terkim ve işbu varakaya menıhur zarf içinde olarak bir kıt’a mektuba leffen nihayet kırk bir gün zarfında Der-sa’aded’e isal etmeleri kendilere iş’ar olunacakur. Bundan başka zîrde mestur yiğirmi sekiz metropolidlik de’iresinde olan ahalinin dahi meclis-i intihabda birer vekilleri bulunmak için avamdan münasib kimselerin yevm-i muayyende Der-sa’aded’de bulunmaları mezkûr yiğirmi sekiz metropolidlik ahalisine mahsusen tahrir ve iş’ar kılınacaktır.

Üçüncü Madde: Kezâlik cema’at-ı metropolidan a’zâsıyla metropolidan-ı sa’ireden ittifaken Der-sa’aded’de bulunanların her biri patrikliğe müstehakk bildikleri piskoposun ismini yevm-i intihabdan beş gün mukaddem bir varakaya tahrir ve temhir birle taşralardaki metropolidler tarafından vürud eüniş olacak re’y varakaları torbasına va’z edeceklerdir.

Dördüncü Madde: Patrik intihabı için ta’yin olunan kırk bir gün müddetin inkızasından beş gün evvel işbu nizam-name mücebince meclis-i intihabda huzuru lazım gelen rehabin ü avamın cümlesine ka’im-makam tarafından da’vet tezkereleri irsal olunarak teşkil kılınacak meclis-i umuminin yevm-i makam bildirilecektir. Yevm-i mezkûrda da’vet olunanların cümlesi mahall-i cem’iyyete gelip şahıslan tahkik u tasdik olunduktan sonra kapılar kapalı olarak bi’l-cümle erbab-ı meclisin muvacehesinde cema’at-ı metropolidanın kâtibiyle meclisin iki nefer a’zâsı re’y varakalarını küşad ile tertip ü ta’dad edeceklerdir.

Beşinci Madde: Re’y varakalarında isimleri zuhur edecek piskoposları kimine ziyade ve kimine az re’y isabat ettiğine bakılmayarak cümlesi mütesaviyen kabil-i intihab olacaklardır.

Altıncı Madde: Mezkûr re’y varakalarında ismleri zuhur etmeyen piskoposlardan pat-rikliğe elyak ve şayeste olanlarını erbab-ı meclisten avam takımının ba’zıları arz eyledikleri halde ve misilliler dahi meclisin sülüs-i a’zâ-yı ruhbaniyyesi tarafından tensib olunur ise kabil-i intihab olanlar adadına dahil olacaktır.

Yedinci Madde: Bu suretle kabil-i intihab olmak üzere ta’yin olunan metropolidanın esamisi bir deftere yazılıp zîri huzur-ı mecliste ka’im-makam ve cema’at-ı metropolidan ve meclis-i muhtelit a’zâsı taraflarından imza ve temhir olunacaktır.

Sekizinci Madde: Patrik olacak zat kilisece re’is-i ruhanî olduğu misilli patrikliği dahi-linde bulunan Hıristiyanların ba’zı mesalih-i dünyeviyyelerinde dahi Devlet-i Aliyye’nin vasıta-i tenfiz-i ahkâmı olduğundan umûr-ı ruhaniyye ve milliyyede ehl olan zaun tayini için emr-i intihab rüesa-yı ruhaniye ve avama aid olup fakat saltanat-ı seniyye kendisine bi’t-tabi a’id olan hakk rııy-ı intihab-ı umumiden çıkan bir zat hakkında icra mecburiyetinde bulunmamak üzere madde-i sabıkada beyan olunduğu veçhile yapılacak kabil-i intihab olanların defteri derhal Bâlr-ı Âli’ye gönderilecektir. İşbu defterde esamisi muharrer zevattan şayet umûr-ı mülkiyece liyakati görünmeyen kimseler bulunur ise istisnasıyla sa’irlerinin intihabı icra olunması yiğirmi dört sa’at zarfında bâ-tezkere canib-i Bâb-ı Âli’den patrik-haneye bildirilecektir.

Dokuzuncu Madde: İntihab Defteri madde-i sabıkada beyan olunduğu üzere Bâb-ı Âli’de görülüp geldikte Meclis-i Umumî-i intihab bir gün evvelki halinde müctemi olarak Bâb-ı Âli’nin re’yi ka’im-makam tarafından tebliğ olunduktan sonra eğerçi istisna olunmuş zevat var ise onlardan gayrileri hakkında tısül-ı intihabiyyenin icrasına mübadelet olunacaktır. Şöyle ki defterde haric-i ez-istisna bulunan zevattan üç neferi kâffe-i hazar-ı meclisin ya’ni gerek ruhban ve gerek avam takımının hafıyyen i’tâ-yı re’y etmesiyle hasıl olacak ekseriyyet-i ârâ ile natnzed ta’yin olunacaklardır.

Onuncu Madde: Hazar-ı meclisten her biri gerek ruhban ve gerek avam takımından olsun fakat bir re’y i’tâsına salih olacaktır.

On Birinci Madde: Uç nefer namzedlerin ta’yin oldukları akabinde bunların isimlerini hâvi varakayı meclisin a’zâyı ruhbaniyyesi.bi’l istishab kiliseye varıb a’zâ-yı sa’ire-i gayr-ı ruhbaniyye dahi kilisede hazır oldukları halde öteden beri icrası mu’tad olan rüsum-ı diniyyeye tev-fikan ruh-ı mukaddesten istimdad ederek mezkûr üç nefer-i nemzedlerün biri patrik olmak üzere re’y-i hafi ve ekseriyyet-i ârâ ile intihab olunarak kilisece lüsunı-ı diniye icra olunacaktır.

On İkinci Madde: Tesavî-i ârâ vuku’unda ka’im-makanıın inzimam-ı re’yiyle keyfiyyete netice verilecektir.

On Üçüncü Madde: Vech-i meşruh üzere intihab maddesi icra olunduğu anda usül-ı kadime üzere bir kıt’a mahazır-ı terkib ve terkim ve Bâb-ı Âli canib-i vâlâsına arz u takdim olunacak ve intihab olunan zat canib-i Bâb-ı Âli’den vaki olacak da’vet üzerine doğru huzur-ı hümayun hazret-i padişahiye müsııl edip me’muriyyet-i resmiyyesi icra ve Bâb-ı Âli’ye gelerek i’lan olunduktan sonra mu’tad olan alay ile patrik-haneye avdetinde oraca dahi merasim-i nıer’iyye icra olunacaktır.

(FASL-I SANİ)

(Patrikliğe Layık ve İntihab Olunacak Zatın Sıfat-ı Lazımesi Beyanındadır)

Birinci Madde: Patrikliğe layık intihab olunacak zatın sinn-i kemalinde ve piskopos rütbesini ha’iz bulunan cümle rehabinden olmasıyla beraber lâ-ekall yedi sene mütemadiyen bir mansıbı kat’en lekedâr olmayarak idare etmiş olması lazımedendir.

İkinci Madde: Patrik olacak zatın adab u ahlakı şa’ibe-i ta’rifden salim ü mümkün ise fünûn u ma’arifle beraber ulûm u kavanin-i kilisede kâmil ve ahkâm-ı diniyye ve feraizü’l-hayalarına ri’âyeti muslik-i sabıkından sabit ü müstedel olması lazımeden olduğundan başka Ortodoks Kilisesinin re’isi ve bu dinde olanların peder-i ruhaniyyesi olup zîr-i idaresinde bulunan ınetropolidan ile Ortodoks mezhebinde bulunan sa’ir müstakil kiliselerin dahi rabıta-i içtima’ isi olduğundan her halde ve her vakt ve mahallde mezheb-i mezkûru kavlen ve inlen gayıet-i kâmile ile himayeye muktedir olması kilisenin mnûr-ı ruhaniyyesi muktezasındandır.

Üçüncü Madde: Patrik bulunan zat kilise-yi şarkinin bir büyük re’is-i ruhanisi olduğundan başka Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri tarafından ihsan buyurulup sa’ir selatîn-i izâın-ı maziyye taraflarından takdir ve ika ve zat-ı şevket-simat-hazret-i padişahı canib-i âlisinden te’kid buyurulmuş olan intiyazatı hâvi olan berat-ı âlişanda muharrir kâffe-i hıısusatın icrasına me’mur olduğuna ve bu cihetle ahval-i mahsusada saltanat-ı seniyyenin vasıta-i tenfız-i ahkâmı bulundığuna bina’en patrikliğe intihab olunacak zat bend-i sabıkta beyan olunan sıfat-ı cami olmağile beraber intihabı tasdik edecek olan saltanat-ı seniyyenin eınniyet-i kâmilesine şayan olması ve cihet-i ruhaniyyeden gayr-ı ahvalde dahi ehliyet-i kâmilesi olarak usûl u kavanine vakıf ve umum-ı milletin emniyyet ve i’tibarnn calib olmak için her cihetle işbu makama layık olacak evsaf u hayşiyyet zatiyye ile muttasıf bulunması ve lâ-ekall pederinden beri aslen teb’a-ı saltanat-ı seniyyeden olması elzemdir.

(FASL-I SALİS)

(Patrik İntihabı İçin Teşekkül Edecek Meclis-i Umumiyye’nin Hey’eti Beyanındadır)

Birinci Madde: İntihab-ı meclis-i umumisi rehabin ve avamdan mürekkeb olacaktır.

İkinci Madde: Ruhban takımından meclis-i umumide bulunması lazım gelenler cemaat-ı metropolidan a’zâsıyla ittifaken Der-sa’aded’de bulunan sa’ir ınetropolidlerden Ereğli metropolidinin re’y-i i’tâ eylemesi hakkında mer’i olan usûlün devam-ı icrası için nıahsusen da’vet olunacağından bu dahi ınevcud olacaktır.

Üçüncü Madde: Avam takımından bulunması iktiza edenler evvela patrik-haneııin en mu’teber üç nefer me’nnırlaı ıdır ki bunlar lugofet ile ondan sonra olan iki me’murlardır. İkincisi meclis-i muhtelit a’zâsı üçüncüsü rütbe-i evveli ve rütbe-i saniye ashabından en ziyade kıdemli bulunan üç zevat-ı mu’tebere ile rütbe-i askeriyyeden mir-alay rütbesini ihraz etmiş zevattan iki nefer ve devletin hidemat politikasında müstahdem bulunan me’murinden üç nefer dördüncüsü Sisam ka’inı-makamı Der-sa’aded’de bulunduğu takdirde bi’z-zat bulunmadığı halde kapı kethüdası. Beşincisi memleketeyn ve sarpkapı kethüdaları. Akıncısı erbab-ı hüner ü ma’arifün en ziyade ma’lunı olanlarından dört nefer, yedincisi tüccar takımından beş nefer. Sekizincisi sarrafandan bir nefer. Dokuzuncusu esnaf-ı mu’tebere takımından on nefer. Onuncusu nefs-i İstanbul ve Boğaziçi mahalleleri sekenesinden iki nefer. On birincisi yiğirmi sekiz metropolidlik da’iresinde ya’ni Kayseriyye, Kuşadası, Ereğli, Kapudağı, İzmid, ına’aIznik, Kadıköyü, ma’a-Tarabya, Selanik, Tırnavî, Edirne, Amasya, Yanya, Bursa. Manastır, Bosna, Girid, Trabzon, Yenişehir, Filibe, Siroz, Edremit, Midilli, Varna, Vidin, Sofya, Sakız, üsküb, İsparta, Kastamonu Hıristiyan ahalisi tarafından tayin olunacak yiğirmi sekiz nefer vekiller der-hakk-ı intihab münhasıran teb’a-i saltanat-ı seniyyeye a’iddir.

(Piskoposluğa Müstehakk Olacak Rahiblerin Sıfat-ı Lazımeleriyle Usûl-ı İntihablarını Mütezammın Nizamnamenin Tercemesidir)

Birinci Madde: Piskopos intihab ve ta’yin olunacak zatın evvela an-asl teba’a-i Devlet-i Aliyye’den olduğu halde devletçe ve milletçe bir vaktte lekedâr olmamış olması, sâniyen patrikhanede veyahud ınetropolidlerin biri ına’iyyetinde istihdam olmazdan evvel her nerede ikamet etmiş ise oralardan her veçhile hüsn-i haline da’ir şehaded-namesi bulunması, sâlisen kavanin-i kilisenin ahkâmı iktizasmca sinn-i kemal sahibi ve nâmü’l-a’zâ olması rabien umûr-ı kilisede nıa’lumat-ı kâfiye ve piskoposluk hüsn-i idaresi zımnında tecrübe-i nıatlube ashabından olması için beş seneden berü rahib sıfatıyla patrik-hanede veyahııd bir metropoliti ma’iyyetinde kullanılarak hidmet-i sadıkanesi sebkat etmiş ve bu surede kilisenin ma’lumu olmuş zevattan olması, hamisen lisan-ı Rumi’den başka ta’yin olunacağı mahalle göre lisan-ı Türkî ve Islavonya’ya dahi aşina olması elzemdir.

İkinci Madde: Bundan böyle piskoposluk riıtbesi mücerred ulûm-ı kilise-yi Ortodoksî de tahsil-i kemal etmiş olduklarını isbat eder ru’ûsıı ibraz eden veyahııd ru’ûsları olmayıb fakat ahlak-ı hasene ve adab-ı ınemduha ile beraber umûr-ı mezhebiyyede nıa’lumat-ı kâmile ashabından oldukları müsellem olan zevata verilecektir. Şu kadar ki diyar-ı ecnebiyyeye gederek tahsil-i ilm ile avdet edib hamil-i rıı’ûs olanlar Der-sa’aded’de vaki’ mezheb mektebinin mu’allimleriyle nıübahese-i ihniyye ederek anlar tarafından liyakat ve ehliyeü tasdik olunmadıkça ve rüûssuz bulunanlar dahi mekteb-i mezkûrda usûlü üzere imtihan olunarak rıı’üs istihsal etmedikçe intihaba layık görülemeyeceklerdir.

Üçüncü Madde: İffet ü ilm ü kemali cihetiyle i’tibar-ı ammeyi müktesib ohıp kilisenin dahi ma’lumu olan zevat bend-i sabık iktizasınca imtihan olunduktan sonra intihaba layık görülecek ve bu misillilerin patrik-hane veyahııd metropolidlerin biri ma’iyyetinde beş sene hidınet etmiş olmasından sarf-ı nazar olunacaktır.

Dördüncü Madde: Mahlııl kalan piskoposluk ınesnedlerine yeni piskopos intihab ve ta’yini kilisenin öteden beri cari olan usûlü üzere cema’at-ı metropolidanın re’y ü tensibiyle icra olunacağından cema’at-ı mezkûre patriğin sevk u ruhsatıyla piskoposluk için lazım olan sıfat-ı matlubeyi zatlarında cem’ eden rahibinin defterini tertip edip bunların liyakat-ı mütesaviyye ashabı olanlarından kiliseye en ziyade sadıkane hidmetlere sebkat etmiş bulunanları tercih ederek içlerinde üç neferini açık bulunan piskoposluğa namzed ta’yin edecek ve akabinde kiliseye varıp usûl-ı mer’iyyenin icrası ve yine re’y-i hafi ile zikr olunan üç namzedlerden birini kat’iyyen intihab ve ta’yin eyleyecek tesavî-i ârâ vuku’unda patriğin re’yiyle ekseriyyet-i ârâ hasıl edilecektir.

Beşinci Madde: Piskoposlardan birinin vefatı vuku’unda keyfıyyeti resmen bildirir. Mütevefanın ikametgâhı olan şehrin mu’teberan-ı ruhban ve avamı tarafından nıûmza nıektub vürud itmezden evvel diğerinin intihab u ta’yini hususına teşebbüs olunmayacaktır.

Altıncı Madde: Patrik bulunan zat mesnedinde mâdamu’l-ömr da’inı olacağı misilli kilisenin kavanin-i müessesesi ahkâmına tevfikan piskoposlar dahi madam ki Devlet-i Aliyye’ye ihanetleri veyahııd ahaliye zuhn ü taaddileri veya kanun-ı memleketçe azl ü tebdili mûcib su’-i hall ü hareketleri vuku’ bulmaya me’mur ve ta’yin olundukları mesnedler de kayd-ı hayat ile da’inı olacaklarından bundan böyle piskoposların bir mansıbdan diğer mansıba nakl ohnmaları ca’iz olmayacaktır. Ancak bir sebeb-i mühim zuhurunda ya’ni gerek ahalinin kesreti ve gerek mevki-i cihetiyle cesamet ve ehenımiyyeti olan piskoposluğa mücerreb ve umûr-ı dide bir piskopos ta’yin olunması lazım geldiği halde kilisenin nadiren icra olunan aded-i kadimesine tevfikan cema’at-ı metropolidan patrik ile ına’an ashab-ı menasıb olan piskoposlardan en ınünasibleri olarak üç neferini ekseriyyet-i ârâ ile namzed ta’yin eyledikten sonra kiliseye varıp usûl-ı mu’tadenin icrasıyla mezkûr üç namzedlerden birini kezâlik ekseriyyet-i ârâ ile intihab ve ta’yin eyleyeceklerdir ve fakat keyfıyyet bu veçhile intihabı icra kılınmış olan piskoposa bildirilip re’yi su’al edilmek lazım geleceğinden eğer piskopos-ı ınûnıâ-ileyh bulunduğu mesnedi terk etmek istemez ise cema’at-ı metropolidan zikr olunan namzedlerden bir diğerinin intihab ve ta’yinine müsara’at edecektir. Ve bir piskoposun ibtida me’mur okluğunu piskoposluktan diğerine nakl ve ta’yini bir defadan ziyade ca’iz olınayıb bu da bâlâda zikr olunduğu üzere pek mühim bir sebep zuhuruna mebni’ olabilecek ve aher piskoposluğa nakl olunan piskoposun yerine diğerinin intihab ve ta’yini mücerred işbu nizam-namenin dördüncü maddesi me’aline tevfikan icra kılınacaktır.

Yedinci Madde: Piskoposlar ale’l-umum kilisenin kavanini iktizasınca da’ima me’mur oldukları mahalkle ikamet edib da’ire-i hükümet-i ruhaniyyelerinde olan Hıristiyanların ahvali ruhaniyyelerini görmek ve gözetmek için her mahallin usûl-ı mu’tadesine göre evkat-ı muayyenede nıe’muı iyyetleri dahilinde bulunan yerlerde ahaliye yâr olmayarak bi’z-zat geşt ü güzar etmek umûr-ı magruzelerinden[33] olacak ve gayet şeyhuhet ve illet ü maraz gibi mevanî-i meşru’alan olmadıkça veyahut! diğer esbab-ı sahihaya mebni’ devletçe veya patrik hanece Dersa’aded’de ihzarları lazım gelmedikçe kendilerinin bi’z-zat icra etmeleri iktiza eden umûr-ı ma’iyyetlerinde piskopos payeli ruhban istihdamıyla gördürmeleri asla ca’iz olmayacaktır.

Sekizinci Madde: Altıncı maddede beyan olunduğu üzere piskoposlar me’mur oldukları mahaller piskoposluklarında kayd-ı hayat ile da’im olacaklar ise de bir mahallin ahali-i iseviyyesi tarafından piskoposları hakkında şikâyat vaki olduğu halde cema’at-ı metropolidan hakkında şikâyet olunan piskopos ile teşekkî edilenler beynlerini te’lif ü ıslah için müddet-i mu’tedil zarfında tedabir-i mümkineyi i’mal ve hem-civar bulunan piskoposlar vasıtasıyla teftiş ve tesviyye-i keyfıyyete bezl-i gayret u makderet eyledikten sonra müteşikkî takımı razı olmayıp piskopos ile muhakeme olunmak talebinde ısrar ederler ise ol halde piskopos Der-sa’aded’e celb edilerek hakkında izz ü isnad[34] olunan töhmetler hususat-ı ruhaniyyeye da’ir olduğu takdirde muhakemesi kavanin-i kiliseye tevfikan yalnız cema’at-ı metropolidan tarafından icra olunacak ve zikr olunan şikâyetler mevadd-ı dünyeviyye müteda’ir olduğu halde patrik ile cema’at-ı metropolidan dördü piskopos dördü avamdan olmak üzere meclis-i muhtelitin sekiz nefer a’zâsından mürekkeb bir komisyon teşkil edip iş bu komisyon tarafının ifadaunı zabt u tahıiı ve tedkik ü tahkik birle netice-i ârâ ve mütala’atını hâvi yapacağı mazbatayı patrik-i vakte arz edib mücazaat-ı lazımesini kavanin-i Devlet-i Aliyye’ye tatbiken ta’yin ve Bâb-ı Ali’ye ifade olunacaktır. Ve eğerçi o makule metropolid ve piskoposun töhmeti cinayet cinsinden ise uhdesinde bulunan sıfat-ı ruhaniyye pauik-hane tarafından bi’t-tabi’ ref olunacağından andan sonra ber-vech-i muharrer kavanin-i mevzu’a-i ceza’iyyeye göre mücazau icra olunacaktır.

Dokuzuncu Madde: Matbu mefhumumuz olan Devlet-i Aliyye’nin eyalat meclisleri hakkında mevzu’ olan nizamı ahkâmına tevfikan piskoposlar ikamet eyledikleri memleket meclisine bi’z-zat devam ederek ifa-yı me’muriyyet eunek ve hasta oldukları veyahud başka bir mahalle azimet ettikleri halde ruhban ta’ifesinden birini vekil ta’yin eylemek ve sa’ir kazalar meclislerine dahi kezâlik ruhban ta’ifesinden olmak üzere birer vekil ta’yin etmek hususlarına mecbur olacaklardır.

Onuncu Madde: Piskoposlar kendi emvallerine da’ir vasiyyet etmeğe ıne’zun olmayıp vefatlarında ibtida cenazeleri ve canlan için sarf-ı iktiza eden mebaliğ terekelerinden lede’l-ihrac hâki cemi’-i emval-i menkule ve gayr-ı menkuleler! üç kısma münkasım olup biri bulunmuş oldukları piskoposluğa irad peyda eunek üzere emlak ü akarat iştirasına tahsis ve bunların hasılatı dahi pey-der-pey emlak iştirasına sarf olunarak her piskoposun senevi ma’aş-ı mukannini ne ise ol mikdar irad peyda olunup ondan sonra piskoposların emval-i sülüsünden neş’et edecek irad memleketin hayrat ıı hasenatına sarf u isti’ınal olunacaktır ve kısm ı sânisi mütevefanın akrabasına a’id ve musib olup kısım sâlisin dahi ikiye taksimiyle biri milletin Dersa’aded’de bulunan hayrat u hasenatına sarf u tahsis ve nısf-ı diğeri İstanbul Patriği’nin senevi maaş-ı mııkannini neye iblağ olunur ise ol mikdar nıebaliğin istihsaline kadar patrik mesnedine irad peyda olunmak üzere emlak ve akar iştirasına sarf ve ma’aş-ı mezkûr tamam-pezir olduktan sonra ol veçhile zuhur edecek fazla irad ı hasılan milletin Der-sa’aded’de bulunan hayrat u hasenatına sarf olunmak zımnında keza emval-i gayı-ı menkule iştira ve tedarikine isli’mal olunacaktır ve mütevafannı emval-i metrukesinden akrabasından kendisine kaklığına da’ir dela’il-i şer’iyyesiyle emval-i mevrusesi tahakkuk ve zuhur edip de o makule hakkında vasiyyeti bulunduğu surette mamülün-bih ve cari tutulacağı misilli vasiyyeti olmadığı halde emval-i ınezkûrenin dahi ber-vech-i muharrir üçe taksimi lazım gelerek patrikten piskoposlara varınca her sınıf metropolidleı in taksim-i emval-i ınetrukesi hususunda işbu usûle ri’âyet olunacaktır fakat usûl-i meşruhanın icrasında kavanin ü nizamat-ı arazi ve evkafa tamamiyle ittiba’ olunmak şart-ı lazımdır.

On Birinci Madde: Mansıbda bulunmayan patrik ve metropolü! ve piskopos payeli rahiblerin vefatında cenazeleri ve canlan için ve sa’ir sarfı vacib olan mebaliğ emval-i metrukelerinden lede’l-ihrac bâkiye-i terekeleri ale’t-tesavî üç kısma taksim birle biri mütevafannı lazım gelen akrabasına i’tâ ve kısm-ı sânisiyle İstanbul Patrikliği mesnediyle bu tarafta vaki hayrat u hasenata nısfıyyet üzere irad olmak zımnında emlak u akarat iştira ve kısm-ı sülüsü dahi vefat edenlerin vatan u memleketleri canibinde vaki menfaat-i ammeye da’ir ebniyye-i hayriyyelere sarf u vakf kılınacaktır.

On İkinci Madde: Mansıbda vefat eden patriğin terekesi dahi kezâlik üçe taksim olun-duktan sonra biri İstanbul Patrikliği mesnedine a’id olmak üzere iştira-yı akara sarf olunarak İkinci kısmı akrabasından lazım gelenlere i’tâ ve kısm-ı diğerinden dahi bir nısfı yine irad peydasına isti’ınal olunmak üzere patrik mesnedine ta’yin birle bu tarafta bulunan ebniyye-i hayriyye-i avama vakf u tahsis kılınacaktır.

On Üçüncü Madde: Rüesa-yı Ruhbandan birinin vefatı nıku’untla kurb u civarda mu-kim Ortodoks mezhebinde bulunan ahali mu’teberanından dört kişi diğer dört nefer rahib ile ıııa’an derhal iktiza eden defteri bi’t-tanzim emval-i metrukeyi kayd ve emııeıı temhir ettikten sonra icabının icrası hususuna vesâyâ-yı lazımenin taraflarına isal u ishali zımnında keyfıyyeti İstanbul Patriği tarafına ihbar u ifadeye müsara’at edeceklerdir ve mütevefanın defn ü cenazesiyle ber-mukteza-yı mezheb canına da’ir sa’ir âdât-ı mer’iyyenin emr-i icrası mu’teberan-ı meı kümenin ayn-ı intibah u ihtimamlarına havale kılınacaktır.

On Dördüncü Madde: Memalik-i şahane-i sa’irede bulunarak sıfat-ı ma’lume-i matluba ashabından ma’dird olduklarına nıebni’ şimdiki halde piskoposluk mesnedine müstehakk u layık-ı intihab görülecek mecmu zevatın isimleri tertip kılınacak defter-i mahsusda kayd olunarak ba’dehu hîn-i lüzumunda patrik tarafından nıektub irsaliyle celb olunacaktır ve bundan sonra aralık aralık zuhur edecek bu misilliler kemalât u sıfat-ı sa’ire-i zatiyyelerinin işaretiyle intihaba layık oldukları tavsiye kılındıkları zevat tarafından tahriren arz u ifade olunarak tahsil-i ulum-ı diniyyelerinin tahkik zımnında balâda muharrer bendlerin me’aline tatbiken Dersa’aded mezheb mektebinde ıısûl-ı imtihaniyyeleri bil-icrâ isimleri tarihinin zikr ü işaretiyle beraber defter-i mezkûrda ayrıca kayd ve zabt olunacaktır.

