GİRİŞ
Divân-ı Hümâyûn defter serilerinden birini teşkil eden kilise defterleri, gayrimüslim cemaatlere ait kilise, sinagog, havra, mezarlık, okul ve yetimhâne inşasına, tamirine veya bunların genişletilmesine dair sadır olan fermanların kayıtlarını ihtiva etmektedirler. Başbakanlık Osmanlı Arşiv’inde 989 numaralı “Divân-ı Hümâyûn Defterleri Kataloğu”nda kayıtlı 1456- 1922 tarihleri arasındaki kayıtları ihtiva eden 10 adet kilise defteri mevcuttur. Bu seride 8, 9 ve 10 numaralı defterler Kamame adıyla kayıtlıdır[1] . Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimlerin sosyal, ekonomik ve hukuki durumları literatürde üzerinde çokça durulan konulardan birisi olmasına rağmen Türkiye’de henüz yayınlanmış bir kilise defteri mevcut değildir. Bu amaçla 10 Numaralı (Kamame) Kilise Defteri’nin yayınlanmasının faydalı olacağını düşündük. 10 Numaralı Kilise Defteri’nde, 636-1740 yılları arasında Kudüs’te başta Rum cemaati olmak üzere Hristiyan cemaatleri hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca defterde Kudüs Rum Patrikhanesi’nin yetki ve muafiyetlerine ilişkin önemli bilgiler de vardır. Osmanlı dönemi Kudüs Rum Patrikhanesi ile ilgili bilgilerin azlığı