(Cema’at-ı Metropolidanın Hey’etiyle Suret-i Teşekkülünü Mutazammın Nizamnamenin Tercemesidir)

Birinci Madde: Cema’at-ı menopolidan İstanbul Patrikliğine merbut metropolidlerden nıa’dud olarak on iki zattan terekküb ettiği ve İstanbul Patriği bulunan zatın taht-ı riyasetinde bulunduğu halde öteden beri mevzu’ ve nıü’esses bulunan usûl-ı müttehaze-i kadimesine tevfikan daimü’l-evrak İstanbul Rum Patriğine a’id ü tâbi olan kâffe-i ta’ife-i iseviyyenin hükûmeti ruhaniyyesi add ü ittihaz kılındığından cema’at-ı mezkûre tarafından kilisenin kavanin-i mevzu’a-i mü’essesesi iktizasınca milletin bi’l-cümle umûr ve hususat-ı ruhaniyyesi dikkat olunmak ya’ni mahlul kalmış piskopos mansıblarına diğerlerinin nasb u ta’yini ve umumen ta’ife-i ruhban ile her tarafta vaki’ millet manastırlarının ve Der-sa’aded’de bulunan millet mektebinin ıslah ı halleriyle hüsn-i hıfz u idareleri ve Ortodoks Hıristiyanlarının ihlal-i aka’ide ve tebdil-i mezhebe sebeb olabilecek her nev’ te’sirat-ı hariciyyeden emin ve masun olmaları hususuna sarfı lazım gelen tayakkuz ve ihtimam keyfiyyeti İncil-i Şerifin patrikü’l-va’z ahali-i iseviyyeye ta’lim ü telkin-i zımnında Der-sa’aded ve menıalik-i sa’ire-i şahaneye ashab-ı liyakatten olarak va’iz u rahibler ta’yin u irsali ve ta’ife-i ruhbaniyyenin kesb-i fa’ideleri ve güruh-ı iseviyyenin aka’id-i diniyyelerini layık-ı vech üzere talimleri zımnında münasib görülecek kütüb ü te’lifat-ı müfidenin tedarik ve neşri ve bunun için dahi patrik-hanede bir muntazam basma-hanenin mevcııd olması ve bu tab-hanede sırf umür-ı diniyyelerine müte’allik olan kütübden nıa’ada tab’ olunacak kütüb ü resa’il hakkında evvel-emirde nıü’esses olan nizamına tatbiken Ma’arif-i Umumiyye Nezaret-i Celilesi’yle muhabereye ri’âyet kılınması keyfiyyetlerine bezl-i himmet ve sarf-ı makderet birle bu hususta cema’at-ı metropolidanın eyalat-ı şahanede bulunan piskoposlar ile muhaberesi olması ve piskoposların dahi doğrudan doğruya cema’at-ı mezkûreye hitab eylemeleri lazım geleceğinden cema’at-ı meü'opolidanın hükûraet-i ruhaniyyesine da’ir hukuk-ı umûruna haricden bir ferdin müdahalesi tecviz olunmayacaktır.

İkinci Madde: Piskoposların bundan böyle Der-sa’aded’de kapı kethüdaları olamayacağı misilli ba’z-ı metropolidan-ı mümtazenin dahi Der-sa’aded’de ikameti adedi min-ba’d fesh ü ilga kılındığından İstanbul Patrikliğine mülhak u a’id bi’l-cümle metropolidanın münavebet ikişer sene müddet-i mahsusa ile cema’at-ı ınetropolidanda a’zâ nasb u ta’yin olunmalarına hakk u salahiyyetleri olup a’zâdan hiç birinin cema’at-ı mezkûrede iki seneden ziyade kalması zımnında a’zâ-yı cema’atin nısfı her sene tecdid ü tebdil ve yerlerine diğerleri nasb olunacak ve cema’at-ı metropolidanın mürekkeb olduğu kâffe-i a’zâsı beyninde bir güne fark u tefavüt olmayıp icra-yı memuriyyetlerinde re’y ve kuvvederi müsavi olacaktır ve metropolidlerden Der-sa’aded’e gelib gideceklerin defteri da’inıa patrik hane tarafından Bâb-ı Ali’ye irsal ile beyan-ı hail kılınacaktır.

Üçüncü Madde: Eyalat-ı şahanede piskopos ta’yin olunacak zatın piskoposluk rütbesine yeni na’il olmuş bulunurlar ise muhavvel uhdeleri olan mahall piskoposluğunda tamamen beş sene ve nasb u ta’yinleri diğer mansıbdan nakl u becayiş suretiyle olmuş olduğu takdirde me’mur oldukları mahallde üç sene ikamet etmedikçe cema’at-ı ınetropolidanda a’zâ ta’yin ohınamayıp ol veçhile cema’at a’zâlığına da’vet olunacak piskoposlardan fakat sinn-i şeyhuhatta[35] bulunanlardan sarf-ı nazar kılınacak ise de hâki cemi’-i piskoposların da’vet olundukları halde derhal Der-sa’aded’e gelmelerine mecburiyyet vardır.

Dördüncü Madde: Cema’at-ı nıetropolidan a’zâsından olup ibrad-ı[36] mukannenleri elli bin guruştan aşağı olan piskoposlara verilmek üzere beherinin icra-yı umûra mübaşereti gününden i’tibaren diğerinin nasbi gününe kadar Der-sa’aded’de ikametinde masârıf vakıasına medar olabilecek kadar şey tahsis kılınacaktır.

Beşinci Madde: Bi’l-cüınle metı opolidanın mikdar u adedini mübeyyen ve bunların üç sınıfa taksimiyle beher sınfın sülüsünü hâvi bir defter-i mahsus tertip kılınmış olduğundan patrik bulunan zat cema’at-ı metropolidan ile beraber her sene hitamına üç malı kalınca defter-i mezkûr mûcebince her sınıftan ikişer nefer ya’ni başta ve hitamda bulunanları ba’de’lahz müddet-i azalığı inkıza bulmuş olanlara halef olmak üzere da’vet edeceğinden ol veçhile yerlerine diğerleri ta’yin kılınmış olanlar ilâ-te’hir seınt-i me’muriyyetlerine azimete mecbur olacaklardır.

Altıncı Madde: Ber-vech-i muharrer iki sene müddet-i muayyenenin inkızasnıdan evvel cema’at-ı metropolidan a’zâsından birinin vefatı takdirinde vefatı birinci sene esnasında vuku’ bulur ise yerine hasebü’l-sınıf akabinde lâ-hakk bulunan zatın ta’yiniyle iki seneyi tamam edecek ve İkinci senesi esnasında vaki’ olduğu halde bâki birkaç ay sınıf-ı muktezasınca taşradan celb ve da’veti icab edecek zevata zamm ve ilâve-i me’muriyyet olunacaktır. Cema’at-ı metropolidanın kangı zevattan terekküb edeceği keyfıyyetine gelince birinci senesinde patrik ile cema’at-ı metropolidan taraflarından re’y-i hâfı ile intihab olunmak üzere meclis i muvakkatin a’zâyı mevcudesinden piskopos olarak üç nefer zatın vilâyat-ı şahanede bulunarak üç sınıfa münkasım piskoposlardan ber-vech-i sınıf birinci ve İkinci olanlar ile birincinin akabinde bulunanları olmak üzere diğer dokuz nefer piskoposun ahz ve a’zâ ta’yin kılınacağı ve birinci sene tamamında a’zâ-yı mezkûrenin nısfına üçü meclis-i muvakkat a’zâsından ve üçü dahi beher sınıfın birincisi olmak üzere bâki dokuz nefer piskoposlardan ibaret olacaktır. Me’muriyyeteri canibine azimet ve avdet edeceği ve yerlerine diğerinin ta’yini hususu ma’aruz-zikı üç sınıftan herkesin sırasına göre ikişer nefer piskopos ahzıyla icra olunacağı mukarrer idügi işbu mahale şerh kılındı.

Yedinci Madde: Kilise ve millete da’ir düyûn-ı ma’lumenin ref u tesviyesi hususına ta’yin olunacak komisyon-ı mahsusun te’sisinden sonra cema’at-ı metropolidanın a’zâsı o makule düyûn-ı milliyye için taraflarından kefalet ve güzeşteli tahvilat i’tâ ve terviç etmek keyfıyyetlerinden reha olacaklarından bu husus min ba’d te’kiden memnu’ olan maddelerden olduğu der-kârdır.

Sekizinci Madde: Patriğin haberi olmaksızın cema’at-ı metropolidan tarafından her hükm olunan şeye i’tibar olunamayıp mülga tutulacağı misilli kezâlik cema’at-ı metropolidanın malumatı olmayarak pau ik tarafından münferiden hükm ü karar-pezir olacak şey gayr-ı câri hükmünde add olunacak ve ekseriyyet-i ârâ ile cemi’-i a’zânın huzurunda cema’at tarafından hükm ü karar verilmiş maddeyi patrik dahi tensib ü kabul ile icra-yı icabına teşebbüs etmeğe mecbur olacaktır.

Dokuzuncu Madde: Cema’at-ı nıetropolidandan olup müddet-i muayyenesi ıııunkazi olanlar hiçbir özr ü bahane ile Der-sa’aded’de kalmaları ca’iz olmayıb eğer bu babda ilel ü esbab-ı kaviyyesr[37] olur ise kendilerine cema’atin haberi olarak pauik tarafından münasib va’de ta’yin olunup ve keyfıyyeti Bâb-ı Ali’ye dahi bildirilip ancak bu misillilerin mecliste bulunmaları ve derûn-ı kilisede zatlarına mahsus mevki’de durmaları hususlarına me’zuniyyet olmayacaktır.

Onuncu Madde: İstanbul Patrikliğine merbut u tabi’ olan piskoposlardan her biri panik tarafından izin tahsil etmedikçe ve cema’at-ı metropolidanın haberi olmadıkça hiçbir bahane ile Der-sa’aded’e gelemeyeceklerdir.

On Birinci Madde: Milletin meclis-i muvakkati tarafından bu veçhile tanzim olunan maddelerin zat-ı hazret-i mûlûkâne canib-i mekârim-i menakıblarından tasdik buyurulduğu akabinde cema’at-ı metropolidanın teşkiliyle milletin tesadüf edeceği en karib bir büyük yortu gününde ber-vech-i münavebe iki sene müddetle akd-ı meclis ve icra-yı me’muriyyete mübaderet olunması lazım gelecektir.

On İkinci Madde: Patrik bulunan zaun şayed vacibe-i zimmetine ve fera’iz-i ruhaniyyesine muhalif hareketi zuhurunda ve kendisine birinci ve İkinci defa olarak cema’at-ı metropolidan tarafından hüsn-i surede vaki olacak ihtarat-ı layıkaya havale-i sem’-i i’tibar etmeyip nesayih-i vaki’adan imtina ettikte ol halde cema’at-ı mezkûre teşkili musammem olan meclis-i muhtelit-i da’imî a’zâsıyla bi’l-ittifak ihtarat-ı lazımeyi bir kere de beraberce tekrir ü tecdid ettikten sonra eğer patrik yine ibram u ısrarda bulunur ise ol surette cema’at-ı metropolidan ile meclis-i muhtelit-i mezkûrun a’zâsı patriğin azlini taleb zımnında keyfiyyeti canib-i eşref-i Bâb-ı Âli’ye birlikte fera’iz-i cismaniyyesinde mugayir hareketi zuhurunda meclis-i muhtelit-i da’imî tarafından ber-vech-i muharrer ihtida müstakilen ve ba’dehû cema’at-ı metropolidan ile ittifaken tedabir-i lazımeye teşebbüs olunacaktır. Fakat patriğin icra-yı azli hususunda gerek cema’at-ı metropolidan ve gerek meclis-i muhtelit-i da’imî a’zâsının ikişer sülüslerinin bu babda müttefik bulunması lazımdır.

(İstanbul Patriğiyle Cema’at-ı Metropolidanın Yek-diğerine Olan Münasebetini Hâvi Nizam-name Tercemesidir)

İstanbul Patriği bulunan zatın İstanbul Paüikliği’ne tâbi’ ve merbut olan kâffe-i sunuf-ı rehabinin re’is-i ruhaniyyesi olduğu cihede evvela cemi’-i piskoposları ihvan mesabesinde add ile esbab-ı şahsiyye ve zatiyyeye mebni’ bunlardan hiç birini fark u temyiz etmeyerek beheri hakkında hulûsane ve muhabbet-i uhuvviyye ile mu’aınele etmesi sâniyen ta’ife-i rehabinden min-gayr-ı hakk mağdur bulunanlar hakkında cema’at-ı metropolidan ile beraber bezl-i himayet ü makderet eylemesi sâlisen gürûh-ı rehabinin etvar u harekâtına sarf-ı enzar-ı teyakkuz birle şayan-ı medh u sena olan şeyleri vesa’it-i münasebe ile takviye ve teşvik ve bunlardan kilisenin şan u rekânetine mugayir olup tayin u takbihi lazım gelenlerini men’u def ve iktizasına göre cema’at-ı metropolidanın ittihad u itüfakiyle te’dibat-ı layikanın icrasına dikkat eylemesi. Râbi’an hiç birini tefrik u i ûsna etmeyerek cema’at-ı kâffe-i a’zâsı hakkında hilm ü mülayimede mu’aınele ederek beherine layık-ı vech üzere ri’âyet birle su-i zannı mûcib olarak halâttan ihtiraz u ictinab eylemesi. Hâmisen cema’at-ı metropolidanın rütbe-i ulyâsı ve kilisenin şan u şöhreti iktizasınca esna-yı mecliste sıfat-ı rehabinine yakışmayacak ve ayıbı mûcib olacak sözler söylenmek gibi hüsn-i nizama halel verecek uygunsuzluklara cevaz vermeyerek men’ ile her halde kendisini irae-i hüsn-i misal eylemesi sâdisen cema’at-ı metropolidanın ittihad u ittifakiyle garazsızca ve bî-tarafane ve faide-i zatiyye fikrinden biri olarak umûr-ı vakıada devam ve her halde kilise ile milletin feva’idine mugayir şeylerde bulunmayarak umûr-ı vaki’a-i milleün hüsn-i rü’yet ü tesviyyesine sarf-ı himmet eylemesi, sâbi’an cema’at-ı metropolidanın patrik-haneden hariç hiçbir mahallde akd-ı meclis eylemesi gayı-ı ca’iz olduğundan a’zâsının fevka’l-âde hallerde patriğin izn ü haberi olarak umûr-ı me’murelerine da’ir ayrıca akd-ı meşveret ü tezekkür eylemeleri zımnında derûn-ı patrik-hanede bir münasib oda tahsis ü ta’yin eylemesi mukteza-yı mesnedinden bulunduğu misilli cema’at-ı metropolidan a’zâsnnn dahi umûr-ı mefruzaları ber-vech-i âti beyan kılınır.

Birinci Madde: Cemaat-i metropolidanın mürekkeb olduğu zevatın evvela kilise ve milletin re’is-i mutlak-ı nıhaniyyesi olan İstanbul Patriğine hasbe’l-mesned tevkii ü hareket ederek nesayih-i sâ’ibe ve vesâyâ-yı akilânesine ita’at ü imtisal birle umûr-ı mefruzalarının icrasında bir güne muhalif harekette bulunmamaları saniyen dahil-i mecliste ve hariçte şanları muktezasınca etvar-ı hasene ve adab-ı mergubede bulunarak mûceb-i riyeb olacak ve patriğin sıfatına dokunacak hareket ü kelamdan ihtiraz eylemeleri lazıme-i me’muriyyetlerindendir.

İkinci Madde: A’zâ-yı meclisten ma’dud bulunan ve bulunmayan piskoposlardan birinin ashab-ı menasıb olan zevattan birine ziyaret etmesi iktiza ettiği halde ber-mûceb-i ınu’tad bu babda patrik tarafından izn ü ruhsat tahsil eylemesi lazım geleceği, misilli bi-lâ-izn azimet eden zuhur eder ise kendisine suret-i hasene ile patrik tarafından vaki olacak ihtarat-ı lazııneden sonra adem-i ita’atinde def a-i sâniye olarak cema’at-ı metropolidan huzurunda ta’zir ü itab olunacak ve yine inkıyad etmediği takdirde def a-i sâlisede o makulenin tarikat-ı ita’ate idhali tedabir-i multeziyyesine teşebbüs kılınacaktır.

Üçüncü Madde: Cema’at-ı metropolidandan olan ve olmayan piskoposlardan hiç biri patriği ötede beride patriğin şan u i’tibanna nakısa verecek surette bî-edebâne sözler söyleyip fasl u mezemmet edemeyecek ve buna cür’et eden olur ise ihtida kendisine paü ik tarafından halimane nasihatler verilip İkinci def ada huzur-ı cema’atte itab u ta’zir ve yine ıslah kabul etmediği surette hakkında te’dibat-ı lazıme icra kılınacaktır.

Dördüncü Madde: Akdemce patriğin izn ü ruhsatı olmadıkça ve gidilecek mahallin pis-koposuna haber verilmedikçe bir piskoposun diğer piskopos ikamet-gâhına azimeti ve orada on beş günden ziyade ikamet ü ârâını ca’iz olmayacak ve fakat zaruret mess ettikte eyalet dahilinde bulunan sancaklarda hitam-ı maslahatlarına kadar birkaç gün ikamet edecekler ve vakt-i azimet ü avdetlerini İstanbul Patriği tarafına bildireceklerdir.

Beşinci Madde: Cema’at-ı metropolidanın a’zâsı umûr-ı vakı anın rü’yetinde ve her meselenin ittifak-ı ârâ ile fasl u tesviyyesinde ale’d-devam patrik ile beraber icra-yı me’muriyyet ederek bir madde hakkında tesavî-i ârâ vuku’unda patriğin re’yi bulunan taraf tercih olunacaktır ve cema’at-ı metropolidanın a’zâsı kangı rütbe ü sınıftan olur ise olsun beynlerinde hukukça asla fark u tefavüt olmayıp fakat sınıf hasebiyle neş’et edecek fark u tefavüte kilisenin bi’l-cüınle piskoposların rütb ü sunuf-ı muhtelitasını beyan u işaret eden kanun-name-i mahsusu ahkâmı iktizasınca yalnız kürsü ve kilisede oturulacak mevki-i mahsusa i’tibar u ri’âyet olunacak ve kanun-name-i mezkûrun ba’z-ı mahalleri münasib görüleceği üzere teşkil kılınacak cema’at-ı metropolidan a’zâsı tarafından istikamet ü bî-tarafı ile ta’dil ü tashih kılınacaktır.

Altıncı Madde: A’zâ-yı cema’atten biri hakkında esna-yı mecliste beyan ettiği re’yine veyahut! bir madde üzerine ifade ettiği zannına mebnî patrik tarafından i’tibara nâkısa verecek sözler söylenmesi hey’et-i meclise dokunur bir keyfıyyet add olunacağı misilli cema’at-ı metropolidanın ibaret olduğu zevatın dahi patrik bulunan zata hürmet-i layıka ü tevkir itmeleri umûr-ı mukteziyye-i mü’ekkidedendir.

Yedinci Madde: Cema’at-ı metropolidanda ta’ife-i ruhbandan olarak patrik ve a’zâ-yı cema’at tarafından me’mur iki nefer kâtib istihdam kılınacak olup birine baş ve diğerine İkinci kâtib tesmiyyesiyle baş kâtib ve onun mevaniî zuhurunda İkinci kâtib meclisinin kitabete da’ir umurunu idareye ve ma’ruzat ve evrak-ı sa’ireyi patıik ve cema’atin huzuruna arz ve meclisin hükın ü müzakeratma da’ir evrakın hıfzına me’mur olarak kendisine su’al olunmadıkça meclisçe tezekkür kılman maddelere karışamayıp i’tâ-yı re’ye salahiyyeti olamayacaktır. Ve sa’ir yazıcıların işlerine dahi da’ima baş kâtib tarafından bakılacaktır ve tarih-i istihdamlarından i’tibaren me’muriyyetlerinde baş kâtibin beş sene ve İkinci kâtibin yedi sene hidmeti sebkat etmedikçe piskoposluğa intihaba layık u müstehakk görülemeyecektir.

Sekizinci Madde: Cema’at-ı metropolidanın haftada üç kere akd-ı meclis etmesi mukarrer olup canib-i eşref Bâb-ı Ali’ye sevk u takdim kılınacak cemi’-i evrak altı kıt’adan ibaret mühr ile temhir kılınacağından mezkûr altı kıt’a a’zâ-yı cema’atten beher sene Der-sa’aded’de kalacak altı zevata tevdi’ u teslim ve her bir kâğıdın takdiminde deftere kayd u dere ve a’zâ ta-rafından imza kılınacak olup mühr-i mezkûrun miftahı dahi nezd-i patrikte mahfuz bulunacaktır.

Dokuzuncu Madde: Piskoposluğa nasb u ta’yin kılınmış olan zevatın Der-sa’aded’de iki aydan ziyade ikametlerine cevaz verilemeyib semt-i me’muriyyetlerine azimetleri lazım gelecek ve bunlar Der-sa’aded’de oldukça kilisede kendilerine mahsus mevkide durup icra-yı kudâs-ı şerif edebileceklerdir.

Onuncu Madde: Haklarında da’va olunanlardan nıa’ada li-ecli’l-maslaha veya maraz u illetine mebnî patriğin izni ve cema’atin re’y ü tensibiyle müddet-i muayyene ile Der-sa’aded’de bulunan metropolidlerin akd-ı meclis euneleri gayr-ı ca’iz olup fakat kilisede kendilerine mahsus mevki’de dumb diğer piskoposlar ile beraber icra-yı kudâs-ı şerif euneğe salahiyyederi olduğu halde va’deleri inkızasında derhal mahall-ı me’muriyyetlerine azimete mecbur olacaktır ve bunların bu tarafta ikametleri bi’z-zarure icab eylediği halde bu babda cema’atin re'yiyle patrik tarafından karar verilecek olduğundan kiliseye müceb-i ıztırab olarak müddet-i ikametlerini tenıdid etmek sevdasında olanlar o makulenin derhal semt-i me’muriyyetine irsali ve kabil olamadığı surette sevk u i’zamımn teshil-i icrasına değin diğer bir tarafa gönderilmesi lazım gelecektir.

On Birinci Madde: Kayd-ı ıztırab u zarurette bulunan ma’zul patriklerin müsterihen emr-i ta’ayyüşleı iyle kezâlik ınansıbda bulunmayan metropolid ve piskopos ve piskopos payeti rahiblerin idareleri zımnında herkese göre ma’aş-ı kâfi tahsisine patrik ve cema’at-ı metropolidan tarafından sarf-ı himmet ü nasb kılınacak olup hüsn-i rızalarıyla isti’fa-ı me’muriyyet eden piskoposlar istirahatleri ve bâkiyye-i ölürlerini imrar zımnında patrik ve cema’atin haber u ma’lumatı olduğu halde hin-i isti’falarında me’mur bulundukları piskoposluktan nıa’ada kendilerinin ihtiyar edecekleri mahalkle ikamet edebileceklerdir fakat piskoposların ıısûl-ı intihabiyyesine da’ir olan nizam-namenin sekizinci maddesi nıe’aline göre bir piskoposun azli vuku’unda töhmeti hususat-ı ruhaniyyeye da’ir ise mahall-i ikameti patrik ve cema’at taraflarından ta’yin ve irâe olunacak ve töhmeti ceraim-i dünyeviyyeye da’ir ise mahall-ı ikameti Bâl-ı Ali ile patrik-hane beyninde bi’l-muhabere ta’yin buyurulacaktır.

On İkinci Madde: Ruhban ta’ifesinden olanların hüsn-i harekat ü etvarda bulunub tahsil-i ilm etmeleri esbabına dikkat etmek ve tarikat-ı ruhbaniyyete cahil ve adabı gayr-ı muvafık olan kimesnelerin dahil olmamaları vesa’itine sarf-ı ihtimam eylemek üzere ma’lumat sahibi ba’zı rahiblerden mürekkeb bir mezheb komisyonu teşkil olunacak ve a’zâsı dahi patrik ve cema’at-ı metropolidan tarafından nasb u ta’yin kılınacaktır.

On Üçüncü Madde: Der-sa’aded’de bulunan ınerkez-i komisyon-ı ınezhebiyyesi ahkâm u şurut mevzu’asına tatbiken piskopos bulunan her bir memlekette birer mezheb komisyonu bulunması lazımdır.

On Dördüncü Madde: Her piskoposun dahil-i idare-i ruhaniyyesi olan yerlere nevbetle dolaşıp bilâ-ücret va’z etmek üzere bir vâ’iz ta’yin etmek her bir piskoposun fariza-i zimmetidir, bundan başka büyük piskoposluklarda dahi masarifi ahali-i Hıristiyan taraflarından tesviyye olunmak ve o mahallin piskoposu ile mu’teberan-ı iseviyyenin taht-ı riyasetlerinde bulunmak üzere birer ruhban mektebi bulunacak olup tarikat-ı rtıhbaniyyeye sülük u duhûle hahiş-ker olanlar ile ale’l-husus rahiblerin çocukları ve keşiş ve rahiblerden cahil olanlar ol veçhile tahsil-i ilin edeceklerinden içlerinde isti’dad u zekâveti olup da layıklıca tahsil-i ma’lumat etmek murad edenler olur ise mahallî piskopos ma’rifetiyle Der-sa’aded mezheb mektebine irsal olunacaktır.

On Beşinci Madde: Piskoposların ve bunların bulundukları memleket ahali-i iseviyyesi ınıı’teberanının ikdam u gayretiyle Der-sa’aded mezheb mektebine dahil olmak üzere ahlak-ı hasene ü isti’dadı olanlardan şakırdan irsali hususuna da’ir aralık aralık patrik tarafından bi’lcümle piskoposlara iktiza eden mektublar gönderilecektir.

On Altıncı Madde: Sevk-i mektub ücreti gibi ba’z-ı masârıf-ı cüz’iyye için cema’at-ı metropolidanın ayrı bir akçe sandığı olup bu hususta iktiza eden mebaliğ-i meclis-i muhtelit sandığından verilecektir.

On Yedinci Madde: Millet-i iseviyyenin manastırlarından kavanin-i mer’iyye-i asliyesi iktizasınca ba’zısı İstanbul Patriğinin zîr-i hükmünde ve ba’zısı dahi dahilinde bulundukları memleketlerin metropolidlerine a’id bulunmuş oldukları misilli bundan böyle dahi bunlar öteden beri kangı tarafa merbut bulunmuşlar ise yine o tarafa merbut olarak manastırlar hakkında mahsus nizam-namenin hükkâmı mucibince idare olunacaktır.

On Sekizinci Madde: Kiliselerde okunan dir’a ve hutbelerden dolayı aralık aralık Bulgar ta’ifesi tarafından patrik-haneye arz olunan şikâyat cema’at-ı metropolidan tarafından sarf-ı dikkat-i kâmile ve bezl-i ınuhafaza-i lazıtne olunarak bu misilli şikâyat vaki’anın ne derecede haklı olduğu tedkik u tahkik olunduktan sonra merkumlarının teskin ü rahatları için keyfiyyetin icab-ı tesviyyesi esbab u vesa’itine sa’y u gayret olunacaktır.

On Dokuzuncu Madde: Milletin fukara kızlarına cây-ı iltica olarak ve bunların tahsil-i ilin eylemeleri için patrik ve cema’at-ı metropolidan ile meclis-i muhtelitin zîr-i nezaretinde bulunarak münasib görülecek mahallde küşad olunması ve derûnunda bî-kes ü aciz ve esbab-ı sa’ireye mebnî muhafaza ve ta’lim-i aka’id-i diniyyeye muhtaç bulunan yetim çocuklar için iskâıı-ı terbiye olunmak üzere bir eytam-hanenin tertip ü inşası hususuna gerek cema’at-ı metropolidan ve gerek milletin mu’teberanı taraflarından sa’y u gayret olunmak elzemdir.

Yigirminci Madde: Der-sa’aded millet hasta-hanesiyle Fener’de kâ’in millet mektebine ve eyalat ve kaıyelerde bulunan mektebler ve sa’ir menafı’-i ammeyi mûcib-i hayrat u hasenat hakkında iktiza eden dikkat u ihtimam bezi ü sarf olunarak mezkûr mekteblerde usûl-i tedris ü ta’limin bir surette olması elzemdir.

Yigirmi Birinci Maddee: Patrik-hanedeki kilise elbisesiyle sa’ir zî-kıymet olan zııruf u eşyanın defter-i mahsusa bi’l-kayd enınen hıfzı zımnında cema’at-ı metropolidan tarafından nasb u ta’yin kılınır ve a’zâsından birinin taht-ı nezaretinde bulunur bir müstahfız ile kezâlik a’zâ-yı cema’atten birinin zîr-i nezaretinde bulunmak üzere bir hafız-ı kütüb ta’yin kılınacaktır.

(İşbu Nizam-name Meclis-i Âli’de Dahi Kabul Buyurılmuştur)

İşbu nizam-name tekrar mu’ayene olunduktan sonra bi’l-cümle a’zâ-yı meclis tarafından tensib ü istihsan kılınmış olup patriğin azli hususında cenıa’at-ı metropolidan ile meclis-i muhtelit-i da’imî a’zâsının milletin lugofet mesnedinde bulunan zat ve ınu’teberan-ı millet ile dahi ittifak itmeleri lazım geleceği a’zâ-yı meclisten lugofet yek-taraftan beyan ve serd-i re’y olunduğu işbu mahale işarete ibtidar kılındı.

(Meclis-i Muhtelit-i Da’iminin Suret-i Teşkili Nizam-namesidir)

Birinci Madde: Milletin da’imî meclis-i muhteliti dördü piskopos sekizi avamdan olmak üzere on iki nefer a’zâdan mürekkeb olup patrik tarafından bu babda verilecek tezkire mûcebince mezkûr dört nefer piskoposlardan ber-vech-i sınıf birinci bulunan zîr-i riyasetinde bulunduğu halde ba’zı umûr-ı mühime zuhurunda patriğin dahi huzuru lazım geldikte patrik bulunan zat bilâ-da’vet veyahud müddeâ-i mecliste bulunup icra-yı riyaset edecek ve meclis-i mezkûrun Rumca ve Türkçe lisanlarıyla beraber Bulgarca ve Fransızca tercemesine muktedir bir baş ve İkinci kâtibi olacaktır.

İkinci Madde: Meclis-i muhtelit-i mezkûrun a’zâsı iki sene müddet-i muayyeneden zi-yade icra-yı me’muriyyet edemeyip hey’et-i meclisin nısfı beher sene tecdid ü tebdil kılınacaktır.

Üçüncü Madde: Meclis-i mezkûrda ber-vech-i muharrer a’zâ ta’yin kılınacak dört nefer piskopos patrik ve cema’at-ı metropolidan taraflarından nasb u intihab olunarak a’zâ-yı cema' at-ı mezkûreden alız olunacaktır.

Dördüncü Madde: Meclis-i mezkûrun avamdan olacak a’zânın usûl-ı intihabiyyesine dahi vech-i âtiyyü’z-zikr üzere mübaşeret olunarak an-asl teba’a-i Devlet-i Âliyye’den ve beyne’lmillet i’tibar-ı ammeyi müktesib arz u istikamet ashabından oldukları halde patrik-hane ve Cibali mahallelerinden iki nefer ve lonca veya Nablus mahallatından iki ve altı mermerden biri Belgrad ile Samatya’nın cenıi-i mahallelerinden iki ve Edirne Kapısı Sâlmatumruk[38] ile ve Sarmaşık ve Eğrikapı ile Topkapı mahallelerinden Burulanka[39] ile Hasköy mahallelerinden birer ve Tatavla’dan iki ve Beyoğlu mahallelerinden iki Galata’dan iki ve Ortaköy’den bir ve Beşiktaş’tan bir ve Kuruçeşme ile Arnabud karyesi ve Bebek mahallelerinden iki ve Boyacı kariyyesinden bir ve Istinye ile Yeniköy’den iki nefer vekiller nasb ve yevm-i muayyende patrikhaneye irsal olunmak üzere Der-sa’aded’den Boğaziçi’nde vaki mahallat-ı mezkûre ahalisine yevm-i muayyende patrik tarafından ihbar u beyan kılındıktan sonra meb’ûsân-ı merkume patrik-hanede bi’l-cem-i avamdan olacak a’zâ-yı mezkûrenin intihabı zımnında cema’at-ı metropolidan ve meclis-i muhtelit beraber akd-ı meclise ibtidar birle her a’zânun sıfat-ı lazıme ile muttasıf olup namzedliğe layık u münasib göreceği zevatın isimlerini irad u teklife salahiyyetli olduğu halde ihtida nanı-zed olan zevatı bi’l-ittifak ta’yin ve isimlerini ayrıca deftere kayd ettirip ba’dehû ekseriyyet-i ârâ mûcebince re’y-i hafi ile meclis-i muhtelit-i mezkûrun a’zâsını intihab edeceklerdir ve vuku-ı hal min evvele ila ahire defter-i mahsusa kayd u zabt ettirilecektir.

Beşinci Madde: Usûl-ı intihabiyyenin ber-vech-i meşruh hitamından sonra meclis-i muhtelit-i mezkûrda a’zâ nasb u intihab olunmuş olan piskopos ile avamdan olacak zevat-ı sai’renin isimleri tarafından Bâb-ı Âli’nin mevki-i tensib ü tasdikine arz kılınacaktır. İşbu ıneks meclis tarafından tanzim kılınmış maddelerin sühulet-i icrası zımnında yalnız bir def a olmak üzere meclis-i muhtelit-i da’iminin avamdan olacak a’zâsınm nısf-ı meclis-i muvakkatte Der-sa’adeti ahalisi tarafından vekil ta’yin kılınmış olanlarından ahz olunacağı ve bunlar meclis-i muvakkatin kâffe-i a’zâsı taraflarından ekseriyyet-i ârâ ile nasb u intihab olunacağı ve birinci sene hitamında yerlerine diğerleri ta’yin kılınacağı hasseten işbu mahalle şerh u işaret kılındı.

Altıncı Madde: A’zâ-yı meclis-i muhtelit-i mezkûrdan beherinin tamamen iki sene icra-yı tne’muriyyet etmesi lazım geldiği keyfıyyeti tarikat-ı ruhbandan olan a’zâlar hakkında carî ol-mayıp muma-ileyhinin cenıa’at-ı metropolidanda müddet-i me’mııriyyetleri inkıza buldukta tecdid ve mahallerine diğerleri ta’yin kılınması emr-i tabî’idir.

Yedinci Madde: A’zâ-yı mezkûreden beheri iki sene müddet-i mahsusası tamamından sonra diğer iki sene geçmedikçe müceddeden a’zâ nasb u intihabına layık görülemeyecektir.

Sekizinci Madde: Meclis-i muhtelit-i mezkûr a’zâsınm şilinleri otuz yaşından ziyade olması ve Der’sa’aded sekene-i saniyesinden ve an-asl teba’a-i Devlet-i Aliyye’den ve ıııııûr u mas-lahatta kesb-i tecrübe ü itibar ve devlet ve milletçe tahsil-i vüsuk u emniyet etmiş zevattan bulunması elzemdir.

Dokuzuncu Madde: Nasb u ta’yini bi’l-kabul icra-yı me’muriyyete mübaşeret eden a’zâ iki sene müddet-i muayyenesi inkıza bulmazdan evvel sebeb-i ma’kul olmadıkça isti’fa edeme-yecektir.

Onuncu Madde: Sebeb-i makule mebnî me’muriyyetinden isti’faya mecbur olanlar ile esna-yı hidmette vefat eden a’zânın müddet-i bâkiye için diğeri patrik ile beraber cema’at-ı metropolidan ve meclis-i muhtelit a’zâsı taraflarından bi’l-intihab suret-i icrası Bâl>ı Ali’ye arz olunacak ve o misilliler devr-i âtide müstehakk-ı intihab görülebilecektir.

On Birinci Madde: A’zâ-yı meclisten hiç birine bir tarafa azimet için iki mâhdan ziyade izin verilemeyeceğinden iki aydan ziyade gaygubet edecek a’zânın hemen yerine bend-i sabık me’ali ınûcebince diğeri intihab kılınarak icra-yı me’muriyyeti zımnında keyfıyyet Bâb-ı Ali’ye arz kılınacaktır.

On İkinci Madde: A’zâdan her birinin eyyam-ı muayyenede mecliste hazır olması ıııukteza-yı me’muriyetten olup bunun aksi memnu’ olarak bir aydan ziyade birinin mâni'i zuhııruda keyfıyyeti re’is-i meclis tarafına ihbar u ifadeye mecbur olacağı misilli bilâ-ihbar bir mâhdan ziyade gaygubet edenin isti’fa etmesi veyahud onuncu bendin me’ali iktizasınca mahalline diğerinin nasbi lazım gelecektir.

On Üçüncü Madde: İrtikâb ü irtişaya da’ir a’zâ-yı meclisten biri aleyhinde bir da’va zuhurunda eğer piskoposlardan ise hakkında piskoposluk nizam-namesinin sekizinci maddesine tatbiken mu’amele olunacak ve eğer avamdan ise ceza kanun-name-i hümayunu ahkâmına tevfikan muhakeme ü hüknı olunmak üzere keyfıyyet Bâb-ı Ali’ye arz u inha olunacaktır.

On Dördüncü Madde: Meclis-i muhtelit-i mezkûrun kalem odası verilecek ta’limat üzerine baş kâtibin zîr-i idaresinde olarak derûn-ı patı ik-hanede mahsus oda olup eyyam-ı mu-ayyenede a’zâ-yı meclis-i mahall-i mezkûrda tecemmu’ ve akd-ı meşveret edecektir.

On Beşinci Madde: Meclis-i mezkûrun avamdan olacak a’zâsı bilâ-ma’aş icra-yı nıe’mııriyyet edeceklerdir.

(Meclis-i Muhtelit-i Da’imî A’zâsının Veza’ifi)

Birinci Madde: Millet meclis-i muhtelit-i da’imî a’zâsı bilâ-tahallüf haftada iki kere akd-ı meclis edecektir.

İkinci Madde: Meclis-i mezkûra havale olunacak evraka tarih i vürudları i’tibariyle nu-mero vaz’ olunarak sırasiyle rü’yet olunacak ve fakat umûr-ı müsta’cile zuhurunda diğerine takdim kılınacaktır.

Üçüncü Madde: Meclis-i mezkûr millet mekteb ve hasta-hanelerinin ve sa’ir hayrata müte’allik ebniyyelerinin lnisn-i idaresine ve ebniyye-i mezkûre ile Der-sa’aded’de vâki kiliselerinin varidat u masârıfatma dikkat ü nezaret edecek ve İstanbul Patrikliğine merbut manastırların varidatına da’ir ve vasiyyet-name ve vakfiyelere ve terahüme akçesiyle cihaza müte’allik münazaan tedkik u tesviyye ve Bâb-ı Ali’den patrik-1 ianeye havale olunan mevaddın ruhanî olmayanlarını havale üzerine rü’yet eyleyecek ve fakat kavanin-i evkaftı araziye ve sair nizamat-ı avamiyye-i mülkiyyeye dokunur maddeler zuhurunda bunlar bi’t-tabi’ ve kemakân devletçe mu’ayyen olan intibakım ve mecliste rü’yet olunacaktır.

Dördüncü Madde: Bir eyaletin ahali-i iseviyyesi tarafından piskoposları hakkında vuku’ bulacak şikâyat mevadd-ı dünyeviyyeye da ir olduğu takdirde piskoposların usûl-ı intihabiyyesine da’ir olan nizam-nanıenin sekizinci maddesi me’aline tevfikan icabının icrasına teşebbüs kılınacaktır.

Beşinci Madde: Millet mektebleı iyle sa’ir hayrata müte’allik ebniyyeyi idare için patriğin re’y ü tensibiyle ehl-i arz. u istihkaktan ve teb’a-ı saltanat-ı seniyyeden ve millet-i iseviyyeden olarak meclis-i mezkûr tarafından nazırlar ve nıe’murlar ta’yin kılınacaktır.

Altıncı Madde: Zikr olunan nazırların hesabları beher sene meclis-i muhtelit i mezkûr tarafından rü’yet ü teftiş olunarak beher sene zarfında vuku’ bulan irad ve masarifin hülasası baş kâtib vasıtasıyla başkaca bir defter-i umumiyyeye dere ü kayd olunacaktır.

Yedinci Madde: Meclis-i muhtelit-i mezkûrun sandığı muhasebesi beher sene müceddeden a’zâ intihab eylemek üzere akd olunacak nıeclis-i intihab huzurunda olarak her sene hitamında iki a’zâ ta’yin kılınmış olan zevat taraflarından rü’yet olunacak ve akçe te’diyyesini amir i meclis-i muhtelit tarafından vâki olan kâffe-i senedat sandık emini bulunan zat tarafından ibraz u der-meyan kılındıktan sonra torbaya bi’l-vaz temhir ve meclisin defter-hanesinde hıfz olunacaktır.

Sekizinci Madde: Mekteb sandığına a’id olacak rüsum-ı kalemiyyenin bir ta’ı ifesi meclisi mezkûrda bi’t-tanzim Bâb-ı Ali’nin mevki-i kabulüne arz u takdim olunacak ve bu rüsumun alız u kabzı zımnında bir mutemed zatın taht-ı kefalette olduğu halde her iki senede nıeclis-i mezkûr tarafından me’mur ta’yin kılınır bir sandık emini istihdam kılınarak meclisin tahriren emri olmadıkça habbe-i vahide te’diyyesine salahiyyeti olmayacak ve sandık emini ile baş kâtibin ve müstahdemin-i sa’irenin vacibe-i me’muriyyetleıi meclis-i mezkûr tarafından tecdid ve beyan kılınacaktır.

Dokuzuncu Madde: A’zânın iki sülüsü mecliste hazır olduğu halde meclis tanını add ü i’tibar olunarak esna-yı müzakeratta lede’l-icab i’tâ-yı re’y usûlüne dahi ri’âyet birle ekseriyyet-i ârâ ile tesviye-i uınûr edilecek ve tesavî-i ârâ vuku’unda dahi re’is-i meclisin bulunduğu taraf tercih olunacaktır.

Onuncu Madde: Meclis-i muhtelit-i da’iminin teşkil ü te’sisi akibinde bir kıt’ası a’zâdan olan dört nefer piskoposlara ve diğer iki kıt’ası dahi avamdan ma’dûd sekiz nefer-i a’zâya teslim ve miftahı dahi re’is-i meclisin yedd-i emanetine tevdi olunmak üzere üç kıt’adan ibaret bir mühr isti’mal olunup vakfıyye ve vasiyyet-nameler gibi senedler vekiller düyûnu ve sa’ir düyûn-ı milliyye senedleri dahi bu mühr ile temhir olunacak ve meclis-i mezkûrda yapılan i’lamlar cemi’-i a’zâ tarafından imza olunduktan sonra kezâlik bu veçhile ınührlenecek ve balâda mezkûr evrakın kâffesi patrik tarafından tasdik kılınacaktır ve meclis-i mezkûrda tertip ü tanzim kılınacak her bir kâgıd varaka-i sahiha üzerine yazılacak ve meclisten ihraç olunacak bi’l-cümle kâgıdlar akdemce deftere kayd olunacaktır.

On Birinci Madde: İki Hıristiyan beyninde hukuk-ı ırsiyye gibi de’avî-i mahsusa sahib-i da’va olanların istidaları üzere patrik-haneye havale olundukta meclis-i mezkûrda rü’yet ü tesviyye olunacaktır.

On İkinci Madde: Her Ortodoks-ı iseviyyenin kavanin ü nizamat Devlet-i Aliyye’ye ve bu kere Hıristiyan terekeleri hakkında verilen karar ve nizamı hâvi tasdir olunan evanıir-i ııınıımiyye-i resmiyyede münderic ka’ideye tevfikan tertip eylemiş olduğu vasiyyet-namesi Devlet-i Aliyye’nin bi’l-cümle hükûmat-ı mahalliyyesi indinde câri ve mu’teber tutulduğundan o makule vasiyyet-namenin hâvi olduğu ahkâm u şürûtun tenfiz ü icrasına meclis-i muhtelit-i mezkûr tarafından sarf-ı himmet ü dikkat olunacaktır.

On Üçüncü Madde: Millet mektebi ve hasta-hane ve sa’ir hayrata müte’allik ebniyyelerin ve Der-sa’aded’de vâki kilise ve manastırların varidat u masârıfat ve vasiyyet-name ve vakfiyyelere dair teraküme akçesiyle cihaza müte’allik hususata da’ir piskoposlar tarafından i’tâ olunacak bi’l-cümle senedat meclis-i mezkûrda mu’teber tutulacaktır.

On Dördüncü Madde: Üçüncü madde de ta’yin olunan mevaddı muhakemeye şürû etmezden evvel esna-yı da’vada ztıhûr edecek masârıf için ınüdde’i olanlar irâe-i kefalet etmeğe mecbur olacaklardır.

On Beşinci Madde: Memalik-i mahrusa-i şahanede vâki Ortodoks mezhebinde bulunan isevilere a’id ü mahsus bi’l-cümle ziyaret-gâhların hüsn-i tanzimleriyle bunlardan hasıl olan mebaliğin mevcud olan berevat ve vasiyyet ve imtiyazat ve teberrük-nameleri ahkâmı me’aline tevfikan suret i layıka üzere sarf olunması hususlarına İstanbul Patriği canibinden ve iktizasına göre mezkûr ziyaret-gâhların zîr-i hükmünde bulundukları rüesa-yı ruhaniyyesinin re’y ü ittifakı ile bezl-i himmet ü gayret kılınması tedabirine dikkat eylemeleri meclis-i mezkûr a’zâsının vacibe-i nıe’muriyyetleı idir.

On Altıncı Madde: Beher Ortodoks Hıristiyanının fariza-i zimmeti olduğu misilli a’zâ-yı mezkûrenin her biri dahi tarik-i ruhbandan olanların ba’zısının su’-i hal ü hareketini istihbar eyledikte iktiza eden tedabire teşebbüs olunmak üzere keyfiyeti patrik ve cema’at-ı ınetropolidan taraflarına arz u ifadeye müsara’at edeceklerdir.

(Yüz otuz bin guruş Der-sa’aded ahali-i iseviyyesi tarafından ve üç yüz yetmiş bin gurıış dahi ber-vech-i âti her birine isabet ettiği mikdara göre ma’aş-ı mukannenleriyle beraber piskoposlar taraflarından tahsil ve millet sandığına teslim olunmak ve kendisine ceste ceste verilmek üzere meclis-i muhtelit-i millette ittifak-ı ârâ ile İstanbul Patriği için tahsis kılınmış olan senevi beş yüz. bin guruş ma’aş ile İstanbul Patrikliği’ne merbut ve tâbi bil-cümle piskoposların seııetı maaşlarını mübeyyin nizamnamenin tercemesidir)

Birinci Madde: İstanbul Patriği bulunan zatın senevi beş yüz bin guruş nıaaş-ı mukan-neni olup patrik-hane hazine-darıyla mühr-darı ve sa’ir patrik hidmetinde bulunan bi’l-cümle müstahdeminin ücretleriyle kilise ve milletin vikâye-i şâm iktizasınca masârıf-ı sa’ire-i lazımesi meblağ-ı mezburdan tesviyye olunacak ve patriğin ba’zı masarifi için bundan böyle millet sandığından hiçbir akçe verilmeyecektir.




İkinci Madde: İstanbul Patriği ma’aş-ı mukannenenin rnikdan bit nizam ve emniyyet tahtına va’z olunmak lazımeden olduğu misilli ol veçhile akçe tahsiliyle ıımumen millete haili sıklet-i kesite olmaması keyfıyyeti dahi ıımûr-ı mukteziyyeden bulunması idügi meclisçe i’tiraf ve tezekkür birle bunun tedabir-i lazımesine sarf-ı dikkat-ı kâmile ve bezl-i mütala’a kılındıkda İstanbul Patriğinin şanına münasib olacak suretle idare ve ta’ayyüş zımnında Bogonya ve Vâlâ taraflarında vâki millet manastırlarının iradat-ı mahsusasından olarak hâni ve münamlerinin vaz’ eyledikleri nizamı me’aline tevfikan ebniye-i mukaddesenin idaresine kâfi olacak mikdarın ihtida ihracından sonra İstanbul Patriği mesnedlerine lüzumu ınikdar irad tahsis olunması hususına da’inıî meclis-i muhteliti teşkil ü tertibi akabinde cema’at-ı metropolidan ile meclis-i mezkûr tarafından bezl-i sa’y u gayret olunması iktiza edeceği meclisçe karar verilmiştir.

Üçüncü Madde: Patriğin ma’aş-ı mukanneni hakkında meclis-i muvakkat tarafından ber-vech-i ıneşruh verilen kararın icrasına değin meblağ-ı mezbur bend-i sabıkta işaret kılınan usûl üzere tahsil olunacak olup İstanbul Patriği mesnedinde iktiza eden iradaun vakf tahsisinden sonra patriğe a’id olmak üzere piskoposların ma’aş-ı mukannenelerine şimdiki halde zamm u ilave kılınan mikdar-ı meblağın ahali-i iseviyyeden artık alız u tahsil olunmayacağı derkârdır.

Dördüncü Madde: Piskoposların ma’aş-ı mukanneneleri dahi vech-i âtiyyü’z-zikr üzere tahsil olunacak olup piskoposu olan her bir memlekete bu taraftan ta’limat-ı mütabaka isal olunarak mahallî piskoposuyla memleket çorbacıları beher kasaba ve karyelerden celb ü da’vet ettirilecek vekiller ile beraber akd-ı meclis ve iktiza eden mebaliği her mahallin nüfus-ı mevcudesine göre adi ü istikamet üzere taksim eyledikten sonra buna da’ir üç kıt’a defter bi’ttertip bunlardan biri metrololid-hanede hıfz ve diğeri çorbacılara teslim olunarak üçüncü kıt’ası dahi patrik-hanenin kuyudatına dere ü kayd ettirilmek üzere bu tarafa irsal olunacak olup iktiza iden kaıyelerde dahi birer suret verilecektir ve her bir piskopos senede bir kere olarak kendi masârıfıyla bulunduğu memleketi ziyaret ve mezheb iktizasınca bilâ-ücret takdis ve ahaliye du’a ve kiliselerde dahi kudas icra ederek ancak panayırlarda veyahud fevka’l-âde olarak nas tarafından da’vet olundukta masarif vaki’ası da’vet edenler tarafından verilecektir.

(Piskoposların Perakende Ava’id-i Mahsusaları)

Beşinci Madde: İstanbul Patrikliği’ne merbut bi’l-cümle piskoposluklarda piskoposun sınıfına bakılmayacak bilâ-faı k düğün ruhsatı tezkireleri için fakat on guruş alınacaktır.

Altıncı Madde: Piskoposlar tarafından verilecek tatlik-nameler için alınacak akçe boşanan zevatın vakt-i haline göre alınacak ve her halde yüz guruştan aşağı olmayıb meblağ-ı mezbur ol memleketin hayrat u hasenatına tahsis kılınacaktır.

Yedinci Madde: Kiliselerde icra-yı kudas zımnında ve düğün ve cenazeler ve ahali-i iseviyye taraflarından da’vet olunan piskoposlara ber-vech-i mu’tad verilecek akçe herkesin iradedine mentit bir keyfiyyet olup her halde elli guruştan aşağı olmayacaktır.

Sekizinci Madde: Piskopos ikamet-gâhında tanzim û tahrir olunacak her kâgıd için yazıcı hakkı olmak üzere beş guruştan on guruşa kadar alınacağı misilli meclis-i muhtelit-i da’imî nizam-namesinin üçüncü bendinde zikr ü işaret kılındığı vech üzere bu babda tertip kılınacak rüsum-namenin me’ali mücebince piskoposun tasdiki için dahi alınacak bir ınikdar akçe ol memleketin hayrat ü hasenatına tahsis kılınacaktır.

Dokuzuncu Madde: Ahali tarafından taleb olunacak aforos kâgıdları için alınacak meblağ elli guruştan aşağı olmayıp maslahatına ve zevatın vakt-i haline göre tahsis olunarak ol memleketin hayrat ü hasenatına sarf olunacak ve afv-namelerden dahi hiçbir para alız olun-mayacaktır.

Onuncu Madde: Mahalle papasları resm ü kanunu olmak üzere mahallî piskoposuna senevi fakat on guruş vererek gerek nakden ve gerek nıalen olsun resm suretiyle başka bir şey verilmek memnu’dur.

On Birinci Madde: Ruhban gedikleri fürûhtuyla iki üç senede bir i’âne ü banik[52] namıyla resin ü tabak gezdirmekle sadaka tahsili ve piskoposların hîn-i nasbında hah ü nâ-hah edilen Ayazmozlar ve yine böyle mecburi olarak takdisler çan payları ve müceddeden bina olunan kiliselerden akçe ahzı ve memnu’ olan tezviclere irâe-i ruhsat ederek akçe alınması hususları papas ve gomünüs yapıldıkta alman vesa’ir piskopos hakkı deyü alınagelen her nev avaid bundan böyle fesli ü lağv olunmuştur.

On İkinci Madde: Rahiblerin zatlarına mahsus gedikler dahi fesh ü iptal kılınmış olduğundan papasların zabtında bulunacak olanlar kiliseye i’âde kılınarak bedelinde tazmin olmak üzere piskopos ve çorbacıların re’y ü tensibiyle o makule rahiblere kiliseler taraflarından iktiza eden tazminat verilecektir.

On Üçüncü Madde: Lugofet mesnedinin Erbestard[53] Beg zatında bulundukça mîr-i müşarün-ileyhin doğrudan doğruya olmayıp fakat patrik ma’rifetiyle olarak ber-vech-i mıı’tad birinci sınıftan piskopos nasbında üç bin ve İkinciden olur ise iki bin ve üçüncü sınıftan olduğu halde dahi bin guruş alız etmiş ve eksarahya tabir olunur mansıblar dahi meclis-i muhtelitim kararı üzere bundan böyle lagv olunmuş olduklarından mîr-i müşarin-ileyhin ol veçhile olan ve kendisinin takriri üzere on altı bin guruşa baliğ iradı millet sandığı tarafından te’diyye olunması lazım geleceği meclisçe karargîr bulunmuş olmağile mesned-i mezkûrun diğer zata naklinde temettuat-ı mezkürenin külliyyen lağvıyla lugofetlik mesnedi ancak bir şöhret payesi hükmünde tutulacağı vâreste-i kayd-ı iştibahtır. Millet ve kilisenin açık borcu dahi bir komisyon-ı mahsus ma’rifetiyle tahkik u tedkik olunduktan sonra her bir müte’ehhile şu kadar guruş tahsisiyle milletin i’âne-i umumiyyesi ile tesviye olunması icab edeceği mukarrer bulunmuştur.

(Manastırlar Hakkında Ba’z-ı Mevadd-ı Umumiyyeyi Hâvi Nizam-name)

Birinci Bend: Gerek İstanbul Patriğinin ve gerek mahallî piskoposlarının zîr-i hükmünde bulunan bilâ-istisna bi’l-cümle manastırlar civarda bulunan piskoposların taht-ı nezaretinde bulunacak olmağile piskopos-ı mümâ-ileyhin taraflarından da’ire-i hükmlerinde mevcut bi’l-cümle rahiblerin etvar u harekâtına dikkat olunacağı misilli mezkûr manastırların dahi hüsn-i idareleriyle derûnlarında bulunan keşişlerin ınu’amelatına sarf-ı takayyüd ü ihtimam olunması umûr-ı mukteziyyeden bulunmıştur.

İkinci Bend: Ba’zı karyelere papas ta’yin eder ne kadar manastırlar var ise aded-i mezkûreden bundan böyle feragate mecbur olacaklarından Kurâ-yı mezkûre mahallî piskoposları mahallat-ı mahsusasından ına’dud bulundukları cihetle piskoposların zîr-i idaresinde ve onlara merbut olacak ve mezkûr manastırlar dahi fakat umûr-ı dünyeviyyeden ihtiyar-ı azl etmiş keşişlere bir cay-ı ilüca hükmünde tutulacaktır.

Üçüncü Bend: Bi’l-cümle millet manastırları üç sınıfa münkasım olarak birinci sınıf derünunda yiğirmi keşişten ziyade olan manastırlar olup o misillilerde manastır ve keşişler hakkında olan usûl-ı mezhebiyyeye dikkat ü ri’âyet olunmasıyla beher yevm-i ibadat ve takdisat-ı lazime icrasında mecburiyyet olacak ve on nefer keşişlerden ziyadesi olan İkinci sınıf manastırlarda kezâlik nizam-ı mezkûra ri’âyet olunarak ibadat-ı mukarrereden ma’ada haftada üç kere icra-yı kudas edilmek lazım geleceği misilli üçüncü sınıftan olup beş nefer keşişlerden ziyadesi olan manastırlar dahi kezâlik mu’tad-ı mezkûr tahtında mevzu’ bulunmuş iseler de bu suret-i mükenımelede olarak ibadat-ı mezhebiyyenin tanzimine değin mezkûr manastırlarda her cum’a ertesiyle bazar günleri kudasın icrası umûr-ı mefruzadan bulunmuştur.

Dördüncü Bend: Mürûr-ı zaman ile dağılmış olup sunuf-ı sûlüse-i nıezkûreden birine dahil olamayacak manastırların bir rabıta-ı münasibeye vaz veya her nasıl ise tanzimi ve mahallî pispokoposlarının zîr-i hükmünde olup derûnunda bir gomünûs olan manastırlardan ma-ada sa’irlerinin iktizasına göre tebdil ü tahvilleri tedabirine teşebbüs olunmak üzere mahallî piskoposu tarafından sarf-ı himmet ü gayret olunarak keyfiyyetin canib-i patrik-haneye bildirilmesi lazım gelecektir.

Beşinci Bend: Müddet-i medideden beri metruk ü münhedim buhmmış olan manastır ismine olarak ne patrik-hane ve ne de mahallî piskoposları tarafından gomünûs payeli rahibler nasb u ta’yin olunmuş ve ekseriyyen bir takım hile ü desiseler ile bu misilli unvanın tahsiliyle mezkûr manastırlar hasılatının gasb ettirilmesine bir güne cevaz verilmeyeceğinden ol veçhile payeli gomünüslere kat’â i’tibar olunmayıp fesli olunacaklardır ve o makule nıanasurların halinden gerek mahallî piskopos ve gerek civarda vaki kaıyeden cema’at-ı metropolidan ve meclis-i muhtelit ma’rifetiyle istihbar kılındıkta nizam u kanunu iktizasınca mezkûr manastırın üç sene zarfında tertip ü tanzimi hususunda bir komisyon-ı mahsus teşkil ü ta’yin kılınacak veyahud menfa’at-ı umumiyyeyi mûceb olacak diğer bir tedbire sülük olunacak ilâ el’an şunun bunun tarafından gasb u garet olunan hasılatın-millet müzayakalarına nıedar-ı tahfif olmak ve hususiyle civarda kâ’in mahallerin hayrat u hasenatına sarf olunmak hususlarına dikkat olunacaktır.

Altıncı Bend: Hususiyle Eflak ve Boğdan taraflarında vâki’ olup ber-vech-i maktu’iyyet elzem olunur arazisi olan manastırlar varidatının bir emniyyet tahtına vaz’ıyla sû-i isti’mal ü teleften biri olmalarına patrik-hane tarafından her halde bezl-i sa’y u gayret birle arazi-i mezkûrenin iltizam senetleri dahi bilâ-masraf tahkik u tasdik kılınacağından bu babda vâki olacak himmet ü himaye yolunda millet müzayakalarına sarf u isti’mal olunmak üzere o makule iradlardan beher sene millet sandığına yüzde onu verilecektir.

Yedinci Bend: Ayneroz manastırları gerçi İstanbul Patriğinin zîr-i hükmünde ise de ora-larda manastırlar hakkında olan nizam u usûle oldukça ri’âyet olunmakta olduğu cihetle bunların usûl-ı idareleriyle patrik-hane ile münasiben bir güne halel gelmeyeceğinden ıııa’ada hin-i hacette unıûr u mesalihinde dahi patrik-hane tarafından bezl-i himayet ü gayret kılınacağı misilli Eflak ve Boğdan taraflarında bulunan gomünüslerin nasbi ve senedat-ı sa’irenin tasdiki için öteden berü patrik-haneye veregeldikleri rüsûm-ı ma’hımeden dahi bundan böyle rehâ olacaklarından taraflarından beher sene millet sandığına dört bin aded Macar altını bedel-i akça verilecektir.

Sekizinci Bend: Manastırlarım da’ire-i dahiliyyesiyle keşişlerin harekât ü mu’amelatı ve gomünüslerin nasb u ta’yini hasılatının idaresiyle muhasebatının rü’yeti hususlarında bunlara mahsus nizam-namenin ahkâmı mûcebince amel ü hare(ke)t olunacaktır.

(DER-SA’ADED ERMENİ PATRİKİNİN SURET-İ İNTİHABI BEYANINDADIR)

Birinci Madde: Der-sa’aded Patriki intihab olunacak zat bi’l-cümle millet meclislerinin riyasetini ve kuwe-i icra’iyyesini ha’iz olarak ahval-ı mahsusada Devlet-i Aliyye’nin vasıta-i tenfız-i ahkâm-ı olduğundan umum milletin emniyet ü i’tibannı calib olmak için her cihetle bu makama layık olacak evsaf u haysiyyet ile muttasıf ve ez-kadim patrikliğe mahsus olan piskoposların snıfından bulunmasıyla beraber Devlet-i Aliyye’nin dahi emniyet-i kâınilesine şayan zevattan ve lâ-akall hederinden beri asl-ı teb’a-ı Devlet-i Aliyye’den bulunması ve otuz beş yaşını tekmil etmiş olması lazımdır.

İkinci Madde: Patriğin vefatı ve isti’fası cihetiyle veyahud esbâb-ı sa’ireye mebnî patriklik makamının halli vukuunda ruhanî ve cismanî meclisleri birleşerek ka’im-makamhk etmek üzere bir zata karar verip tasdikini Bâb-ı Ali’den istid’a eder. Der-sa’aded Patriği Meclis-i Umumî’de intihab olunur fakat ruhanî ve cismanî meclislerinin intihab olunan zevatın derece-i istihkakları hakkında bir kıt’a Esami Defteri tanzimiyle beyan-ı re’y etmeğe haklan vardır. Emr-i intihab ber-vech-i âtî icra kılınır. Şöyle ki evvel-emirde patrik ka’im-makamı Memalik-i Mahrusa-i Şâhâne’de bulunan bi’l-cümle piskoposların esamisini hâvî bir kıt’a defter tertibiyle bunların birinci madde mucebince intihab olunmaya cihet-i istihkaklarını her birinin isminin önüne işaret ve defter-i mezkûru Meclis-i Ruhanî’ye ibraz eder ve bu meclis tarafından Meclis-i Umumî-i Ruhanî da’vet olunarak re’y-i hafi ile ber-vech-i âtî bir kıt’a Esami Defteri tertip olunur. Meclis-i mezkûr a’zâsından her bir ruhanice şayan-ı kabul add ettiği piskoposların esamisini bir kâğıd üzerine tahrir ettikten sonra ta’dad-ı re’y olunarak esami-i muharrere her birine isabet etmiş olan re’yler kesretine göre sıra ile bir defter-i mahsusa dere olunur. İşbu defter ka’inı-makam-ı mûmâ-ileyh tarafından Meclis-i Cismanî’ye ibraz olunup bu meclis dahi defter-i mezkûrda esamisi ınünderic olan zevatın cismanice derece-i kabiliyyetlerini ba’de’t-tahkîk en ziyade istihkakı olanlardan patrik intihab olunabilmek üzere ekseriyyet-i ârâ ile beş neferini tefrik u ta’yin ve bu defteri Meclis-i Umumî’ye ibraz eder. Meclis-i Umumî-i Ruhanî’nin tertip etmiş olduğu defter dahi Millet Meclis-i Umumisi’nde duvara asılacak olduğundan Meclis-i Umumî patrik intihabına iktidar u salahiyyeti olan ilk meclisin dahi intihab olunabilecek zevatın gerek ruhanî ve gerek cismanice olan kabiliyyetleri hakkında re’yine muttali olarak patriği re’y-i hafi ve ekseriyyet-i mutlaka-ı ârâ ile intihab eder. Meclis-i Umumî’de Meclis-i Cismanî tarafından ibraz olunan defterin haricinde olan bir zat hakkında dahi i’tâ-yı re’y olunabilir ise de Meclis-i Umumî-i Ruhanî tarafından tertip kılınmış olan defterde ismi ınünderic olmayan zevatın intihabı ca’iz olamayacağından ol zatın isminin defter-i mezkûrda muharrer olması lazım gelir. Ekseriyyet-i mutlaka-ı ârâ ilk def a husûle gelmediği takdirde haklarında en ziyade re’y isabet etmiş olan iki zatın isimleri ka’im-i makam-ı mûmâileyh tarafından Meclis-i Umumî a’zâsına bildirilir ve def a-ı sâniyyede bu iki zat hakkında nizamen i’tâ-yı re’y olunur İkinci def a re’y i’tâsında hazır bulunamayan milletvekilleri re’ylerini ka’iın-makam-ı mûmâ-ileyhe veyahud Meclis-i Umumî kalem re’isine hitaben gönderecekleri bir kıt’a memhur u mümza mektub ile Meclis-i mezkûra tebliğ edebilirler. Re’y kağıtları mahsus bir sandıkçaya vaz’ olunduktan sonra i’tâ olunan re’yler Meclis-i Umumî kalemi ma’rifetiyle dört neferi ehl-i kiliseden ve dördü avamdan olmak üzere meclis-i mezkûr içinden intihab olunan sekiz kişi muvacehesinde ta’dad olunur. İkinci defada iki kişiye müsavat üzere re’y isabet ettiği takdirde bunlardan biri kur’a keşidesiyle intihab olunur.

Üçüncü Madde: Emr-i intihab reside-i hitam oldukta bir kıt’a mahzar kaleme alınarak huzzar-ı meclis tarafından imza ve ka’im-makam-ı mûmâ-ileyh vasıtasıyla Bâb-ı Ali’ye takdim kılınır ve ez-kadim olageldiği veçhile irade-i seniyyeye tevafuk eylediği halde patrik nasb u ta’yin kılınır.

Dördüncü Madde: Patrik nasb olunan zata Der-sa’aded’de bulunduğu takdirde Meclis-i Umumî tarafından birkaç zat ve taşrada ise mahsus davetçi vasıtasıyla da’vet-name gönderilir. Patrik işbu da’vet-nameyi alıp da patrik haneye geldikte baş kiliseye azimetle Meclis-i Umumî hazır bulunduğu hakle devlet ve milletçe ifa-yı sadakat ve millet nizam-namesinin temamî-i icrasına sahiben sarf-ı enzar-ı dikkat eylemeği huzûr-ı rabbanide ve Meclis-i Millet muvacehesinde alenen ta’ahhüd ederim deyü resm-i kısm-ı aleniyi icra ettiği akabinden ka’im-makam-ı mûmâ-ileyhin me’muyriyyeti rehin-i hitam olarak patrik-i müşarün-ileyh Bâb-ı Ali’den vâki olacak da’vet üzerine doğru huzur-ı hümayun-ı cenab-ı padişahiye mesul ile me’muriyyet-i resmiyyesi icra ve Bâb-ı Ali’ye gelerek i’lan kılınır.

Beşinci Madde: Patriğin Nizam namesi esas ahkâmına mugayir vaz’ u harekette bulunması kendi hakkında töhmet add olunur.

Altıncı Madde: Patriği itham edebilmek salahiyyeti umumî veya ruhanî veyahut! cismanî meclislerine mahsus olup itham veyahud iştikâ eden hey’et canib-i Bâb-ı Ali’den ba’de’l-istizan patrikten Meclis-i Umumî’yi 'akd etmesini istida eder ve paniğin imtina eylediği takdirde keyfıyyet be-tekrar Bâb-ı Ali’ye arz olunup suret-i istid’a mucebince Der sa’aded’de bulunan pis-koposlardan en yaşlısının riyaseti tahtında akd-ı Meclis-i Umumî olunması canib-i Bâb-ı Ali’den emr ü iş’ar buyurup Meclis-i Umumî itham veya iştik’a eden kesan müstesna olarak kendi işinden olmak ve beşi ehl-i kiliseden ve beşi avamdan bulunmak üzere on kişiden mürekkeb bir teftiş komisyonu ta’yin eder ve bu komisyonun ithamat-ı vakı’ayı bi’t-tahkîk meclis-i mezkûra bir kıt’a mazbata i’tâ eylemesi üzerine keyfiyyet re’y-i hafi ile karar-gîr olup işbu karan hâvî olan ve a’zâ-yı meclisten karar-ı mezkûrlarında re’y vermiş olanların imzasıyla mümza olması lazım gelen varaka patriğin isti’fasını şâmil ise iki meclisin kalem zabitleri piskopos ile beraber patrik nezdine azimetle varaka-i mezkûreyi ibraz ederler ve patrik-i mûınâileyh milletin murad-ı sarihine bu veçhile muttali oldukda isti’fa etmeğe mecbur olup imtina’ ettiği taktirde Bâb-ı Ali’ye lede’l-arz azl olunur.

Yedinci Madde: İnfısal eden patrik-i murahhasa piskoposlar sınıfına dahil olarak hakkında meclis-i muhtelit tarafından usûlü veçhile mu’amele olunur.

(Der-sa’aded Patriğinin Veza’ifi Beyanındadır)

Sekizinci Madde: Patriğin vazifesi Nizam-name-i Esasi ahkâmına imtisalen hareket ve bir de nizam-name-i mezkûrun kâffe-i mevadd-ı müteferri’asının tamamî-i icrasına dikkat ü nezaret etmek hususlarından ibarettir. Patrik kendisine gelen işleri bi’l-müzakere karar verilmek üzere a’id olduğu meclise hava’" eder ve bir mecliste karar-gîr olan maddeye da’ir kendisinin takrir vesa’ir resmî tahriri o meclis tarafından imza ü temhir kılınmadıkça mu’teber ve ma’mûlün-bîh olamaz. Amma müsta’cel bir maslahat zuhur edib de rü’yet ü tesviyesi için meclis gününe beklemek veyahud fevka’l-‘âde meclisi da’vet etmek mümkün olamaz ise patrik ol babda mes’uliyyeti der-‘uhde ederek hod-be-hod icra-yı icabına kadir ise de vuku’-ı hâli usûlü veçhile kayd ettirmeğe ve tasdik kılınmak üzere zikr olunan meclise in’ıkad-ı âtisinde beyan etmeğe mecburdur.

Dokuzuncu Madde: Patrik kendi gıyabı esnasında millet meclislerinde verilen kararlan hâvî evrakı imza etmezden mukaddem ol kararlara da’ir mülahazatını beyan ile keyfiyyeti yeniden rü’yet ettirebilir ise de lede’r-rü’yet tasdik olunan kararı Nizam-name-i Esasi ahkâmına muhalif add etmedikçe evrak-ı mezkûreyi imzadan imtina’ edemez.

Onuncu Madde: Patrik ve ruhban ve ınekteb hocaları ile kilise ve manastır ve nıekteb ve hasta-hane memurlarından hilaf-ı Nizam-name-i Esasi harekette bulunanların hidmetten tardı hususunu müteallik olduğu meclis ve komisyonlara teklif edebilir.

On Birinci Madde: Patriğin Meclis-i Ruhanî ve Cismanî ile onların tahtında bulunan komisyonları kendiliğinden tebdil ü tağyir etmeğe salahiyyeti yoğise de bunlardan birinin Nizam-name-i Esasi hilafında reviş ü hareketini müşahede eylediği halde ilk def asında ol meclis veya komisyonun re’islerinden istizah-ı madde eder ve İkinci def asında hareket-i gayr-ı meşru’iyyesini beyan u ihtar ile muhafaza-i nizama da’vet ve üçüncü defasında eğer müttehim add olunan hey’et millet meclislerinden biri ise Meclis-i Umumî’ye ve eğer komisyonlardan biri ise Meclis-i Cismanî’ye müraca’at ve ibraz-ı dela’il ile bunların tebdilini teklif eyler.

On İkinci Madde: Patriğin millet sandığında mahiyyesi olmakla patrik-hanenin masârıf-ı dahiliyyesini kendi tarafından tesviyye eder.

(Patrik-hane Kalemine Da’irdir)

On Üçüncü Madde: Patrik-hanede milletçe icab eden muharrerata mahsus olmak üzere bir kalem olacaktır. Kalenı-i mezkûr üç odaya münkasım olup biri mükâtebat odasıdır ki patrik-hane tarafından irsal olunan ve oraya vürûd eyleyen muharrirat ile meşgul olur, İkinci kayd odasıdır ki millet meclisi ve komisyonlarına müte’allik olan evrak ile meşgul olur. Üçüncü tahrir-i nüfus odasıdır ki milletten tevellüd ve izdivaç ve vefat edenlerin kaydıyla meşgul olur. Gerek yolculuğa ve gerek mu’amelat-ı şahsiyyeye da’ir iktiza eden evrak-ı musaddaka ve veladed ve vefat ve izdivaca da’ir şehaded-nameler bu odadan verilir.

On Dördüncü Madde: Patrik-hane kaleminin kâffe-i mu’amelattan mes’ul bir müdürü olup müdür-i mûmâ-ileyh Meclis-i Cismanî’de intihab ve patrik tarafından nasb u ta’yin olunur ve Meclis-i Umumî’nin kitabetini icra eder ve her sene Der-sa’aded’de ve taşralarda tevellüd ve vefat ve te’ehhül eden nüfus defterlerinin bir kıt’a suretini celb ile patrik-hane kalem-i defter-i umumisine kayd ettirmeğe mecburdur. Müdür-i mûmâ-ileyh Ermeni lisanında ma’lumat-ı tamme ashabından olup Türkçeye ve Fransızcaya dahi aşina olmalıdır.

On Beşinci Madde: Patrik-hane kaleminin mikdar-ı kâfi ketebesi olup bunların dahi Ermeni lisanını layıkıyla bilmeleri ve her biri kendi hidmetinde ma’hımat-ı kâmile esbabından olmaları lazımdır. Bunlar hidmet-i mahsusalar! iktizasınca müte’allik oklukları meclis ve komisyonlar tarafından mahsusen ve kalem müdürü tarafından umumen mes’uldürler.

On Altıncı Madde: Tahrir-i nüfus odasından verilen kâffe-i evrak ve şehaded-nameler patriğin mührü ve kalem müdürünün imzasıyla tasdik olunmuş olmak lazımdır.

(Kudüs-i Şerif Patriğine Da’ir)

On Yedinci Madde: Kudüs-i şerif patriği Mar Yakub makamına kayd-ı hayat şartıyla ka-im ve Kudüs-ı Şerif de ka’in Ermeni milleti ziyaret-gâhları müdürü ve Mar Yakub manastırı ruhban cema’atinin re’isidir ve vazifesi manasür-ı mezkûrun usûl ü nizamına tevfik hareket ve mevadd-ı mer’iyyenin hüsn-i icrasına sarf-ı dikkat etmekten ibarettir.

On Sekizinci Madde: Patrik-i müşarün-ileyhin salifü’z-zikr manastır nizamına mugayir vaz u harekette bulunması kendi hakkında töhmet add olunur.

On Dokuzuncu Madde: Patrik-i müşarün-ileyh hakkında ya manastır-ı mezkûrun ruh-ban cema’ati veyahut! İstanbul Patrik-hanesi’nin ruhanî ve cismanî meclisleri tarafından ithamat vuku’a gelebilir. Böyle bir hal vuku’unda Meclis-i Umumî-yi Millet içtima ederek ithamat-ı vaki’ayı lede’t-tahkik esası tebeyyün ederse Der-sa’aded Patriği hakkında altıncı maddede beyan olunan usûle tatbiken icab-ı hâle göre ya Kııdüs-i Şerif Patriği’nin bir kıt’a şikâyet-name ile muhafaza-i nizama da’vet eder veyahut! patriğin makamın sâlifetü’z-zikr ruhban cema’ati içinde olarak Meclis-i Umunıî’de re’y-i hafi ile intihab olunan vekiline teslim ile makaın-ı mezkûrdan teba’üd eylemeğe icbar eyler.

Yigirminci Madde: Kudûs-i Şerif Patriğinin vefatı zuhurunda manastır-ı mezkûrun ruh-ban cema’ati kendi içlerinden bir ka’iın-nıakam intihab edib Der-sa’aded Patrik-hanesi meclisleri tarafından dahi tasdik olunur.

Yigirmi Birinci Maddee: Kudüs-i Şerif Patriği Der-sa’aded Patrik-hanesi meclisleri ta-rafından intihab olunur fakat Kudûs-i Şerif ruhban cema’atinin kabil-i intihab olan zevatın derece-i istihkakları hakkında bir kıt’a Esami Defteri tanzimiyle beyan-ı re’y etmeğe hakkı vardır. Patrik-i müşarün-ileyhin vefatı ‘akabinde ka’im-makanı-ı mûmâ-ileyh tarafından rehabin Meclis-i Umumisi davet olunarak bu meclis Der-sa’aded Patriği hakkında Meclis-i Uımımî-i Ruhanî’de icra olunduğu misilli bir kıt’a Esami Defteri tertip eder. Ancak işbu defterin lâ-akall yedi zat esamisini şamil olması lazımdır. Defter-i mezkûr cema’at-ı mezkûrenin bir kıt’a nıûnıza mazbatasıyla beraber Der-sa’aded Patrik-hanesi canibine irsal kılınır.

YYigirmi İkinci Madde: Patrik intihab olunacak zat lâ-akall otuz beş yaşını tekmil etmiş olup pederinden beri teb’a-i Devlet-i Aliyye’den ve cema’at-ı mezkûreden piskopos veya ruh-banlarından bulunması ve cema’at-ı mezkûreden infisal etmemiş olması iktiza eder. Der-sa’aded Patrik-hanesi meclisleri tarafından Kudûs-i Şerif Patriğinin muvafakatiyle milletçe bir hidmette kullanılmış olanlar cema’at-ı mezkûreden mûnfasıl add olunmazlar.

Yigirmi Üçüncü Madde: Ruhanî ve cisnıanî meclisleri birleşerek esamisi defter-i mezkûrda münderic olan zevatın istihkaklarını bi’t-tahkik intihab olunabilmek üzere üç neferini tefrik ve bunların isimlerini Meclis-i Umumî’ye ibraz ederler ve cema’at-ı mezkûre tarafından varid olan defter dahi millet Meclis-i Umumisi’nde duvara asılacak oluğundan Meclis-i Umumî kabil-i intihab olan zevat hakkında gerek cema’at-ı mezkûrenin ve gerek mezkûr iki meclisin re’ylerine kesb-i ıttıla’ ederek zevat-ı merkume içinde diyanet ve ma’lûmat-ı müktesebe ve etvar-ı hasenesi cihetleriyle en ziyade istihkakı olan zatı re’y-i hafi ve ekseriyyet-i mutlaka-ı ârâ ile patrik intihab eder. Meclis-i Umumîde cema’at-ı mezkûre tarafından gelen defter haricinde bulunan birisi hakkında i’tâ-yı re’y olunamayacaktır.

(Meclis-i Ruhanî Beyanındadır)

Yigirmi Dördüncü Madde: Meclis-i Ruhanî ehl-i kiliseden erbab-ı vukuftan olarak otuz yaşım tekmil etmiş ve lâ-akall beş sene mukaddem rahiblik veya papaslık rütbesini ihraz etmiş olan on dört neferden mürekkebdir.

Yigirmi Beşinci Madde: Meclis-i Ruhanî a’zâsı adedinin üç misli Meclis-i Uımımî-i Ruhanî’de re’y-i hafi ile intihab olunup isimleri bir kıt’a nıüınza mazbata ile Meclis-i Umumî-i Millet’e ibraz ve bunların içinde Meclis-i Ruhanî a’zâsı Meclis-i Umunıî’de re’y-i hafi ile intihab ohmdukdan sonra mazbatası patrik tarafından Bâb-ı Ali’ye ‘arz olunarak ba-irade-i seniyye nasb u ta’yin buyurulurlar.

Yigirmi Altıncı Madde: Meclis-i mezkûr a’zâsı her İkinci sene şehr-i Nisan’ın gayetinde kâmilen dağılıb şehr-i Mayıs ihtidasında tecdid olunur infisal eden a’zânın hemen tekrar intibahları ca’iz olmayıb ancak iki sene sonra intibahları ca’izdir.

Yigirmi Yedinci Madde: Ruhanî Meclis a’zâsından istif a vuku’una veyahud sa’ir bir sebebe mebnî mefkud olanların adedi üçe baliğ oldukta bunların yerine Meclis-i Umumî’de aherleri a’zâ intihab olunur ve intihab vuku’ buluncaya değin meclis-i mezkûrda tekmilen a’zâ-yı meclisin ekseriyyeti aranılır.

Yigirmi Sekizinci Madde Meclis-i Ruhanî’niıı veza’ifı milletin umûr-ı ruhaniyyesine ne-zaret ve i’tikadat-i mezhebiyyeyi milletçe terviç ve tahkim ve Ermeni Kilisesinin aka’id ve rivayat-ı mer’iyyesini ihlalden muhafaza ve kiliseler ile ehl-i kilisenin bir hal-i muntazanıda bulunmalarına sarf-ı dikkat ve vezaife-i ruhbanın gerek ahval-i hazıralarının ıslahına ve gerek ahval-i müstakilelerinin istihsal-ı esbab-ı te’miniyyesine devam ve ikdam ve mekâtib-i milliyyeyi vakt vakt mu’ayene ile ta’lim-i mezheb hususuna bezl-i dikkat eylemek ve ehliyyet ü kabiliyyede muttasıf rahib ve papaslar yetiştirmek ve milletçe tekevvün eden ınesa’il-i mezhebiyyeyi bi’ttahkik usûl-ı mer’iyye-i kiliseye tatbiken hail ü tesviye etmek hususlarından ibarettir.

Yigirmi Dokuzuncu Madde: Meclis-i Ruhanî sırf diyanete müte’allik zuhur eden bir mes’ele-i mühimıııeyi hail edemediği takdirde Der-sa’aded’de bulunan piskoposlar ve kilise va’iz ve baş papaslar ile İkincilerini ve iktiza ettiği halde Der-sa’aded kutbunda vaki’ sancaklarda mukim murahhasaları celb u davet ile Meclis-i Umumî-i Ruhanî teşkil eder ve bu meclis dahi mesele-i mezkûrenin hallini daire-i iktidarı haricinde add ettiği halde bir mümza mazbata ile Umumî Gatogigos tarafına müracaat olunur.

Otuzuncu Madde: Meclis-i Ruhanî’niıı her nev’ mazbataları da’inıa a’zâ-yı meclisin ekserisinin imzasıyla mümza olacaktır.

Otuz Birinci Madde: Gerek Der-sa’aded ve gerek taşralara va’iz ta’yini için iktiza eden ruhsat meclis-i mezkûr tarafından i’tâ olunur ve papas maddesine Der-sa’aded için ise kezâlik meclis-i mezkûrdan taşralardan kangı mahall için ise ol mahallin Ruhanî Meclisi tarafından ruhsat verilir.

Otuz İkinci Madde: Bir kilise cem’iyyeti ile papasları mücededen papas ta’yinine lüzûnı görüp de Meclis-i Ruhanîleri bir kıt’a mümza mazbata ile istid’a etmedikçe ol babda ruhsat ve-rilmez.

Otuz Üçüncü Madde: Der-sa’aded kiliselerinin va’izleriyle baş papasları Meclis-i Ruhanî’nin karan üzerine patrik tarafından ta’yin olunur.

Otuz Dördüncü Madde: Meclis-i Ruhanî’de her güne intihab hususu re’y-i hafi ile icra olunur.

Otuz Beşinci Madde: Ehl-i kilisenin hidmet-i mezhebiyyelerinin meccanen ifa oluna-bilmesi için ahval-i hazıralarının ıslahı ile ahval-i müstakbelelerinün te’minine da’ir Meclis-i Ruhanî tarafından bir kıt’a nizam-name tanzim kılınacaktır.

(Meclis-i Cismanî’ye Da’irdir)

Otuz Altıncı Madde: Meclis-i Cismanî avamdan olarak mesalih-i nıilliyye ve nizamat-ı Devlet-i Aliyye’ye vakıf yiğirmi zevattan mürekkebdir.

Otuz Yedinci Madde: Meclis-i Cismanî’nin a’zâsı re’y-i hafi ve ekseriyyet-i mutlaka-ı ârâ ile millet Meclis-i Umumisi’nde bi’l-intihab mazbatası patrik tarafından Bâb-ı Ali’ye takdim olunarak bâ-iı ade-i seniyye nasb u ta’yin olunurlar.

Otuz Sekizinci Madde: Her iki senede bir kere a’zâ-i merkumenin cümlesi şehr i Nisan’ın gayetinde dağılıb şehr-i Mayıs ihtidasında tecdid olunurlar. A’zâ-yı merkûme iki sene sonra tekrar intihab olunabilirler ve infısal ettiği ilk iki senede meclis-i mezkûr a’zâlığma intihab olunamayıb amma sa’ir güne hidmette istihdam olunabilirler.

Otuz Dokuzuncu Madde:: Meclis-i mezkûr a’zâsından biri tahriren bir sebeb-i kâfi beyan etmeksizin birbirini müte’akiben üç kere meclise gelmediği halde sebebi su’al olunmak üzere meclis-i mezkûr kalemi zabiti tarafından mektub yazılıp cevab alınmadığı takdirde yeniden mektub tahririyle Meclis-i Âli’de hazır bulunmaz ise kendisine istifa etmiş gibi nazar olunacağı bildirilip yine gelmediği takdirde isti’fa etmiş add olunur.

Kırkıncı Madde: Meclis-i Cisnıanî a’zâsından isti’fa vuku’una veyahud sa’ir bir sebebe mebnî mefkud olanların adedi üçe baliğ oldukta bunların yerine Meclis-i Umumî’de aherleri a’zâ intihab olunur ve bu intihab vuku’ buluncaya değin meclis-i mezkûrda tekmilen a’zâ-yı meclisin ekseriyyeti aranılır.

Kırk Birinci Madde: Meclis-i Cisnıanî’nin me’muriyyeti milletin umûr-ı cismaniyyesine nezaret etmekten ibarettir ve bu veza’ifı milletin ıslah-ı ahvaliyle ilerilemesine ihtimam u dikkat edib zîr-i nezaretinde bulunan komisyonlar tarafından kendisine ir’âe olunup milletçe menfa’ati mûceb olacak olan tasavvuratı kemal-i dikkatle mütala’a ve tahkik ile lüzumu tebeyyün ettiği halde tasdik etmek veyahud fı’le çıkarılmasına mani’ olacak mahazirinin define çalışmak hususlarından ibarettir.

Kırk İkinci Madde: Meclis-i mezkûr kendisine varie! olan mesalihi müzakere olunmak üzere a’id okluğu komisyona ihale edib onun re’yini tahsil etmedikçe icra’ata teşebbüs edemez ve komisyonların kararını esbab-ı sahihaya mebnî cerh edebilir ise de kendiliğinden olarak bir başkaca tedbir ittihaz ve icra edemeyib keyfiyetine yine ol komisyona havale etmeğe mecburdur ve komisyonlardan birini işbu nizam-name-i esasî ınugayyir bir harekette görmedikçe tebdil ü tağyir edemez ve birinin böyle bir hareketini müşahade ettikte ilk def’ asında vukuu’-ı hali mezkûr komisyon re’isinden istizah ve İkinci def asında tahriren icra-yı ihtarat ile ol komisyonu muhafaza-i nizama da’vet ve üçüncü defasında a’zâsını tebdil edib ancak bu babda olan sebeblerini Meclis-i Umumî’ye ibraz edeceği mazbata-i senediyyede beyan u tasrih eder.

Kırk Üçüncü Madde:: Meclis-i mezkûr umûr-ı cismaniyyeden olarak kendisine varid olan bir mes’ele-i mühimınenin halline da’ire-i iktidarı haricinde add eder ise ol halde Meclis-i Umumî’ye müraca’at eder.

(Meclis-i Cismanî Tarafından Teşkil Olunan Komisyonlar İle Müdürlükler Hakkındadır)

Kırk Dördüncü Madde: Ma’arifve te’sisat-ı cüz’iyye ve muhakemat ve manastırlar mesalihine bakmak üzere dört komisyon ile diğer üç idare komisyonu Meclis-i Cisnıanî tarafından intihab olunup işbu komisyon a’zâlan her sene başında nısfiyyet üzere tebdil ü tecdid olunmak üzere iki sene hidmet ederler. Muhakeme komisyonu re’isi patrik olur.

(Ma’arif Komisyonu Beyanındadır)

Kırk Beşinci Madde: Ma’arif Komisyonu avamdan ve erbab-ı ma’ariften olarak yedi a’zâdan mürekkeb olup vazifesi Ermeni milletinin ta’lim ü terbiyesine nezaret ve millet mekteblerinin bir suret-i muntazamada bulunmasına dikkat ve erkek ve kız çocuklarınım ta’lim ü terbiyesi zımnında teşekkül eden şirketlere icra-yı teşvikatve mu’avenet ve mekteb harelerinin ıslah-ı ahvaline ve iktidarları ile ehl ü erbab hocalar yetiştirilmesine ve mekâtib-i mezkûreye mahsus ders kitabları tedarik olunmasına ikdam ve gayret etmek hususlarından ibarettir. Ve bu mekteblerde tahsil-i fünûn edenlere şehaded-name i’tâsı ve ders kitablarının ta’yini ve imtihan-ı senevileri hususları komisyon ma’rifetiyle icra olunur. Fakat ta’linı-i mezheb edenlerin Meclis-i Ruhanî’den şehaded-name almaları ve mezheb kitabları ve mu’allimleri hakkında meclis-i mezkûra müraca’at olunması iktiza eder ve ta’lim-i mezheb imtihanı dahi Meclis-i Ruhanî ma’riftiyle icra kılınır.

(Te’sisat Komisyonu Beyanındadır)

Kırk Altıncı Madde: Te’sisat komisyonu avamdan ve erbab-ı vukûftan olup Meclis-i Cismanî’de ekseriyyet-i ârâ ile intihab olunmak üzere yedi a’zâdan mürekkebdir. Komisyon-ı mezkûrun vazife-i me’muriyyeti Der-sa’aded’de vaki’ kâffe-i te’sisat-ı milliye ve bunların akaratı idaresine umumen nezaret etmek ve te’sisat-ı mezkûrenin tanzim ü tertibine dikkat ve ikdam eylemek hususlarından ibarettir. Komisyon-ı mezkûr bi’l-cümle emlak-ı milliye senedatının mevcud olmasına dikkat edecek ve milletin gerek Der-sa’aded’de ve gerek taşralarda ka’in kâffe-i emval-i gayr-ı menkulesinin senedatı suretleri bu komisyon ma’rifetiyle toplanılarak patrik-hane kaleminde hıfz olunacaktır ve bu komisyonun ma’rifeti ve Meclis-i Cismaniyye’nin muvafakati ile patriğin bi’t-temhir muvafakati olmadıkça emlak-i milliyenin bey’ u fürûhtu ca’iz olamayacaktır. Hususat-ı meşruhe iktizasınca tevliyyet usûlü Ermeni milletince münfesihtir. Bu komisyonun ma’rifeti ve Meclis-i Cismanî’nin rızası olmadıkça Der-sa’aded ve havalisinde bir güne inşa’at ve ta’mirat icra olunamaz. Komisyon-ı mezkûr muhasebe ve vasiyyet ve hastahane müdürleriyle kilise cem’iyyetlerinin idaresi hakkında icrayı nezaret edecek ve bunların her birinden evkat-ı ınuayyenede hesab isteyerek Meclis-i Cismanî’ye tebliğ edecektir. Komisyon-ı mezkûr sene başından iki ay mukaddem sene-i âtiye varidat ve masârıfın muhasebe müdürlerinden tahkik ve bir kıt’a muvazene defteri tanzimiyle Meclis-i Cismanî’ye ibraz eyleyecektir.

(Muhakeme Komisyonu Beyanındadır)

Kırk Yedinci Madde: Muhakeme Komisyonu a’zâsı dört neferi ehl-i kiliseden ve dördü avamdan olmak ve patrik vekilinin taht-ı riyasetinde bulunmak üzere kırk yaşını tekmil etmiş ve müte’ehhil sekiz nefer erbab-ı vukûftan mürekkeb olup bunların cümlesi meclis-i muhtelit tarafından ekseriyyet-i ârâ ile intihab olunur ve bu komisyon familyaca zuhura gelen münaza’atı tesviyye Bâlr-ı Ali’den patrik-haneye havale olunan da’vaları havale üzerine rü’yet eyler ve kestiremediği da’vaları mevadd-ı ruhaniyyeden ise Meclis-i Ruhaniye ve ınevadd-ı dünyeviyyeden ise Meclis-i Cismanî’ye ve iki tarafa dahi ta’alluku var ise meclis-i muhtelite havalesini gösterir ve mezkûr komisyonda rü’yet olunan bir da’va mahkûm-ı 'aleyhin istid’ası üzerine bu meclislerden birinde istinaf olunur.

(Manastır Komisyonu Beyanındadır)

Kırk Sekizinci Madde: Manastırlar milletin emval-i ınahsusasından ma’dud olup bunların idaresi ve varidat ve nıasârıfatının nezareti ile rü’yet ü tahkiki hukuku millete a’iddir. Her manastırın kendi usûl-ı mahsusası olmak lazım geldiğinden ruhanî ve cismanî meclislerinin ictima’ıyla teşekkül eden meclis-i muhtelit her bir manastır cema’atiyle manastırlar komisyonunun efkârını ba’de’t-tahsil icab eden ta’limatı tertip eder ve Meclis-i Umumî’ye tasdik ettirir. Ta’limat-ı mezkûrenün usûl-ı esasiyyesi ber-vech-i âtî beyan olunur. Evvela her bir manastırın idare-i mahsusası ol manastır cemaatine a’id olup, bi’l-cümle manastırlara umumen nezaret etmek hakkı Manastırlar Komisyonu marifetiyle icra olunmak üzere patrik-hane meclislerine racidir. Saniyen her manastır re’isi ol manastırın cema’ati tarafından intihab olunup patrik-hane meclislerinin birleşmesi ile teşekkül eden meclis-i muhtelitin muvafakati ile patrik tarafından tasdik olunup re’is-i mûmâ-ileyhin teb’a-i Devlet-i Aliyye’den olarak otuz beş yaşını tekmil etmiş ruhbandan olması lazımdır. Sâlisen bi’l-cümle manastırlar milletin tervic-i menafı-i maneviyyesinde çalışmağa mecbur olacaklarından her biri derece-i kudretine göre papas mektebi ve kütüb-hane ve tab’-hane ve hasta-hane misilli milletçe menfa’atı nıûceb olacak te’sisatı şamil olacaktır. Manastırlar komisyonu Meclis-i Cismanî’de ekseriyyet-i ârâ ile intihab olunmak üzere yedi neferden mürekkebtir. Komisyon-ı mezkûrun vazife-i hidmeti her bir manastır nizamatının icrayı ahkâmına dikkat ü nezaret etmek üzere varidat u hasılatını tahkik ile masârıf-ı vakı’asını rü’yet ve tanzim etmek hususundan ibarettir. Komisyon-ı mezkûr her bir manastırın idare-i mahsusası hidmetini ifâ emıek üzere iktiza eden eşhası ol manastır cema’ati içinden intihab eder ve eşhas-ı merkume manastır re’isinin taht-ı riyasetinde olarak ma-nastırlarını ta’limat-ı mahsusaya tatbiken idare ile evkat-ı muayyenede komisyon-ı mezkûra hesab verirler.

(Muhasebe İdaresi Komisyonuna Da’ir)

Kırk Dokuzuncu Madde: Muhasebe müdürleri erbab-ı vukuftan olarak yedi kişiden ibaret olup Meclis-i Cismanî’de ekseriyet-i ârâ ile intihab olunurlar. Bunların hidmeti millet sandığını idare ve muhasebatını rü’yet etmektir. İşbu sandığın iradı i’âne-i umumiyye ve İstanbul Patrik-hane kalemi hasılatı ve mahall-ı sarfı tahsis olunamayacak millet namına vuku’ bulan vasiyyet ve hediyyadan ve masrafı dahi patrik-hane ile patrik-hane kaleminin masânf-ı adiyyesi ve patrik-hanenin zîr-i idaresinde bulunan te’sisat-ı ınilliyyeye ve muhtaç olan kilise cenıa’atlerine i’tâ olunacak i’âne ile sa’ir vuku’ bulacak masânf-ı müteferrikadan ibarettir. Müdüran-ı merkume te’sisat komisyonunun ma’rifeti ve Meclis-i Cismanî’nin muvafakati ile kâffe-i varidat-ı mezkûreyi tahsil ve masânf-ı mezkûreyi tesviye eder ve idaresi kendilerine ınuhavvel olan Millet Sandığının muhasebesini usûl-ı cedid üzere tutarak bir kıt’a defterini evkat-ı muayyenede Te’sisat Komisyonu’na ibraz ederler. İşbu defter komisyon-ı mezkûrda bi’l-mu’ayene tasdik olunduktan sonra Meclis-i Cismanî’ye ibraz olunur.

(Vasiyyet İdaresi Komisyonu’na Da’ir)

Ellinci Madde: Vasiyyet müdürleri üçü ehl-i kiliseden ve dördü avamdan olmak üzere yedi kişiden mürekkeb olup bunların cümlesi ekseriyyet-i ârâ ile meclis-i muhtelitte intihab olunur. Müdüran-ı merkumenin vazife-i hidmetleri milletçe vaki’ olan vasiyyetleri idare ve ahkâm-ı mündericelerinin suret-i meşru’ada ve muvassinin[54] niyet ü tasmimatına mutabık veçhile icraya konılmasına dikkat eünek hususlarından ibarettir. Vasiyyet idaresine da’ir iktiza eden ta’limat-ı mahsusa müdüran-ı merkumenin ve Te’sisat Komisyonu’nun re’yi tahsil olunan meclis-i muhtelit tarafından tertip ve Meclis-i Umumî’de tasdik olunacaktır. Müdüran-ı merkume kendi hidmetlerine dair olan muhasebatın bir kıt’a defterini evkat-ı muayyenede tesisat komisyonuna ibraz ederler. Ve işbu defter komisyon-ı mezkûr tarafından bi’l-mu’ayene tasdik olunduktan sonra Cismanî Meclisine ibraz kılınır.

(Hasta-hane idaresi Komisyonu’na Da’ir)

Elli Birinci Madde: Hasta-hane müdürleri ikisi tababet ru’ûsunu hamil etıbbadan olmak üzere dokuz kişiden mürekkeb olup ekseriyyet-i ârâ ile Meclis-i Cismanî’de intihab olunur. Müdüran-ı merkumenin vazifesi gerek millet hasta-hanesinin akarat ıı varidat-ı mahsusına nezaret edip bunların hasılatını ve Millet Sandığı’nın i’ânesi ile hasta-hane-i mezkûru idare etmektir. İşbu hasta-hane dört da’ireye taksim olunup biri fukaradan olan hastalara ve diğeri ihtiyar ve amel-mande olan fukaraya ve üçüncüsü meccanine ve dördüncüsü ta’lim u terbiye-i eytama tahsis olunacak ve bu ebniyyenin usûl-ı tıbbiyye ve sıhhiyyeye tatbiken inşa ve idaresine i’tina kılınacaktır. Müdüran-ı merkume hasta-hane-i mezkûrun idaresi hususunda Te’sisat Komisyonu tarafından ve ta’lim ü terbiye maddesince Ma’arif Komisyonu tarafından mes’ul olup mu’anıelat-ı vakı’asını işbu komisyonlara evkat-ı rnuayyenede irae ederler.

(Kilise Cem’iyyetleri Beyanındadır)

Elli İkinci Madde: Kilise cem’iyyetleri mahalline göre lâ-akall beş ve nihayet on iki a’zâdan mürekkeb olup me’muriyyetleri tnensub oldukları cema’atin masalih-ı milliyyesini rü’yet ve ol cema’at kilise ve mektebi idare eünek ve fukarasını kayırmak ve cema’atçe zuhura gelen münaza’atı tahkik ile ıslah-ı zatü’l-beyn eylemek ve ol cema’at kilisesinin tezyinini[55] ve kız ve erkek çocuklara mahsus mektebler ihdasına say u ikdam etmek ve cema’at-ι mezkûrenin muhtaç olan familyalarına icra-yı mu’avenet eylemek hususlarından ibarettir.

Elli Üçüncü Madde: Her cema’atin kendi kilise cem’iyyetinin taht-ı nezaretinde bulun-mak üzere bir sandığı olup bu sandığın iradı cema’atçe i’tâ olunan i’âne-i mahsusa ve kilise ve mekteb akaraunın varidatı ve kilisenin hasılau ve vasiyyet tariki ile veyahud sa’ir veçhile vaki’ olan i’tâya vesa’ireden ve masarifi mezkûr kilise ve mekteblerin masârıfıyla fukaraya i’tâ olunacak i’âne akçesinden ibarettir. Her kilise cem’iyyeti bulunduğu cema’ate tevellüd ve vefat ve te’ehhül eden nüfusu suret-i mutazamada bir kıt’a deftere kayd edecektir.

Elli Dördüncü Madde: Mezkûr cem’iyyetlerin ifâ-yı hidmederi zımnında doğrudan doğruya zikr olunan komisyonlar ile münasebetleri olacağından mektebler hakkında Ma’arif Koınisyonu’na ve idarece mevadd hakkında Te’sisat Koınisyonu’na ve mevadd-ı de’avî hakkında Muhakeme Koınisyonu’na müraca’at eder ve mezkûr komisyonların her birine a’id olan hususatı ol komisyona evkat-ı rnuayyenede irâ’e eyler.

Elli Beşinci Madde: Her kilise cem’iyyeti mensub olduğu kilise cema’ati tarafından intihab olunur. Yığirmi beş yaşını tekmil etmiş olup da altmış yedinci madde iktizasınca muhakemece hakk-ı intihabda mahrum olmıyan kâffe-i efradın kilise cem’iyyeti intihabında müşarekete selahiyyeti vardır.

Elli Altıncı Madde: Kilise cem’iyyederinin veza’if ve harekâtını tecdid ve ta’yin zımnında lazım gelen talimat ruhanî ve cismanî meclisleri ma’rifetiyle tanzim olunacaktır. Kilise cem-’iyyetleri a’zâsı dört sene icra-yı hidınet edib beşinci sene ihtidasında yeniden intihab ohmabilmek üzere tecdid olunur.

(Meclis-i Umumî’nin Suret-i Teşkil ve Veza’ifi Beyanındadır)

Elli Yedinci Madde: Meclis-i Umumî yüz kırk a’zâdan mürekkebdir. A’zâ-yı merkume üç kısım olup birinci kısmı olarak bir sub’ı ki yiğirmi neferi İstanbul’da bulunan ehl-i kilise tarafından intihab olunan ehl-i kilise İkinci kısmı olarak iki sub’ı olan kırk neferi ki taşralardan gelecek millet vekilleridir. Üçüncü kısmı olarak dört sub’ı ya’ni seksen neferi Der-sa’aded kilise cema’aderi taraflarından intihab olunan vekilleridir.

Elli Sekizinci Madde: Ruhanî ve cismanî meclislerinin a’zâsı Meclis-i Umumî’ye dahil olup fakat Meclis-i Umumî.a’zâlığına intihab olunamamışlar ise meclis-i mezkûrda sahib-i re’y olamayacaklardır.

Elli Dokuzuncu Madde: Meclis-i Umumî’nin ekser a’zâsı ya’ni lâ-akall yetmiş bir neferi hazır olmadıkça akd-ı meclis olunamaz.

Altmışıncı Madde: Der-sa’aded Patriği ve Gatogigos misilli milletin başlı müstah-demlerini ve ruhanî ve cismanî meclislerin a’zâsını intihab eunek ve bu meclislerin ınu’anıelatına nezaret eylemek ve onlara muhavvel olup da kendilerinin kestiremedikleri mesalih zuhurunda hail ü tesviyye eylemek ve işbu nizam-nameyi halelden muhafaza etmek Meclis-i Umumî’nin veza’ifindendir.

Altmış Birinci Madde: Meclis-i Umumî evvela mine’l-kadim olageldiği misilli her iki se-nede bir kere şehr-i Nisan evahirinde içtima’ edib mürur eden iki sene zarfında vukû’ bulan idare-i ıımûrun mazbatasını istima ile mahsus olan me’murları ma’rifetiyle tahsil ve sarf olunmuş olan mebaliğin muhasebe-i umumiyyesini rü’yet ü teftiş eder ve millet meclislerinin kâffe-i a’zâsını müceddiden intihab eyler ve seneteyn i’âne-i milliyyesinin suret-i idaresine karar verir iki malı hitamında kapanır. Meclis-i Umumî’nin işbu in’ikadında mezkûr iki meclis a’zâsını Meclis-i Umumî a’zâsı bulundukları halde her bir mes’elede mübahase edebilip fakat i’âne ve intihab maddelerinden ma’adasında re’y veremezler. Sâniyen meclis-i mezkûr Gatagigos intihaba dahil olmak sâlisen Der-sa’aded ve Kudüs-i Şerif patriklerini intihab eylemek râbi’en mezkûr iki meclis beyninde yahııd meclisler ile patrik beyninde tekevvün ihtilaf def olunmak üzere cem’ olunur bu takdirce tarefeyn-i muhalifeyn beyan-ı hal edebilirler ise de re’y veremezler. Hâmisen Nizam-name-i Esasî’nin yeniden tashihi lazım geldikte ve Meclis-i Umumî’nin’ re’y ve kararına menut bir mes’ele zuhurunda akd olunur. Şu kadar ki böyle fevka’l-âde ictima’nı vuku’undan evvel sebeb-i tecemmu’ patrik-hane tarafından Bâb-ı Ali’ye ifade olunarak istihsal-i ruhsat olunur.

Altmış İkinci Madde: Meclis-i Umumî’yi patrik Meclis-i Ruhanî ile cismanîden birinin muvafakati ile veyahud Meclis-i Umumî a’zâsmdan ekserisinin istid’ası ile akd eder. Ancak bend-i sabıkta beyan olunduğu üzere bu misilli fevka’l-âde içtima’ be-her hal sebebinin beyanıyla devletçe ruhsata menuttur.

(Meclis-i Umumî’nin A’zâ-yı Ruhanisinin Şera’it-i Intihabiyyesi Beyanındadır)

Altmış Üçüncü Madde: İstanbul’da bulunan bi’l-cümle ehl-i kilise Der-sa’aded Ermeni patriği da’veti üzerine Nisan ahirinde bir mahalle toplanılıp taşra me’muriyyeti olmayan ve otuz yaşını tekmil etmiş olan ve beş sene mukaddem papaslık ve rahiblik rütbesin ihraz eden ve bir güne da’vâ altında bulunmayan piskoboslardan veyahud papas veya rahiblerden ekseriyyet-i ârâ-yı mutlaka ve re’y-i hafi ile Meclis-i Umumî için a’zâ intihab edeceklerdir.

Altmış Dördüncü Madde: Âııifen beyan olunan a’zâ-yı ruhaniyyenin müddet-i me’muriyyeti on sene olup beher iki senede bir humsu tebdil u tecdid olunacaklardır. Ve ilk sekiz sene bu hımıştın tefrik ve ihracı kur’a ile icra kılınacaktır ve gerek böyle kur’a ile ve gerek sekizinci seneden sonra ikmal-i müddet ile çıkan a’zânın tekrar intihabı ca’iz olacaktır.

(Meclis-i Umumî’nin Avamdan Olan A’zâsınm Şera’it-i Intihabiyyesi Beyanındadır)

Altmış Beşinci Madde: İ’âne-i nıilliyye ile kabiliyet-i zatiyye hakk-ı intihaba esas tutulur. İ’âne-i nıilliyye hakk-ı intihaba na’iliyyeti mûceb olmak için i’âne-i umumiyye olarak lâ-akall senevî yetmiş beş guruş i’âne verilmelidir. İntihaba kabiliyyet-i zatiyyesi olanlar devletin aklamında vesa’ir memuriyyetlerinde bulunanlar ve doktorlar ve kütûb-i nâfı’a te’lif etmiş olanlar ve mekteb mu’allimleriyle milletçe asar-ı nâfı’a vücuda getirmiş olanlardan ibarettir.

Altmış Altıncı Madde: Lâ-akall yiğirmi beş yaşını tekmil edenler hakk-ı intihaba na’il olup ancak teb’aa-i Devlet-i Aliyye’den olmak şarttır.

Altmış Yedinci Madde: Hakk-i intihabdan muhakemece mahkûm olanlar dört sınıftır. Sınıf-ı evvel bir cinayetten dolayı ceza kanun-name-i hümayunu ahkâmınca hukuk-ı medeniyyeden mü’ebbeden sakıt olanlardır. Sınıf-ı sâni mesalih-i milliyye idaresinde hilesi tebeyyün edib de mesalih-i mezkûrede kullanılmamaları millet meclislerinden birisinin tarafından hükm olunmuş olanlardır. Sınıf-ı sâlis, mehakim-i Devlet-i Aliyye’de haklarında mücazat-ı te’dibiyye terettüb edib de henüz müddet-i cezası hitam bulmamış olanlardır. Râbi’en tecennün cihetiyle hukuk-ı şahsiyyeden sakıt olup kamilen şifa buldukları nizamca tasdik olunmuş olmayanlardır.

Altmış Sekizinci Madde: Teba’a-i Devlet-i Aliyye’den otuz yaşını tekmil etmiş olup nizamat-ı Devlet-i Aliyye ve mesalih-i milliyyeye vakıf ve aşina olan ve altmış yedinci madde mûcebince hukuk-ı intihabiyyeden mahrum olmayan kâffe-i efrad-ı milletin intihab olunması ca’izdir. Fakat Der-sa’aded kilise cema’aderi tarafından intihab olunacak seksen a’zânın lâakall yedisinin eshab-ı rütbeden bulunmaları şarttır.

(Gerek Der-sa’aded Mahallatından ve Gerek Taşralardan Meclis-i Umumî İçin Bi’l-intihab Ta’yin Olunacak A’zânın Suret-i İntihabı Beyanındadır)

Altmış Dokuzuncu Madde: Der-sa’aded-i kilise cema’atlerinden ve taşralardan intihabı lazım gelen vekillerin mikdannın tevzi’ini hâvi bir defter-i mahsus tanzim olunmak üzere beher sene mah-ı Şubat’ın ihtidasını ruhanî ve cismanî meclisleriyle komisyon-ı kalem zabitlerinin ictima’ıyla teşekkül eden meclis-i muhtelit ma’rifetiyle patrik-hane kaleminde mevcud olan nüfus defter-i umumisine tatbiken taşralarda murahhasalık kalabalığına Der-sa’aded’de her mahallede mevcud olan müntehiblerin adedine göre her yerde ne mikdar a’zâ intihab olunacak ise patrik tarafından mahallerine i’lan-ı keyfıyyet olunacaktır. İntihab olunan a’zânın müddet-i nıe’muriyyetleri on sene olacaktır ve her iki senede gerek taşralardan ve gerek Dersa’aded’den intihab olunan millet vekillerinin bir humsu tebdil ü tecdid olunup bu hıımsun mahall-i intihabını ta’yinde mahalle ve murahhasalıklar beyninde her iki senede bir kere münavebe usûlü icra olunacaktır. Ve ilk sekiz senesinde eınr-i mübadele kur’a ile ta’yin ve icra kılınacaktır. Şol şartla ki bir mahallede müntehib ve bir murahhasahkta nüfus çoğalmış yahud azalmış ise mevcudlarının adedine bakılıp intihab olunacak a’zânın mikdarı ona göre ta’yin edilecektir. Vefat veya istifa ederlerin yerine a’zâ intihabı hususu dahi her sene başından iki ay evvel icra ohınacakur ve Der-sa’aded mahallatından alınacak a’zâ murahhasahklarda bulunan Meclis-i Umumilerde intihab kılınacaktır.

Yetmişinci Madde: Gerek Der-sa’aded’de ve gerek taşralarda intihabı matlub olan vekillerin kendilerini intihab eden kilise cema’atlerinden ve murahhasalık da’iresinden olup ol-mamalarında bir be’is olmayıb şu kadar ki Der-sa’aded’de bulunmaları ve mezkûr cema’atlerin milletçe mesalihine vakıf ve intihab edenler indinde hubb-ı millet ve refet ve istikametleri cihetiyle meri’ ve muteber bulunmaları lazımedendir. Bu vekiller Meclis-i Umumî’de kendilerini intihab etmiş olan Der-sa’aded veyahud taşra cema’atlerinin vekilleri add olunmayıp cümlesi ruhsat-ı mütesaviyyeyi ha’iz a’zâ-yı Meclis-i Umumî i’tibar olunurlar.

Yetmiş Birinci Madde: Der-sa’aded’den intihabı lazım gelen vekillerin adedi ile gerek intihab etmeğe ve gerek intihab olunmağa selahiyyetini müstelzem olan şera’iti her İkinci sene Şubat aynıda öşr-i a’zâyı intihab edecek cemaatlere patrik tarafından beyan u i lan olunup bunun üzerine vekiller kilise cema’atleri ma’rifetiyle intihab olunur. Fakat kilisenin vâ’izi ve olmadığı halde başpapas re’isi olup mahallenin mu’teberanından dahi üç kişiden altı kişiye kadar kilise cem’iyyetine ilâve olunur. Bu cem’iyyetler kendi cema’atleri içinde hakk-ı intihaba na’il olup olmayanları tahkik ile hurüf-ı hecâ tertibi üzere bir defterini tanzim ve sekiz gün meydanda kalmak üzere kilise cem’iyyet odasına ta’lik ederler ve intihab edenlere vesile-i sühûlet olmak üzere matlub olan vekiller adedinin üç mislini hâvi bir kıt’a defter yapılıp kilise cem’iyyeti odasına ta’lik olunur. Fakat intihab edenler defter-i mezkûre mütabakata kat’a mecbur değildirler. Taşralarda Meclis-i Umumî a’zâsı intihabı hususu dahi bu minval üzere icra olunur.

Yetmiş İkinci Madde: Hakk-ı intihaba na’il olanların esamisi defteri meydana konulduktan bir hafta sonra kilisede sabah ibadedi hitam-pezir olduğu gibi kilise cem’iyyeti odasında re’y i’tâsına ber-vech-i âti bed’ olunur. Kilise cem’iyyeti re’isi defter-i mezkürı eline alarak intihaba hakkı olanları sırasıyla çağırıp onlar dahi defter-i mezkûrda isimlerinin önünde vaz’ı imza ettikten sonra iktiza eden mikdar meb’usan esamisini bir kâgıd üzerine yukarıdan aşağıya sıra ile yazıp her bir şahsın ismi önüne lakab ve semt ve san’atı işaret ve ol kâğıdı dürüp mahsusen tedarik olunan sandıkçaya ilka ederler ve kendileri bir sebebe mebnî odasına gelemezler ise re’y verdikleri kesatını esamisini bir kıt’a mümza mektub ile irsal ederler.

Yetmiş Üçüncü Madde: Re’y i’tâsı harfiyen icra olunmak lazım geldiğinden re’y verenler yazdıkları isimleri aheri görememek üzere mahfilce tahrir ederler.

Yetmiş Dördüncü Madde: Re’y i’tâsı bed’ olunduğu gün tekmil olmak iktiza eylediği cihetle re’y vermeğe hakkı olup da imtina edenlerin mu’ahharen da’vaya kalkışmağa salahiyyeti olamaz.

Yetmiş Beşinci Madde: Hiçbir kimse iki kilise cema’atinde re’y i lâ edemez.

Yetmiş Altıncı Madde: întihabca birleştirilmiş olan kilise cema’atleri ve kazalar yek-diğeri kutbunda vak’i ise iki taraftan intihaba salahiyyeti olanlar bir yere gelerek i’tâyı re’y ederler ve mezkûr cema’at ve kazalar arasında mesafe-i ba’ide olduğu halde her biri ayrıca re’y verip ba’dehu iki tarafa re’yleri birleştirilir.

Yetmiş Yedinci Madde: Re’y i’tâsı reside-i hitanı oldukta ol gün ta’til olunmayacak re’y kâğıdlarını şâmil olan sandıkça kilise cem’iyyeti muvacehesinde küşad olunarak ta’yin olunan müfettişler re’y kâğıdlarını ta’dad ederler. Kâğıdların adedi re’y veren eşhasın adedine tevafuk etmeyib de cem’iyyetçe hile vuku’unda iştibaha düşülecek olur ise ertesi pazar gününden evvel yeniden re’y verilmek üzere başka bir gün tayin olunup intihaba matlub olan aded kadar vekiller bir defada ikmal olunamaz ise mikdar-ı bakisi hakkında re’y i’tâsı kezâlik yevm-i ahire ta’lik olunur.

Yetmiş Sekizinci Madde: İntihab edenlerin biri re’y kâğıdlarnıda aded-i muayyeneden ziyade isim yazmış olur ise ol adedi tecavüz eden isimler makbul tutulmaz ve isimler yukarıdan aşağıya sıra ile yazılmış olmayan re’y kâğıdları dahi mülga ve münfesih add olunur.

Yetmiş Dokuzuncu Madde: Re’y verenlerim nısf-ı adedinden ziyade olarak haklarında en çok re’y isabet edenler meb’us intihab olunmuş olurlar ve iki kişiye müsavat üzere re’y isabet ettiği halde en yaşlısı intihab kılınmış olur.

Sekseninci Madde: Eğer ilk def a re’y verildikle ekseriyyet-i ârâ hasıl olmaz ise hak-larında en çok re’y isabet eden iki kimsenin isimleri i’lan olunup İkinci defada ol kiınesneler hakkında nizamen re’y verilir.

Seksen Birinci Madde: Kilise cem’iyyetleri müntahab olan vekillerin isim ü lakab ve semt ü san’atı ve kâffe-i ahval-ı intihabat! hâsı patrike hitaben bir kıt’a mazbata tanzimi takdim eyler. Patrik tarafından dahi Meclis-i Cismanî’ye ibraz olunur. İşbu mazbatalar meclis-i mezkûrda mu’ayene olunduktan ve intihab olanların sıfat-ı matlubeyi câmi olup olmadıkları tahkik kılındıktan sonra millet vekillerinin nizamen intihab olundukları ve bir yevm-i muayyende Meclis-i Umumî teşkili zımnında içtima edecekleri patrik tarafından kendilerine resmen beyan olunur.

Seksen İkinci Madde: Meclis-i Umumî ilk in’ikadında ber vech-i muharrer Meclis-i Cismanî’de mu’ayene olunan mazbataları bi’l-istima intihabat-ı vâkı’ayı ve millet vekillerinin ruhsat ve iktidarlarını tasdik ettikte nizamen teşekkül etmiş olur. Der-sa’aded cemaatleri vekilleri ekseriyyet üzere intihab olundukları ve taşra vekillerinin intihabı pey-der-pey istihbar kılınmakta olduğu halde taşra intihabatı hitamına beklenmeyerek Meclis-i Umumî’de akd olunabilir.

Seksen Üçüncü Madde: Bir kimesne birkaç cemaat veyahud birkaç eyalette intihab olunduğu halele kangısının vekâletini kabul ettiğini beyanda muhtar olur. Fakat imtina eder ise cema’at veya eyaletler hakkında Meclis-i Umumî’de kıır’a keşidesiyle karar verilir.

Seksen Dördüncü Madde: Meclis-i Umumî a’zâsının esamisi defterleri hurûf-ı hecâ tertibi üzere tanzim ve meclis mahallinde ta’lik olunarak vefat ve isti’faları misilli vuku bulan ahval isimleri önüne işaret kılınır ve her iki senede tecdid olunur ve a’zâsının lede’l-infısal tekrar intihabı ca’izdir.

(Meclis ve Komisyonlar Hakkında Bazı Mevadd-ı Umumiye Beyanındadır)

Seksen Beşinci Madde: Her meclis ve komisyonun bir kalemi ve her kalemin bir zabiti ve kâtibi ve bazı kalemlerde zabit ve kâtibin birer vekilleri olup bunların kâffesi a’zâdan olmak şarttır ve bunlar beher sene tebdil ü tecdid olunurlar.

Seksen Altıncı Madde: Meclisin ekser a’zâsı mefkııd olduğu halde meclis küşad olunamaz.

Seksen Yedinci Madde: Layıkıyle müzakere olunup hazır bulunan a’zânın efkârı anlaşıldıktan sonra ol madde hakkında ârâ-yı meclise müraca’at olunarak ekseriyyet ile karar verilir ve re’yler müsavat üzere münkasını olduğu halde eğer re’is meclis hazır ise re’isin ve eğer hazır bulunmaz ise kalem zabitinin bulunduğu taraf tercih olunur.

Seksen Sekizinci Madde: Muhtelit meclislerde tezekkür olunan mevadda karar verilmek için iki meclisin ayrı ayrı i’tâ-yı re’y etmeleri lazım gelip keyfıyyet iki mecliste dahi ekseriyyet-i ârâ ile bir merkezde karar-gir olduğu halde hail olunmuş olur ve iki meclis kararının adenı-i muvafakati ihtilaf-ı re’y demek olacağından keyfıyyetin kararı Meclis-i Umumî’ye bırakılır. İki meclisin a’zâsı ekseriyyet üzere hazır bulunmadıkları halde meclis-i muhtelit nizamen akd olunmuş sayılmaz.

Seksen Dokuzuncu Madde: Meclis-i Umumî’nin akdinden lâ-akall altı gün evvel patrikhane tarafından a’zâ-yı meclise da’vet-nameler irsal olunacaktır.

(İ’âne-i Milliyye Beyanındadır)

Doksanıncı Madde: Hadd-i bulûğa vasıl olup kâr ve kesb sahibi bulunan kâffe-i efrad-ı millet masârıf-ı milliyye tesviyesinde müşakerete mecburdur ve bu i’âne senevi i’tâ olınub emri tevzi’ne kudret-i zatiyye esas tutulur.

Doksan Birinci Madde: l’ane-i milliyyle iki nev’dir. Nev-i evvel i’âne-i umumiyyedir ki masânf-ı umumiye münhasır olarak millet sandığı için patrik-hane marifetiyle tahsil olunur ve nev’-i sâni i’âne-i mahsusadır ki her bir cema’atin masârıf-ı mahsusuna münhasır olarak kilise cema’ati sandıkları için kilise meclisleri ma’rifetiyle alız ve isti’fa olunur.

Doksan İkinci Madde: Der-sa’aded’de i’âne-i umumiyyenin suret-i tevzi’ u tahsili Meclis-i Cismanî’de tahsis ve Meclis-i Umumî’de tasdik kılınıp i’âne-i mahsusa dahi kilise cema’atleri tarafından ta’yin olunur ve taşralarda her bir murahhasalık cema’atin i’âne-i umumiyye ve her bir kilise cema’atinin i’âne-i mahsusası dahi ber-vech-i meşruh tanzim kılınır.

Doksan Üçüncü Madde: Patrik-hane sandığı için taşralardan ahzı mu’tad olan nıebaliğin murahhasalara tevzi’ini ve ıısûl-ı tahsiliyyesi hakkında Meclis-i Umumî’nin kararı üzerine ittihaz olunacak tedbir Bâlr-ı Ali’den bi’l-istizan icra kılınacaktır.

(Murahhasalıklara Da’irdir)

Doksan Dördüncü Madde: Murahhasalar kendi murahhasalıkları da’iresi dahilinde akd olunan millet meclislerinin riyasetini ve kuwe-i icra’iyyesini ha’izdir. Vazifeleri işbu nizamname-! esasinin icra-yı ahkâmına nezaret eylemekten ibarettir.

Doksan Beşinci Madde: Murahhasalar manastırlarda ikamet edemeyip murahhasalıkları merkezinde murahhasalık meclislerinin akd ü içtima ettiği konaklarda ikamet edecek ve mahall-i hidmetleıinden tebâüd etmeleri ca’iz olmayacaktır. Fakat bir mtırahhasanm manastır reislerinden bulunduğu takdirde manastırın mahall-i ikametinden yalnız bir günlük mesafede vaki ise manastırını vakt vakt mu’ayene etmek üzere iki hidınetini dahi birlikte icra edebilip manastırı bir günlük yoldan ziyade mesafede ise yerine bir vekil ta’yin ile kendisinin mahall-i hidmetinde ikamet etmesi lazım gelir. Fakat lede’l-icab murahhasalık dahilinde bulunan her bir mahalle gedebilir.

Doksan Altıncı Madde: Der-sa’aded’de olduğu gibi taşralarda dahi kilise cema’atinin bir kilise cem’iyyeti ve bir sandığı ve bir kalemi olduğu misilli murahhasalık merkezinde dahi bir Meclis-i Ruhanî ve bir Meclis-i Cismanî ve bu Meclis-i Cisnıanî’nin taht-ı idaresinde olmak üzere bir sandığı olacaktır ve her murahhasa konağında bir kalem olup murahhasalık dahilinde bulunan kilise cema’atleri nüfus defterlerini cem’ ile tahrir-i nüfus edecektir.

Doksan Yedinci Madde: Murahhasa intihabı lazım geldikte patrik intihabına kıyasen murahhasalık dahilindeki Meclis-i Umumî’de bi’l-intihab mazbatası mahallî meclis-i muhteliti vasıtasıyla partike takdim olunup ol dahi Der-sa’aded meclis-i muhtelitinin muvafakati ile ol veçhile intihab olunan zatı murahhasa ta’yin ederek Bâb-ı Ali’ye arz ile evamir-i resmiyyesini istihsal eder.

Doksan Sekizinci Madde: Ber-minval-i sabık murahhasalıklarda bulunan meclisler Dersa’aded meclislerinin esası üzere teşkil olunup ve vazifeleri dahi o minval üzere olup fakat mezkûr taşra meclisleri a’zâsınan mahall ü mevkilerinin mikdar-ı nüfusuna göre yalnız bir defa ta’yin olunacaklardır. Ve nizamen i’âne-i milliyye te’sis olununcaya değin taşralarda berminval-i sabık akd olunacak Meclis-i Umumî a’zâsını intihaba hakkı olanlar birinci ve İkinci ve üçüncü mertebede devlete vergi verenlerden ibaret olacaktır ve bu meclislerin suret-i teşkili patrik-hane tarafından ımırahhasalar ile bi’l-istişare dairelerinin mikdar-ı nüfusuna göre kararlaştırılacaktır.

(Hatime)

Doksan Dokuzuncu Madde: İşbu nizam-namenin esasına dokunulmaksızın ba’zı teferru’atınııı bi’t-tecrübe ta’diline lüzum göründüğü takdirce tarih-i te’sisinden beş sene sonra Meclis-i Umumî’de ruhanî ve cismanî meclisleri a’zâsından üçer ve salifü'zzikr dört komisyonlardan ikişer ve bunlardan ma’ada Meclis-i Umumî a’zâsından veyahud haricden olarak diğer altı kimesneler ki cem’an yiğinni a’zâ intihabıyla bir komisyon teşkil olunarak lüzumu görünen ta’dilat bu komisyonda kararlaştırılıp Meclis-i Umumî’de tasdik olunduktan sonra Bâb-ı Ali’den lede’l-istizan sâdır olacak irade-i seniyye üzere icabı icra kılınacaktır.

(HAHAM-NAME NİZAM NAMESİDİR)

(FASL-I EVVEL)

(Hahambaşılığa İntihab Olunacak Zatın Evsafıyle Suret-i İntihab u Tahlifi Beyanındadır)

Birinci Madde: Hahambaşı olacak zat memalik-i mahrusa-ı şahanede mukim kâffe-i millet-i Museviyye’nin re’isi ve evamir-i Devlet-i Aliyye’nin vasıta-i tenfiz u icrası olacağından her veçhile kendisi devletçe ve milletçe şayan-ı emniyyet ü i’timad bulunmak ve evsaf-ı memduha ve makbule ile muttasıf olarak ebâ’an-ı[56] cedd-i teb’a-i Devlet-i Aliyye’den olup hiçbir suretle lekedar olmamış ve bulunduğu me’muriyetlerde hüsn-i hidmet ve sadakat-i müşahade olunmuş ve unıür-ı cismaniye ve ruhaniyyede maharetli ve sinni lâ-ekall otuzu tekmil ile yetmişi tecavüz etmemiş olmak lazımdır. Şu kadar ki esna-yı nıe’muriyyetlerinde sinni yetmişi tecavüz edip de aklen ve cismen ifa-yı me’muriyetten aciz olmadığı halde sinni sebeb-i azl add olınmayacaktır.

İkinci Madde: Hahambaşılık me’muriyyet-i mu’teberesi münhall oldukta birinci mad-dede muharrer evsaf ile muttasıf olan ve bu me’muriyyete en ziyade istihkakları meşhur ve vacibat-ı zimmetlerini ifaya muktedir bulunan hahamlardan beş zat zirde suret-i teşkili beyan olunacak meclis-i cismanî marifetiyle tefrik ve meclis-i mezburdan tazmin olunacak ınazbata-i ka’im-makam bulunan zat tarafından dahi tasdik olunduktan sonra kezâlik zîrde suret-i teşkili gösterilecek Meclis-i Umumî-i Ruhaniyye’de dahi ba’de’l-mütala’a bunların içinde me’muriyyet-i mezkûreye intihabda mezhebce mahzuru olan olur ise ka’im-makam-ı mümâ-ileyh tahriren beyan olunarak onların ihracıyla yerlerine Meclis-i Cisnıanîden diğerleri intihab olunacaktır ve Meclis-i Umumî-i Ruhanî işbu intihab olunan hahamların cümlesini kabul eylediği halde mazbata-i mezkûreyi tasdik u temhir ile ka’im-makam-ı mümâ-ileyh i’ade edilecektir. Badehu suret-i teşkili âtide beyan olunacak Meclis-i Umumî’nin akdiyle mazbata-i mezkûrede muharrer zevatın esamisini mübeyyin bir kıt’a pusulası tanzim olunarak meclis-i mezkûr odasının duvarına ta’lik olunacaktır. A’zâ-yı meclisin her biri zikr olunan pusulada muharrer olan beş zattan tercih ettiği zatın ismini hafiyyen re’y kâğıdına yazarak vasat-ı meclisde hazır olan sandıkçaya yediyle vaz edecek ve hitamında ruhanî ve cismanî meclislerinin baş serkâtibleri suret-i aleniyyede zikr olunan sandıkçayı küşad ve re’y kâgıdlarını ta’dad eyleyecektir. Aded-i evrakça noksan zuhur eder ya’ni a’zâdan re’y vermeyen bulunur ise üç defa huzur-ı mecliste alenen teklif olunarak yine i’tâ olunduğu halde noksandan sarf-ı nazarla ârâ-yı mevcııdede ekseriyyet aranacaktır ve her kimin ismine ekseriyet-i mutlaka-i ârâ isabet eder ise o zat hahambaşılık me’muriyyetine intihab olunmuş olacak ve fakat âlânın beş zat üzerine taksiminden dolayı ekseriyyet-i mutlaka hasıl olamaz ise ismine en ziyade re’y isabet edenlerden iki kişi tefrik olunarak mu’ahharan yalnız bunlar için ekseriyyet-i mutlaka aranmak üzere tekrar umum a’zânın ârâ-yı hafıyyesine müraca’at kılınacaktır ve bu iki kişiye müsavat üzere re’y isabet eder ise yine ol mecliste ve ol gün alenen kur’a keşidesiyle bunlardan biri tercih olunacaktır. Zikr olunan mu’allak pusulada ismi muharrer olanlardan başkasına re’y olunamayacaktır.

Üçüncü Madde: İntihab maddesi reside-i hitanı oldukta bir kıt’a mahzar kaleme alınarak hazar-ı meclis tarafından temhir ü imza ve ka’im-makam vasıtasıyla Bâb-ı Ali’ye takdim olunacak ve ez-kadim olageldiği misilli irade-i seniyye-i hazret-i padişahiye tevafuk eylediği halde intihab olunan zat hahambaşı nasb u ta’yin olunmak üzere Bâb-ı Ali’den da’vet-i resmiyye gönderilecektir.

Dördüncü Madde: Hahambaşı nasb olunacak zat Der-sa’aded’de ise Meclis-i Umumî tarafından birkaç kişi ve taşrada bulunduğu halde mahsus da’vetci vasıtasıyla davet olunarak haham-haneye geldikte ka’im-makamın ve meclis-i ruhanî ve cismaniyyenin huzurunda Devlet-i Aliyye’ye ve millet-i Museviyye’ye ifa-yı sadakat ve bu nizam-namenin tamamî-i icrasına dikkat etmeği ve ettirmeği alenen ta’ahhüd ve kasem eylediği halde ka’im-makam-ı mûmâ-ileyhin me’muriyyeti rehin-i hitam olarak hahambaşı olacak zat Bâb-ı Ali’den vuku’ bulacak da’vet üzerine huzur-ı hümayun-ı cenab-ı padişahiye vüsûl ile me’muriyyet-i resmiyyesi icra ve Bâb-ı Ali’ye gelerek i’lan kılınacaktır.

(FASL-I SÂNİ)

(Hahambaşınun Veza’ifiyle Kendisini İtham Edebilecek Hey’et Beyanındadır)

Beşinci Madde: Hahambaşı bulunan zat kemal-i dikkade nizam-name ahkâmına tatbik-i hareket ve nizam-namenin mevki’-i icraya vaz’ıyla hilafında bulunanları veyahut! aleyhinde vaz’ edenleri külliyen men’e dikkat ü nezaret edecektir. Bunun hilafı hareket kendisine mûcib-i töhmet ve mes’uliyyet olarak hakkında on İkinci maddenin ahkâmı icra kılınacaktır. Hahambaşı gerek doğrudan doğruya kendisine gelen ve gerek Bâb-ı Ali tarafından havale buyurulan işleri bi’l-müzakere karar verilmek üzere a’id olduğu meclis veya komisyona havale ederek verilen kararı hâvi mazbatası mücebince tarafından verilmesi lazım gelen i’lam veyahııd takriri ve sa’ir resmî varakayı i’tâ eyleyecektir ve bu işler üzerine cereyan eden mu’amelat ve verilen karar Meclis-i Cismaniyye’nin mezbata defterine kayd u işaret olunacağından bir maddenin havale olunduğu hey’etten ol maddenin kararını hâvi mazbatası, vürüd etmedikte ol iş için hahambaşı tarafından re’ise i’lam u takrir verilemeyecektir.

Altıncı Madde: Ruhanî ve cismanî meclislerinde bir madde üzerine verilen karar nizamnameye muhalif olmadıkça tanzim olunan mazbatasının tasdikinde hahambaşı muhalefet edemeyeceği misilli nizam-nameye muhalif olduğu takdirde burasının zahire ihraç için ol maddeyi yeniden huzurunda mevki’i müzakereye vaz’ edebilecektir.

Yedinci Madde: Meclis gününe değin te’hiri veyahud fevka’l-âde meclis teşkiliyle seri’an rü’yeti mümkün olmayan mesalih-i müsta’cile vuku’unda hahambaşı bulunan zat ol işin mesuliyyetini der-uhde ederek rü’yet ve icra-yı icabına mübaderete nıe’zun olup fakat Meclis-i Cismaniyye’nin ilk in’ikadında keyfiyyeti tasdik ve mazbata defterine kayd ettirmeğe mecbur olacaktır.

Sekizinci Madde: Mecalis-i komisyon a’zâ ve ketebe ve hademesiyle sa’ir hidmet-i milliyyede müstahdem olanlardan nizam-name ile kendilerine verilen ta’lim-nameye muhalif hare-kette bulunanlar olup da hahambaşı tarafına beyan u ihbar olunur ise etvel emirde muhakemesinin icrası için a’id olduğu meclise havale olunup istintak u muhakemesi icra ve cünhası hükın ile ol meclisin ekser a’zâsı tarafından memhtır mazbatası verildikten sonra hahambaşı ol ademi tebdil ve yerine diğerini ta’yin edecektir.

Dokuzuncu Madde: Bir meclis veya bir komisyonun kâmilen tebdili hahambaşının yeddi iktidarında olmayıb ancak bunlardan birinin mugayir-i nizam hareketi müşahede olundukta hahambaşı tarafından iki def a bâ-tezkere ihtar ile muhafaza-i nizama da’vet olunup üçüncü defasında müttehim add olunan hey’et-i ruhanî ve cismanî meclislerinden kargısına mensııb ise oraya ve eğer bu meclislerden biri ise Meclis-i Umumî akdiyle ona ınüraca’at ve ibraz-ı dela’il ile tebdilini teklif eyler.

Onuncu Madde: Hahambaşı bulunacak zatın evlad ve ahfad ve damad ve karındaşı cüz’î ve külli umûr-ı milliyyede istihdam ohınmayıp şu kadar ki hahambaşı intibah olunacak zatın akraba ve evlad ve ahfadından kable’l-intihab hidmette bulunanlar olduğu halde kema-kân hidmetlerinde ibka olunarak haklarında şayan-ı istima şikâyet zuhur etmedikçe azlleri ca’iz olmayacaktır.

On Birinci Madde: Hahambaşının ikamet-gâhı ve tezkeı c-hane-i millet bi’l-cümle eı babı mesalihe suhûletli olmak için Unkapanı veyahud Cibali Kapısı taraflarında olacaktır.

On İkinci Madde: Hahambaşıyı itham etmek üzere mahza ruhanî veyahud cismanî meclislerine a’iddir. Şöyle ki hakkında bir hey’et veyahud efrad-ı millet tarafından şikâyet vuku’unda tahriren meclisin-i mezburinden birine arz u beyan olunarak keyfıyyet meclis-i cismanî tarafından bâ-mazbata Bâb-ı Ali’ye ifade ile vâki olacak emr üzerine nihayet beş gün zarfında meclis-i ruhanî re’isinin taht-ı riyasetinde olmak üzere meclis-i ruhanî ve cismanî a’zâsı birleşecek bir meclis-i muhtelit teşkiliyle orada ba’de’l-müzakeı e verilecek kararı hâvi tanzim olunacak mazbata hahambaşının sû’-i hâlini ve isti’fa etmesini şamil olduğu ve lâ-ekall sâlisen a’zâ tarafından meınhur bulunduğu halde kendisine ibraz olunarak isti’fa takririni Bâb-ı Ali’ye takdime mecbur olup imtina vukuunda meclis-i muhtelit tarafından keyfıyyet Bâb-ı Ali’ye lede’l arz icabı icra kılınacaktır.

On Üçüncü Madde: Hahambaşıya millet sandığından Meclis-i Umumî ıııa’ı ifetiyle kâfi ol mikdar ma’aş tahsis kılınacağından haham-hanesi dahili masârıfı kendi tarafından testiye kılınacaktır.

On Dördüncü Madde: Hahambaşı ikametine mahsus olan hanenin mefruşat ve tezyinat ve levazım ı sa’iresi masârıfı millet sandığından tesviye ve kendisine bâ-defter teslim olu-nacağından hahambaşının isti’fası veyahud suret-i aheri ile infisali vuku’unda eşya-yı mezküre tamamen hilkate detT ü teslim olunacaktır.

On Beşinci Madde: Hahambaşının isti’fası veyahud azli vuku’unda halefinin intihabına değin milletin umür u hususatını rü’yet etmek için meclis-i ruhanî ve cismanî a’zâsı birleşecek erbab-ı iktidardan bir zatı ka’im-ınakamlığa bi’l-intihab Bâb-ı Ali’ye arz ile i’tâ buyurulacak buyı uldu-ı âli ile ka’im-makam ta’yin olunur.

(FASL-I SÂLİS)

(Meclis-i Umumî A’zâsmın Suret-i İntihab ve Veza’ifi Beyanındadır)

On Altıncı Madde: Meclis-i Umumî haham sınıfından ve avamdan olarak seksen a’zâdan mürekkeb ve ka’im-makam bulunan zatın taht-ı riyasetinde olacaktır. A’zâ-yı merkuınenin altmış neferi avam takımı olarak ka’im-makanı-ı nûmâ-ileyh tarafından gönderilecek da’vet tezkiresi üzerine Der-sa’aded ve bilad-ı selase ahali-i Museviyyesi taraflarından zîrde gösterilecek usûle tatbiken intihab olunacak ve yiğirmi neferi haham sınıfından olup bunları zikr olunan altmış a’zâ intihab u ta’yin edecektir. Bu seksen a’zâ intihab ve ikmal olunduktan sonra içlerinden ruhanî meclisi için yedi haham ve cismanî meclisi için dokuz zat bend-i mahsuslarında gösterilen şera’ite tatbiken tefrik ohnub Bâb-ı Ali’den bi’l-istizan ta’yin olunacaktır ve bu meclise yalnız hahambaşı intihabında bulunmak üzere ahali-i Museviyy esi olan Edirne ve Hüdavendigâr ve İzmir ve Selanik ve Bağdad ve Mısır ve İskenderiye ve Kudüs-i Şerif hahambaşılıkları idarelerinde ka’in mahallerden dahi kırk nefer muvakkat a’zâ celb edilecektir.

On Yedinci Madde: Meclis-i Umumî a’zâlığı için intihab olunacak kimselerin hahambaşılık makamı tarafından verilecek defteri mûcebince her mahalleye isabet edenlerin suret-i intihabı ber vech-i âti beyan olunur. Şöyle ki; ol mahallenin baş hahamı ve ahali-i ımı’teberesinden münasibleri beyninde bi’l-müzakere evvel-emirde zikr olunan a’zâhğa lazım olan sıfatta her kaç kişi var ise bir defteri yapılarak ve bu deftere lâ-ekall ol mahalleden istenilen a’zâ adedinin iki misli yazılarak tensib olunacak günü ve mahall-i cenı’iyyeti bi’l-cümle ahali-i mahalleye i’lan ve mezkûr defter lâ-ekall bir hafta evvel cem’iyyet-i mahalli ittihaz olunacak yerde vaz’ u ta’lik olunacaktır ve yevm-i intihabda işbu nizam-name mûcebince i’tâ-yı re’ye hakkı olan ahalinin kâffesi defter-i mezkûrda esamisi muharrer olan ademlerden en ziyade tercih ettiklerinin isimlerini ve kendi imzasını bir kâğıda tahrir u teh’iyye olunan memhur sandıkçaya vaz’ edeceklerdir. İşbu intihabda defter-i mezburda ismi mevcud olmayan kimse hakkında re’y i’tâsı ca’iz olmayacak ve emr-i intihab iki gün zarfında icra olunacağından bit müddette ahali-i merkumeden re’yini vermemişler bulunur ise nrii’ehhiren hiçbir güne iddi’aya hakk ve salahiyyetleri olamayacaktır. Fakat ma’zeret-i sallihası olup da cem’iyyet mahalline gidemeyenler yalnız re’ylerini tahriren irsal-i murad ederler ise kabul olunacağından bu makuleler yazacakları re’y pusulalarını" mahallenin baş hahamı tarafına irsal edecek ve hahamı mûmâ-ileyh dahi mezkûr pusulaları diğerleriyle beraber vaz’-ı sandıkça etmeğe mecbur olacaktır.

On Sekizinci Madde: Re’y vaz’ olunacak sandıkça o mahallenin baş hahamı ve senevisi mütevellilerinden üç kişi taraflarından suret-i aleniyyede temhir olunarak cem’iyyet mahalline vaz’ olunacaktır. Yevm-i intihabda haham-hane tarafından dahi ber-me'mur bulunarak hitamında zikr olunan sandıkça me’mur-ı mûmâ-ileyh dahi hazır olduğu halde mahallenin baş hahamı ve sandıkçayı temhir eden mütevelliler ve mu’teberan-ı ahali huzurunda küşad ve derûnunda bulunan re’y pusulaları ta’dad olunarak ismine en ziyade re’y isabet edenlerden ol mahallden istenilen mikdarı tefrik ve intihab olunacaktır ve iki veyahut! birkaç kişi hakkında müsavat-ı ârâ vuku’ bulur ise kur’a keşide kılınacaktır ve işbu müntahabların esamisini mübeyyin iki kıt’a defter tanzim ve sandıkçayı mühürleyen dört zat ile me’mur-ı mûmâ-ileyh tarafından temhir olunarak bir kıt’ası mahallenin baş hahamı nezdinde hıfz u tevkif olunarak diğeri dahi haham-haneye irsal edilecektir.

On Dokuzuncu Madde: Madde-i sabıkada beyan olunan a’zâhğa intihab olunacak ze-vatın hiçbir töhmet ve cinayet ile müttehim olmamış ve unıûr-ı milliye ve efradiyyede hile ve vuku’ bulmamış olması ve mümkün mertebe umûr-ı milliyyeye aşina ve Yahudi lisanını kıra’at ve tahrire imiktedir ve mahallesi içinde dahi en mu’teber bulunması meşruttur.

(FASL-I RÂBİ)

(Meclis-i Ruhanî ve Veza’ifi Beyanındadır)

Yigirminci Madde: Meclis-i ruhanî Meclis-i Umumî tarafından ta’yin olunacak yedi ha-hamdan ibaret olup bunlardan birisi kezâlik Meclis-i Umumî’nin ekseriyyet-i âlâsıyla re’is ta’yin ve ikisi yemin ü yesar i’tibariyle re’is mu’avini ve dördü a’zâ add olunarak ve bunlara Meclis-i Umumî’nin tensibiyle mikdar u (k)âfı ma’aşlar tahsis kılınarak bunların mezhebe ve nizam-nameye muhalif hareketleri ve bir güne töhmet ve kabahatleri vuku’ bulmadıkça infısalleri ca’iz olmayacaktır.

Yigirmi Birinci Maddee: Meclis-i Ruhanî riyaseti nıünhâl oldukta re’is mu’avinlerinden ve bunun yerine dahi Meclis-i Ruhanî a’zâsından biri ve açılacak a’zâlığa dahi Meclis-i Umumî’de bulunan hahamlardan ve Meclis-i Umumî a’zâlığma hariçten münasibleri ekseriyyet-i ârâ ile zikr olunan Meclis-i Umumî tarafından intihab ve ta’yin kılınacaktır.

Yigirmi İkinci Madde: Meclis-i Ruhanî riyasetine intihab olunan zatın mezhebce maharet-i kâmilesi ve hüsn-i tedbir ashabından bulunması meşrut olup sinnce ihtiyarlığa nazar olunmayacaktır.

Yigirmi Üçüncü Madde: İşbu meclis-i ruhanî re’is ü a’zâsımn vazife-i me’muriyyetleri ber-vech-i âtî zikr olunur. Evvela umûr-ı nıezhebiyyenin muhafazasına dikkat etmek sâniyen kendileri usûl ü efkâr-ı devlete ve nizam-nameye muhalif harekette bulunmayıp bulunacakları dahi men eylemek sâlisen haham sınıfında bulunanlara yedinde Meclis-i Ruhanî’nin ruhsatnamesi olmadıkça kat’a vaz’ ettirmemek ve va’iz takımının usûl u efkâr-ı devlete ve nizamname ahkâmına mugayir olarak milleti tahrik u teşvik yolunda hareket etmemelerine ve hiçbir hahamın vazifesinden hariç olan umûr-ı milliyyeye karışmamasına bi’l-ittifak da’inıa dikkat ü i’tina eylemek hususatı akdem-i veza’if-i me’murelerindendir ve devlet ve millet ve mezhebce muzırratı olmayan kütüb ve ulûm u fünûn-ı nafı’amn beyne’l-ınilel intişarına mani olmayacaklardır ve meclis-i mezkûr mezhebe ve ayine müte’allik hususatı rü’yet ve tesviyyeye me’mur ise de hukuk-ı mezhebiyyeye müte’allik mevaddan hahambaşı tarafından havale olmayan işlere kat’a müdahale edemeyeceklerdir. Re’is bulunan dahi meclisin re’yi munzamın olmaksızın hiçbir maddeyi hod-be-hod rü’yet ve tesviye edemeyecektir.

Yigirmi Dördüncü Madde: Meclis-i Ruhanî a’zâlığma intihab olunacak zevatın mez-hebce maharet-i kâmile erbabından ve devlet ve millete sadık ve muhibb ve her veçhile müstakim bulunması ve mukaddema bir hidmette bulunub da hakkında ceza kanun-name-i hümayunu hükmünce bir ceza ta’yin ve icra olunmamış ve istihdamdan mahrumiyetini mûceb cinayeti tebeyyün etmemiş olması lazımdır.

Yigirmi Beşinci Madde: Meclis-i Umumî a’zâsından olan hahamlardan meclis-i ruhanî re’is ve a’zâsı çıkarıldıktan sonra geri kalan on üç neferden her sene münavebe tarikiyle dördü a’zâ-yı muvakkate sıfatıyla Meclis-i Ruhanî’ye devam edecek ve üçü dahi Meclis-i Ruhanî tarafından me’muren tereffüh[57] ve tahıl işlerine nezaret eyleyecektir.

Yigirmi Altıncı Madde: A’zâ-yı muvakkate sıfatıyla her sene Meclis-i Ruhanî’de bulunacak dört neferin veza’if-i me’muriyyetleri mücerred cereyan edecek muzakerata kesb-i vukuf etmek için meclis-i mezkûrda hazır bulunmak ve a’zâ-yı da’ime taraflarından taleb vuku’unda onlara i’ânet etmekten ibaret olup onlar ile beraber re’y vermeğe ve karar mazbatalarını imza eylemeğe salahiyyetleri olamayacaktır.

Yigirmi Yedinci Madde: İşbu hahamlardan beher sene ınünavebet-i hidmet edecek olanların ta’ayyüşleri için Meclis-i Cismanî’nin tensibiyle müceddeden mikdar-ı kâfi ma’aş tahsis ve hidmette bulundukça i’tâ olunacağından bundan ma-‘ada me’muriyyetlerinden dolayı efrad-ı milletten akçe ve hediye kabul etmeleri kat’a ca’iz olmayıb haklarında töhmet add olunacaktır.

Yigirmi Sekizinci Madde Der-sa’aded ve taşraca bir mahalle bir ruhanî me'nuır gönderilmesi lazım geldikte mezkûr on yedi hahamdan biri sırasıyla bi’l-intihab ta’yin û irsal olunur ve bu gönderilecek me’murun hitam-ı me’muriyetiyle avdetinde kema-kân me’muriyyet-i sabıkasında istihdam kılınır.

Yigirmi Dokuzuncu Madde: Milletin kâffe-i unıûr-ı ruhaniyyesi Meclis-i Ruhanî’den su’al olunacağından işbu nizam-name mûcibince intihab ve istihdam olunacak zevattan başkası cûz’î ve külli hiçbir ruhanî işe karıştınlmayacakür.

Otuzuncu Madde: Haram ya’ni aforoz ve emsali mücazat-ı ruhaniyeye icrasına yalnız hahambaşı ve ruhanî meclisi re’isi ile bunun mu’avinleri me’zun olup bunlardan başka hiçbir kimseye bu babda salahiyyet verilmemek hahambaşı ve ceınî’-i mecalis ü hey’et-i mûnakidenin başlıca veza’ifındendir. Hod-be-hod bu hususa mücaseret eden olur ise edeceği aforoz ke’enlem-yekûn hükmünde tutularak kendisi hahamlık sıfat u alametinden tecrid ile beraber mü’eyyeden me’muriyyetten mahrum edilecek ve hakkında terettüb edecek cezanın icrasını dahi hahambaşı bâ-takrir Bâb-ı Ali’den istizan ve istid’a edecektir.

Otuz Birinci Madde: Meclis-i Ruhanî ma’iyyetinde lüzumu ınikdar kâtib ve me’mur 1ar bulunacağından meclis-i mezburda rü’yet olunacak hususat-ı mezhebiyyenin kâffesi yevmi mazbata defterine kayd u imla ve vuku’at-ı mazbatanın zîri re’is ve a’zâ tarafından imza oluna-caktır ve meclis-i mezkûra gelib giden kâffe-i evrakın numerolarıyla defatir-i mahsusasına kayd u imlâ olunması meclis-i mezkûrun kitabet hidmetinde bulunanların esas vazifelerinden olup gerek bunlardan ve gerek meclis a’zâsından ve müstahdem hademe-i sa’iresinden işbu nizamnamenin ve veza’if-i me’ınuriyyetlerine da’ir yedlerine verilecek ta’lim-namenin cûz’î ve külli haricinde bulunmaları haklarında töhmet add olunacağından bu makulelerin iktiza eden istintak u muhakemeleri sekizinci maddede beyan olunan usûle tatbiken icra olunduktan sonra hidmetlerinden ihraç ile yerlerine diğerleri ta’yin kılınacaktır ve içlerinde az çok rüşvet alan olup da sabit ve müstehakk olursa canib-i zabtiyyede istintak ve muhakemesi icra olunmak üzere Bâl>-ı Ali’ye arz-ı keyfıyyet olunacaktır.

Otuz İkinci Madde: Meclis-i Ruhanî ma’iyyetinde müstahdem me’murin ve ketebe ve hademenin vazife-i me’muriyyetlerine da’ir yedlerine verilecek ta’linı-name hahambaşı ve meclis-i mezkûr re’isi ve bunun mu’avinleri ve meclis-i cismanî a’zâsından iki kişiden mürekkeb bir komisyon-ı mahsusda işbu nizam-name-i esasi ahkâmına tatbiken tanzim ettirilecektir.

Otuz Üçüncü Madde: Meclis-i mezbur icabına göre haftada iki veya üç defa tahsis olunacak günlerde tecemmü’ ve ifa-yı hidmet edecek ve bunun cem’iyyet merkezi ahalisi kesret üzere bulunan mahallattan birinde olacaktır.

Otuz Dördüncü Madde: Meclis-i mezburun a’zâ-yı da’ime ve ınuvakkatesinden ve ma’iyyetinde müstahdem me’ınurin ve ketebeden her kim olur ise olsun özr ü mani-i kavisini beyan etmeksizin birbirini müte’akib üç defa mecliste bulunmaz ise adeda istifasını vermiş add olunarak yerine diğeri ta’yin olunacağı misilli bunlardan kavanin ü nizamat-ı saltanat-ı seniyyeye mugayir hareket ve bir güne cünha ve kabahatleri vuku’ bulup da ceza kanun-name-i hümayunu iktizasınca bir aydan ziyade müddet için devletçe tevkifine hükın olunanlar olur ise bu makulelerin derhal memuriyetlerinden ihraç ve tebdilleri mecburiyyet altında olacaktır.

Otuz Beşinci Madde: İşbu nizam-name iktizasınca meclis-i nıezbur re’is ve mu’avinlerinden veya a’zâsından fi-ma-ba’d umûr-ı millete müdahale ettirilmemek şartıyla tebdil ve ihracı lazım gelenlerden ihtiyacı Meclis-i Cisnıanî’de sabit olanlara çünkü bunlar haham sınıfından olarak ehl-i san’at olduğu cihetle mücerred medar-ı ta’ayyüş olmak üzere ma’aşının rub’ı mikdarına müsavi olarak ba-kayd-ı hayat millet sandığından biraz akçe tahsis ve i’tâ olunacak ve bunlardan infisali vuku’ bulup da kezâlik ihtiyacı muhakkak olanlara dahi ma’aşının nısfı verilecektir.

Otuz Altıncı Madde: Meclis-i Ruhanî re’is ü a’zâsını itham edebilmek salahiyyeti ancak hahambaşı ile Meclis-i Cismanî’ye a’id olup şöyle ki bunların cünha-i vaki’alarmdan haber-dar olan bir hey’et veya efrad-ı millet Meclis-i Cismanî’ye arz u ifade-i keyfiyyet ederek hahanıbaşnıın taht-ı riyasetinde ve ruhanî ve cismanî meclislerinin re’isleriyle a’zâsından üçer zat ki cem’an sekiz kişiden mürekkeb bir komisyon-ı muhtelit teşkiliyle keyfiyyeti orada bi’lmütala’a ekser a’zâsı tarafından memhuren tanzim olunacak mazbatanın hükmüne tatbiken icabı icra olunur ve şayed şikâyet-i vakı’a Meclis-i Ruhanî re’isinin aleyhinde ise onun yerine komisyon-ı mezkûrda re’is mu’avinlerinden biri bulundurulacağı gibi eğer bütün Meclis-i Ruhanî aleyhinde ise ma’rû’z-zikr Meclis-i Ruhanî tarafından celbi lazım gelen üç a’zânın yerine Meclis-i Umumî a’zâsından olan on üç hahamdan hahambaşınnı tensib edeceği üç neferi celb ve ta’yin olunacaktır.

Otuz Yedinci Madde: Ruhanî Meclis’den çıkan kâffe-i evrak-ı resmiyyenin mu’teber ve ma’mûlünbih olması için meclis-i mezburun kâtibi tarafından münıza ve lâ-ekall ekser a’zâsının mührleriyle menıhur ve re’is tarafından musaddak olması lazımdır.

Otuz Sekizinci Madde: Meclis-i Ruhanî’nin mahallat-ı başhahamlarına nezaret-i kâmilesi olarak zikr olunan hahamlar meclis-i mezburun ma’iyyeti olacağından bunlar bulundukları karye ve mahallelerde vuku’ bulacak yalnız mevadd-ı ruhaniyyenin tesviyyesine me’mur olarak Ruhanî Meclisi tarafından kendilere verilecek tenbihata ita’at ve inkıyada mecbur olacaklardır ve bunların suret-i ta’yinleri bahsine gelince Meclis-i Ruhanî ve Cismanî’den mürekkeb bir komisyon-ı muhtelit teşkil olunarak ve tayin olunacakları mahallelerin en mu’teber ahalisinden beş on kişi komisyon-ı mezbura celb edilerek onların dahi huzurlarında mezkûr mahallelerin mu’teber ve şayan-ı emniyyet hahamlarından münasibleri ekseriyyet-i ârâ ile intihab olunur ve intihab mazbataları hahambaşı tarafından tasdik olunarak me’muriyyetleri icra kılınacaktır ve bu hahamlarım mezhebe ve nizam-nameye mugayir hareketleri vuku’unda bâlâda beyan olunduğu üzere Meclis-i Ruhanî ve Cismanî a’zâsından mürekkeb muhtelit komisyon akdiyle muhakeme edilerek cünhaları sabit olmadıkça tebdilleri ca’iz olmayacaktır.

(FASL-I HÂMİS)

(Meclis-i Cismanî ve Veza’ifî Beyanındadır)

Otuz Dokuzuncu Madde: Meclis-i Cismanî avamdan bir re’is ve sekiz a’zâdan mürekkebdir. Bunların ınüddet-i me’muriyyetleri iki seneye münhasır olup intihablan Meclis-i Umumî’de icra kılınır.

Kırkıncı Madde: Meclis-i Cismanî’nin riyaseti ınüntehib olan dokuz zat beyninde bi’t-tezekkür içlerinden ekseriyyet-i ârâ ile münasib gördükleri bir zata ihale ve tefviz olunur.

Kırk Birinci Madde: Meclis-i Cismanî a’zâsından müddet-i me’muriyyetleri olan iki se-nenin inkızasından evvel isti’fa veyahud sebeb-i aher ile bir ve nihayet iki a’zânın infisali vtıku’unda açılacak yerlerine hahambaşı tarafından Meclis-i Ruhanî re’is ve Meclis-i Cismanî a’zâ-yı bâkiyyesi ile bi’l-müzakere ekseriyyet-i ârâ ile diğerleri intihab ve ta’yin olunur fakat açılacak malıall ikiden ziyade olduğu halde bunların intihabı mücerret! Meclis-i Umumî’de icra olunur ve bu a’zânın kâffesinin me’muriyyetleri Bâb-ı Ali’den istizan olunduktan sonra i’lan kılınacaktır ve bu intihabın icrasına değin Meclis-i Cismanî’de rü’yet olunacak hususatda a’zâyı bakiyyenin ittifak-ı ârâsı meşruttur.

Kırk İkinci Madde: Meclis-i Cismanî’nin re’is ve a’zâsından ve ma’iyyetinde müstahdem me’murin ve ketebesinden her kim olur ise olsun özr ü mani’-i kavisini beyan etmeksizin birbirini müte’akiben üç defa mecliste bulunmadığı halde meclis başkâtibi tarafından dördüncü meclise da’veti havî bir kıt’a tezkire irsal olunarak bunun üzerine dahi hiçbir özr ü bahane beyan etmeksizin yine meclise gelmez ise isti’fa etmiş add olunarak ber-mûceb-i nizam-name yerine başkası intihab ve ta’yin kılınacaktır.

Kırk Üçüncü Madde: Meclis-i Cismanî millet-i Museviyyenin uınür u hususat-ı dünyeviyyesini rü’yet ve Devlet-i Aliyye’nin evamir-i seniyyesini icraya ıne’mur olup farıza-i zimmet-i mutlakası milletin esbab-ı menafı’ini tezyid u teksire ve işbu nizam-namenün icra-yı ahkâmına ve bu babda muhalif olanları men’e ve i’âne-i milliyyeyi nizam-namede münderic ıısül-ı cedideye tatbiken tarh ve tahsile ve emval-i eytam ve mefküre-i milletin teleften vikayesine dikkat ü nezaret etmek ve mecalis ve heyet-i sa’ire-i milliyyenin kâffesine işbu nizam-name esasına tatbiken ta’limat vermek ve kendisine havale olunan mesalihi ya meclisçe veyahud bi’lvasıta rü’yet ve tesviyye eylemekten ibarettir ve meclis-i mezbur a’zâlığma intihaba şayan olacak zevat evvela Bâb-ı Ali’nin emniyyet edebileceği ve devlet ve milletine muhib zevat-ı mu’tebereden ve erbab-ı dirayet ü ma’hımattan olması ve meclis-i mezkûrun a’zâsından hiç olmaz ise ba’zısı Türkçe ve İbranice lisanlarını kıra’ate muktedir bulunması ve bu a’zânın hiçbir vaktte ceza kanun-name-i hümayunu ahkâmınca hakkında bir ceza terettüb etmemiş olmaları lazımdır.

Meclis-i Cismanî’ye lüzumu olacak ketebe ve tahsil-dar ve hademe-i sai’renin istihdamı için sarfı lazım gelen mebaliğe kimesne tarafından müdahale ve mümana’at olunmayacaktır.

Kırk Beşinci Madde: Meclis-i Cismanî a’zâsının bâlâda ta’yin olunan vazife-i me’ınuriyyetlerini icra etmemek ve nizam-nameye muhalif harekette bulunanları men’ eylememek ve kendisine arz olunacak te’sisat-ı nâfı’a-ı milliyyeyi mevki-i icraya konıamak ve millete ba’is-i takbih olacak şeylerin define çalışmamak ve ceza kanun-name-i hümayunu ahkâmınca bir aydan ziyade habsine devletçe mahkûm olmak hususları kendilerine töhmet add olunup bermûcib-i nizam-name tebdilleri icra olunacaktır.

Kırk Altıncı Madde: Meclis-i Cismanî’ye itham edebilmek salahiyyeti yalnız hahambaşı ile zirde beyan olunacak te’sisat komisyonuna a’iddir. Meclis-i nıezburun muhalif-i nizam hareketi vuku’una haber-dar olan şahıs veya bir hey’et keyfiyyeti tahriren hahambaşıya arz ederek müşarün-ileyh dahi derhal hakkında şikâyet olunan zat veyahud hey’ete hitaben bir kıt’a tezkere ile izah-ı madde ve bunları muhafaza-i nizama da’vet eder bu hal def a-i sâniyede vuku’ bulur ise sekizinci maddede münderic usûle tatbiken icabı icra kılınır.

Kırk Yedinci Madde: I’ane-i milliyye tarh ve tahsiliyle millet sandığının idhalat u ihracaatı muhasebesinin rü’yet ve tesviyesi Meclis-i Cismanî’ye a’id okluğundan beher sene Meclisi Uınumî’nin ilk in’ikadında sene-i maziye muhasebesi ve mazbata defteri huzur-ı Meclis-i Umumî’de kıra’at u tedkik ve sene-i âtiyye hakkında dahi lazım gelen büdcesi tanzim ü tertip olunarak ikisi birden tab u neşr ile i’lan olunacaktır.

Kırk Sekizinci Madde: Gerek Meclis-i Ruhanî ve gerek komisyon re’isleri müzakere olunacak maddeyi meclise beyan edip a’zâ dahi müzakere ettikten sonra ekseriyyet-i ârâya müraca’at lazım gelip de ârâda tesavî vuku’ bulur ise re’isler kangı tarafı tercih eder ise o tarafta ekseriyet hasıl olmuş olur. Bundan gayrı hususatda re’isin re’yi a’zâ-yı sa’ire gibi bir re’y add olunur.

Irade-i seniyye tarihi fî 23 Şevval sene 1281

Dipnotlar

  1. Ahmet Reşit. EkaliyyetLerin Himayesi; İstanbul, 1933, s. 8-9. (Kelimelerin parantez içindeki Türkçeleri ve bundan sonrakiler bana aittir.)
  2. Krş. Cevdet Küçük; “Osmanlılarda 'Millet Sistemi’ ve Tanzimat", Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, c. IV, s. 1007-1024. Özellikle “Batılı Devletlerin Müdahalesi ve Himaye" başlığı, s. 1012-1014. “Himayecilik”! “emperyalizmin taktiği" olarak yorumlayan Küçük, bu konuda önemli bir tespitte bulunmaktadır; “Emperyalizmin Türkiye’ye girişini azınlıkların ekonomik ve sosyal gelişmelerinden ayrı olarak incelemek mümkün değildir. Emperyalist devletler. 19. yüzyılda Osmanlı ülkesi üzerinde giriştikleri mücadelede kendilerine verilmiş olan himayeci haklara dayanarak ortaya çıktılar. Bölgeyi ve gelenek-göreneklerini yakından tanımaları, ticaret yaptıkları Türk halkının dilini bilmeleri ve geniş ticarî kabiliyet ve tecrübelerinin olması azınlıkları AvrupalIlar için vazgeçilmez, tabiî bir ortaklık mevkiine yükseltti.” s. 1013-1014.
  3. İlber Ortaylı; “Osmanlı İmparatorluğu’nda Millet", Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, c. IV. s. 996. Krş. Yavuz Ercan; Osmanlı Yönetiminde Gayrimüslimler: Kuruluştan Tanzimat’a Kadar Sosyal. Ekonomik ve Hukuki Durumları, Ankara, 2001, s. 76, dpt. 83. Bu inceleme Tanzimat öncesi Osmanlı gayrimüslimleri hakkında ayrıntılı bir çalışmadır. Millet kavramı hakkında bir çözümleme için bkz. Bernard Lewis; Modern Türkiye'nin Doğuşu. (Çev. Metin Kıratlı), Ankara. 1993, 321-348. Lewis, İmparatorlukta bir Müslüman ve gayrimüslim milletin var olduğunu, fakat “etnik milletler" olarak değil, “dini cemaatler” olarak var olduğunu; Tanzimat Fermanı’nın, dinine bakılmaksızın bütün Osmanlı tebaasına atıfta bulunduğunu, fakat yine de, aynı belgede, imparatorluk içinde ayrı ve farklı varlıklar olarak “ahali-i İslam ve milel-i saire”den söz ettiğini belirtir. “Milel-i saire” ve “ecnebi milletler” kavramının zamanın Türkçe idarecilik ve gazetecilik dilinde kullanılan yaygın deyimler olduğuna dikkat çeker, s. 333. Krş., Gülnihal Bozkurt; Alman-İngiliz Belgelerinin ve Siyasî Gelişmelerin Işığı Altında Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu (1839-1914), Ankara, 1996, s. 7-39.
  4. İlber Ortaylı; A.g.m., s. 996.
  5. İlber Ortaylı; Osmanlı İmparatorluğunda Millet Nizamı". Prof. Dr. Hâlime Topçııoğhı'na Armağan, A.Ü.H.F. Yay., no., 498. Ankara, 1995, s. 92.
  6. İlber Ortaylı; Osmanlı Devleti’nde Laiklik Hareketleri Üzerine”, Türk Siyasal Hayatının Gelişimi (Der. Ersin Kalaycıoğlu. Ali Yaşar Sarıbay), İstanbul, 1986, s. 163.
  7. Bilal Eryılmaz; Osmanlı Devleti’nde Gayrimüslim Teb'anın Yönetimi, İstanbul. 1990. s.42-43.
  8. Carter V. Findley; Osmanlı Devleti’nde Bürokratik Reform: Bâbıâli (1879-1922), (Çev. Latif Boyacı, İzzet Akyol), İstanbul, 1994, s. 18-20.
  9. Macit Kenanoğlu; Osmanlı Millet Sistemi: Mit ve Gerçek, İstanbul, 2004, s. 395-396.
  10. Millet sistemi ile ilgili tartışmalar incelememizin sınırlarını ve temel amacını aşmaktadır. Bu konuda ayrıntı için bkz. M. Macit Kenanoğlu; A.g.e„ s. 30-56.
  11. Gülnihal Bozkurt; A.g.e., s. 10.
  12. Stanford Shaw; “Osmanlı İmparatorluğu’nda Azınlık Sorunu", Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, c. IV, s. 1003. Anagnostopulu, bu görüşü kurgu olarak nitelendirir; “Millet kuruntunun uzun süreli var oluşuna, cemaatin bir “ulusal kurum" olarak işleyişine ve dolayısı ile Patriğin “milletbaşı" olarak yüzyıllar içerisinde “Yunan ulusunun devamını” güvenceye alan bir toplumsal kurum olmasına dair ex post kurgulara temel teşkil eden ana unsurları oluşturdular.” Pinepoli Stathis (Ed.) ; 19. Yüzyıl İstanbul'unda Gayrimüslimler, (Çev. Foti ve Stefo Benlisoy), İstanbul, 1997, s. 2. Hatta, daha ileri gederek, Braude’ye atıfla (B. Braude; “Foundation Myths of the Millet System", Braude-Lewis (Der.), Christians and Jews in the Ottoman Empire içinde. “The functioning of a plural society”, s. 69-88) “millet sisteminin kullanılışının dahi imparatorluğun son yüzyıllarına, hatta daha kesin bir biçimde söylemek gerekirse. 19. yüzyıla ait gerçekler olduğunu açıkça gösterdiğiTıi iddia eder. Braude’un görüşlerinin eleştirisi için bkz. Macit Kenanoğlu; A.g.e., s. 44A7. Kenanoğlu, Anagnostopulu’nun iktibas ettiği Braude’un, “millet teriminin imparatorluğun güçlü dönemlerinde otonom gayrimüslim cemaatlere işaret etmediği; bununla beraber, terimin aslında Hıristiyan ve Yahudilere işaret ettiği, fakat bunların da istisnaî olduğu” (Kenanoğlu; s. 39), kısaca ifade etmek gerekirse “millet kelimesi o dönemde yaygın kullanıma sahip olmadığına göre ortada millet sisteminin varlığından da söz edilemez” (A.g.e., s. 44) şeklindeki görüşlerinin meseleyi izah etmede yeterli olmadığını belirterek; Braude’a cevaben “erken sayılabilecek bir dönemden itibaren millet sisteminin gayrimüslim gruplara işaret ettiğine dair pek çok örnek olduğunu" belirtir, s. 44-45.
  13. Atilla Nalbant; Üniter Devlet: Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye. İstanbul. 1997. s. 147. Bkz. aşağıda, incelememizde dpt. 16.
  14. Atilla Nalbant; A.g.e., s. 147.
  15. Bu süreçle ilgili olarak geliştirdiğimiz bir açıklama modeli hakkında ayrıntı için bkz.. Cenk Reyhan; Osmanlı'da İki Tarz-ı İdare : Merkeziyetçilik Adem-i Merkeziyetçilik, Ankara. 2007. İkinci bölüm. İncelememizin bütünlüğü açısından millet nizamnameleri de bu sürecin bir parçası olarak algılanmalıdır. Sürecin bir diğer parçası “vilâyet nizamnaıneleri”dir. Bkz., Cenk Reyhan; A.g.e., üçüncü bölüm.
  16. Anthony D. Smith; Ulusların Etnik Kökeni. (Çev. Sonay Bayramoğlu-Hülya Kendir). Ank., 2002, s. 57-58. Kış. Anthony P. Cohen; Topluluğun Simgesel Kuruluşu, (Çev. Mehmet Küçük), Ankara, 1999, s. 118-124. Fetnon, etniste ya da etnik grup olmayı, bireyin kendisi gibi olan diğerlerinden biri olarak görmesini sağlayan, sosyal-kolektif bir kimlik oluşumu olarak tanımlar. Bkz. Steve Fetnoni, Etnisite. (Çev. Nihad Şad) Ank. 2001, s. 8. Tartışma “azınlık” kavramına ve bu kavramı tanımlamada kullanılabilecek “temel ölçütler"e geliyor. Yapılan tanımlamalar genellikle “genel ölçütler” içinde “bir-birkaç ölçüt”e yapılan aşırı vurguda odaklanmaktadır. Preece’ı takip ederek akademik camiadan bazı tanımları sunabiliriz: I. Claude bütünüyle öznel bir azınlık tanımı sunar. Bir ulus ya da ulusal azınlığı tanımlamak için kullanılacak bir nesnel ölçütler listesi oluşturmaya yönelik bütün çabaların, ulus olmanın önünde öznel bir olgu gerçeği nedeniyle, boşuna bir çaba olmaktan öte bir anlam taşımadıklarına değinir. Ona göre; “Bir devletin içinde bir ulus oluşturduğuna veya bir ulusun bir parçası olduğuna ikna olmuş, nüfusun çoğunluğunun dahil olduğu ulusal bünyenin dışında kalan bir toplumsal kesimin varlığı; veya nüfusun çoğunluğunu oluşturan öğenin, azınlıkta kalan gruplarda bulunmayan, belki de bu gruplarla paylaşamayacaklarını varsaydıkları bir ulus kimliğine sahip olduğunu düşündüğü koşullarda, ancak, bir ulusal azınlığın varlığından söz edilebilir." J. Laponce, nesnel ve öznel karışımı bir tanını sunar; “Bir azınlık, siyasi olarak egemen gruptan, ortak ırk, dil, din ve ulusal mirasla ayrılan; kendi seçimleri olan ulusal bütünlüğe dahil olma isteklerinin engelleneceğinden veya ulusal bütünlüğe dahil olma isteklerinin engelleneceğinden veya kendi kimlikleri pahasına ulusal bütünlüğe dahil olmaya zorlanacaklarından korkan bir topluluktur." C. Macartney, sorunu, bir ulus devlet içindeki azınlıklar sorunu olarak algılar. Dolayısı ile azınlık tanımı, devleti oluşturan nüfusun geri kalanından ulusal kimlikleriyle farklılaşan, yönetici konumunda olmayan grupları tanımlar. Azınlıkları, belirgin ulusal özelliklerini koruma arzusunda olan, egemen olmayan grup olarak tanımlayan T. Modeen’e göre azınlık, “Kimi görünür nitelikleriyle (esas olarak dilsel ve kültürel) veya bağımsız devletin diğer uyluklardan ulusal duyarlılıkları temelinde ayırt edilebilen bir topluluktur." Nesnel ölçütlerin karşısına öznel ölçütlerin konmasının azınlık sorununun karmaşık doğasını yansıttığını savunan P. Thornberry, “gelenekselleşme” ölçütünü temel alır, ki bu tanım en geniş kabul gören tanımdır. Jennifer Jackson Preece; Ulusal Azınlıklar ve Avrupa Uhıs-Devlet Sistemi, (Çev. Ayşegül Demir), İstanbul, 2001, s. 33-37.<br> Preece konuyla ilgili olarak şu sonuca ulaşır; “Bir devletin nüfusu içinde sayıca azınlıkta kalan, yönetici konumlarda olmayan, tarihsel olarak söz konusu devletin topraklarının belirli bir bölümünü işgal eden, devletin uyl ukları kabul edilen bireyleri nüfusun geri kalan kesiminden farklı emik, dinî, dilsel veya kültürel özelliklere sahip ve kendi kültürlerini, geleneklerini, din ve dillerini korumaya yönelik gizli veya açık dayanışma duygusu sergileyen bir toplumsal grubu ifade eder." s. 39. Preece, konuya uluslararası örgütlerin yaklaşım tarzım da çözümler. Bu örgütlerin raporlarında da aynı ölçütlere odaklanılmaktadır. s. 22-33.
  17. Anthony D. Smith; A.g.e., s. 147-157.
  18. Feroz Ahmad; “Osmanlı İmparatorluğu’nun Sonu”, Osmanlı İmpaıatorlıığu iıun Sonu ve Büyük Güçler, (Ed., Marian Kent). (Çev., Ahmet Fethi). İstanbul. 1999, s. 25.
  19. Cohen, etnoğrafık kayıtların, bir grubun, “tek kan’dan, “tek ocak’tan ya da izi sürülebilir bir çizgiden geldiğini tasvir eden ve koşullar öyle gerektirdiğinde avın içten inanışla değiştiı ilebilen ya da inkâr edilebilen soy kütüksel icat örnekleri ile dolu olduğunu vurgular, s. 120. Bu bakımdan. Cohen. Van den Berghe'nin etnik duyarlılığı bu denli güçlü ve hemencecik uyanlabiliı kılan öğenin tam da etniliğin “irrasyonel” olmasından kaynaklandığını belirtmesine ve onun; “Etnik duyarlılığa seslenmek ortak “kan”dan başka hakhlaştırma ihtiyaç duymaz. Etnik duyarlılıklar “onlar”a karşı “bizim halkımız” ifadelerini yadsır. Cümle şöyle devam eder; “Ve “onlar". “biz”e yönelik bir tehdit olarak tasvir edildiği takdirde bu duyarlılıklar büyük bir kolaylıkla seferber edilebilir." Anthony P. Cohen; A.g.e., s. 119-120. Cohen'e göre, Berghe, “aşırı biyolojistik ve etnik ideolojiyi desteklemek için retorik olarak işe koşulan ortak soy-sop mitlerini gereğinden fazla harfiyen kabul etmektedir." Halbuki bu yaklaşımın karşılaştırılmalı sakalara göre uygulanması yolu ile değerlendirilmesi gerekir. “İcat"ı vurgulayan diğer bir yorum ulusun “hayalî bir cemaat” olduğuna dair görüştür. Benedict Anderson; Hayali Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması, (Çev. İskender Savaşır). İstanbul 1995. Geçmişliği genetik olarak sürekli gruplar (ırklar), tarihsel-toplumsal gruplar (uluslar), kültürel gruplar (etnik gruplar) olmak üzere üçlü bir tasnif geliştiren VVallerstein’a göre bu üç kipsel terimin her biri kapitalist dünya ekonomisinin temel yapısal özelliklerinden birinin etrafında dönmektedir. Şöyle ki; “ırk” kanamı dünya ekonomisindeki eksenel işbölüınüyle, yani merkez-çevre zıtlığıyla ilgilidir. “Ulus” kavramı bu tarihsel sistemin siyasal üst yapısıyla, yani devletlerarası sistemi biçimlendiren ve ondan türeyen egemen devletlerle ilgilidir. “Etnik grup" kategorisi, sermaye birikiminde ücretsiz emeğin büyük payının korunmasını sağlayan hane yapılarının yaratılmasıyla ilgilidir. Etienne Balibar-Immanuel Wallerstein; Irk. Ulus, Sınıf: Belirsiz Kimlikler. (Çev. Nazlı Ökten), İstanbul 2000, s. 100.
  20. Sarkiz Karakoç; Külliyât-ı Kavanin, belge no: 2599, tarih: 923. “...ve kendilere tabi yamakların ve hemmilletlerin...", A.g.e., belge no: 2600, tarih: 927. Aynı eser içinde bununla ilgili başka örnekler de çokça mevcuttur.
  21. Gerard Delanty; Avrupa'nın İcadı, ( Çev. Hüsamettin İnaç), Ankara. 2004. s. 8. Delanty. konuyu Avrupalılık kimliğinin icadı ile ilişkilendirerek, “kişisel ve kolektif kimlikler”! birbirinden ayırmak gerektiğine değinir. Kolektif Avrupa kimliği bazı şekillerde on altıncı yüzyıldan beri var olduğu halde kişisel kimliğin bir parçası olarak Avrupa kimliği aydınlanmadan beri tedricen evrilen bir olgu olarak on sekizinci yüzyılın sonlarına gelinceye değin mevcut değildir, s. 8-9. Burada “kişisel kimliğin bir parçası olarak Avrupa kimliği" vurgusunu, kimliğin “devlet, cinsiyet, kilise ve etnisiteyi temel alarak somutlaştığı” ifadesi ile birleştirirsek şöyle bir sonuç ortaya çıkar; kendileri. Avrııpa- Batı/büyük güçler ile. onun öteki, Asva-Afrika-Doğu/Osmanlı ilişkilerinde, Avrupa’nın. ötekinin/Osmanlı’nın içinde olup da kendilerinden/bizden olan unsurların/aııasır-ı Osmaniyye’nin ötekinden ayrılması.<br>Bir topluluğun iddiacılığının berisinde yatan güdülenim bağlamında, bu dürtünün ille herhangi bir topluluğun doğasında barındırdığı herhangi bir açık seçik ve sabit karakter duygusundan türemesi gerekmediğine dikkat çeken Cohen, bu dürtünün daha ziyade topluluğun kendisini başka herhangi bir kendilikten ayırma yönümle hissettiği ihtiyaçtan kaynaklandığını belirterek. Van den Berghe’nin önermesinin (yukarıda, incelememizde dpt. 19) bu konuda önem taşıdığının hakkını da vererek şu sonuca ulaşır; “ayrıksılık iddiaları politikanın domino teorisine benzer: Bir grup bir kez kendi ayrıksılığını işaretleyince, öbürleri de aynı yolu izleme zorunluluğu hisseder. Bazı vakalarda, varsayılan ayrıksılığın öne çıkartılması bu ayrıksılığın (özünden daha ziyade sergilenme ihtiyacıyla bağıntılıdır. Bu bakımdan topluluk, bireysel kimliğin menzilidir; benzerlik bağlarını sınırlandırma ihtiyacına yanıt verir. Anthony P. Cohen; A.g.e. s. 125. Kış. Hastings Donan-Thomas M. Wilson; Sınırlar: Kimlik, Ulus ve Devletin Uçlan, (Çev. Zeki Yaş). İstanbul. 2002, s. 46-47.
  22. Bernaud Lewis: A.g.e.. s. 354. Daha genel bir açıklama ile Preece. Avrupa devletler topluluğunun Osmanlı ile olan ilişkilerini, "ulusal azınlık hakları" kavramına göre irdeler. Onun belirttiğine göre. Osmanlı topraklarındaki Hıristiyan topluluklara dinî özgürlükler tanıma, ortaçağdan beri Hıristiyan ve Müslüman güçler arasındaki ilişkilerde öne çıkan genel unsurlardan biriydi. Örneğin. 125O’de Fransa’nın St. Louis’i, Emir. Panik ve Piskoposa yazdığı bir mektupta Marunileri korumaya söz vermişti. Bu söz. 1649’da XIV. Louis ve 1737’de XV. Louis tarafından yenilendi. Böylesi güvenceler XVII. yüzyıl boyunca anlaşmalarda yer almaya başladı. 1615’te Avusturya Osmanlı anlaşmasında. Balkanlar ve diğer yerlerde Osmanlı Devleti egemenliği alunda yaşayan bütün Hıristiyanların dinlerinin gereklerini yerine getirmeleri ve kiliseler inşa etmeleri hakkının tanınması ve iyi muamele maddeleri yer almıştı. Bu madde 1699’daki Karlofça Antlaşması’nda da yer aldı. Bu anlaşma Avusturya-Macaristan’ın Osmanlı sınırlan içinde yaşayan Katolik azınlık adına Osmanlı İmparatorluğu’nun içişlerine karışma hakkım da maddeleştirdi. Benzeri bir talep Rusya Çarı tarafından, Ortodoks. Ortodoks azınlık adına getirildi (görünüşte 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, Rusya İmparatorluk Meclisi Bakanlarına Ortodoks dinî yararına temsil hakkı vermişti. Uygulamada, iddia edilen bu hak, Rus İmparatorluğu’nun Güney Doğu’ya yayılma politikası için bir bahaneden başka bir şey değildi) özellikle Moldovya, Eflak ve Karabağ’a.” Jennifer Jackson Preece; A.g.e., s. 78. Aslında, tam da bu dönemlerle ilgili olarak; Bauman'nı, etnisite çalışmalarının Batı’da yaygınlaşmasından çok önce sömürgeleştirilen dünyada başladığına dair uyarısı bu bakımdan önemlidir. Gerd Bauman; Çokkültürlülük Bilmecesi: Ulusal, Etnik ve Dinsel Kimlikleri Yeniden Düşünmek. (Çev. Işıl Demirakın), Ankara, 2006, s. 69, dpt. 1.
  23. Düstur. 1. Tertip, c. I, s. 7. Çevirimyazımızı karşılaştırmak için bkz. Enver Z. Karal; Osmanlı Tarihi: Nizam-ı Cedid re Tanzimat Delilleri (1789-1808), c. V. Ankara, 1994, s. 258-264. Suna Kili-A. Şeref Gözübüyük; Türk Anayasa Metinleri: Sened-i İttifaktan Günümüze, İstanbul, 2000, s. 24-29.
  24. Bozkurt’a göre, Böylece eski millet sisteminde önemli bir değişiklik yapılıyordu. Zımmilere, yüzyıllarca süren, patriğin dinî ve dünyevî işlerdeki bazen keyfiliğe kadar varan kesin otoritesinden sıyrılarak, kendi cemaatlerinin yönetimine katılma hakkı veriliyordu. A.g.e., s. 56. Bundan başka, fermanın konumuz açısından bir başka önemli özelliği, Zımmilerin yerel meclislerde de temsili hususunu düzenlemesidir. Şöyle ki, eyalet ve liva meclislerinde bulunan Müslüman ve Zımmi üyelerin seçim usûllerine belirlemek ve reylerin doğru olarak kullanılmasını sağlamak amacı ile bu kuruluş ve düzenlenmesine ilişkin mevcut nizamnameler tekrar gözden geçirilecekti, s. 57.
  25. Roderic H. Davison; Osmanlı İmparatorlıığu'nda Reform (1856-1876), (Çev. Osman Akınhay), İstanbul, 1997, c.I. s. 137-138.
  26. Düstur, 1. Tertip, c. IV. s. 18. (Tüm maddeler için bkz. s. 4-20.) Çevirimyazımızı karşılaştırmak için bkz Suna Kili-A. Şeref Gözübüyük; A.g.e., s. 43-55.
  27. Atilla Nalbant; A.g.e.. s. 51. Ona göre. Osmanlı Devlet yapısının imiter bir biçime değil “bölgesel bir devlet”e benzediği söylenebilir. Bölgeselleşme ise, bir merkez tarafından yönetilen geniş bir örgütlenme içinde özerkliğin tanınması talebini ifade eden bölgecilik akımlarını kısmen içine alabilecek şekilde bölgelere yetki aktarımı olarak tanımlanabilir, (s. 51)
  28. Roderic H. Davison; A.g.e., c. I, s. 152-154. Konu hakkında ayıca bkz., Stanford Shaw; A.g.e., c.II, 161-166. İlk millet nizamnamesi olması ve Osmanlı Kanun-ı Esasisini muhtemelen etkilemesi bakımından Ermeni Nizamnamesi Osmanlı-Turk anayasal gelişim tarihinde ayrı bir öneme sahiptir. Bunun için Bkz., Vartan Artanian; Osmanlı Devleti’nde Ermeni Anayasasının Doğuşu: (1839-1863), (Çev. Zülal Kılıç), İstanbul, 2004. Artanian’nın, bu süreci Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile başlatması incelememizle paralellik göstermektedir. İncelememizdeki nizamnamelerin gerçekte birer azınlık anayasaları olduğu düşünülebilir.
  29. Krş., Roderic Davison; A.g.e., s. 137-159; Gülnihal Boz kurt; A.g.e., s. 170-194; Atilla Nalbant; A.g.e., s. 152-154.
  30. Kitsikis. Bütünleşmiş “milleder ayaklanan uluslara dönüşüyor” diyerek. Yunan milletinin ayaklanmasında Batı etkisine değinmektedir. Dimitri Kitsikis; Türk-Yunan İmparatorluğu: Arabölge Gerçeği Işığında Osmanlı Talihine Bakış, (Çev. Volkan Aytar), İstanbul, 1996, s. 170-181.
  31. Azınlık millet nizamnamelerinin için bkz. Düstur, c.II, s. 902-937-Rum; s. 938-961-Ermeni; s. 962-975-Yahudi millet nizamnameleri. Ermeni Nizamnamesi’nin çevirimyazı ve Türkçesini kış. Vartan Artanian; Osmanlı Devleti’nde Ermeni Anayasasının Doğuşu: (1839-1863), (Çev. Zülal Kılıç), İstanbul, 2004, s. 210-262. Yayımımızın bütünlüğünü bozmamak için, Aı tanian ile de kıyaslayarak, bu nizamnameyi de çevirdik.
  32. Çevirimyazıda, fonetik özelliklerin gösterilmesi on sekizinci yüzyıla kadar olan metinler için geçerli olduğu düşüncesi ile günümüzün fonetik işaretlerini kullandık. Meselâ, tokuzıncı yerine dokuzuncu, olacakdır yerine olacaktır, misillü yerine misilli vb.
  33. مغروضه لرندن
  34. عزو اسناد
  35. ميحو حتده ا٠ئ١.
  36. ابراد
  37. قورهس
  38. صامحطمرق
  39. برولانقد
  40. عزو اسناد
  41. ملبق
  42. مولوه
  43. موره
  44. سليج
  45. كره بنه
  46. مر وته
  47. بلاظمرن
  48. برير و اينه روز
  49. ابرراجه
  50. خروتيس
  51. غرويق
  52. بانيك
  53. ا ربخارض
  54. مرحبنك
  55. رذخ’ ى
  56. اباعن
  57. ترله

Şekil ve Tablolar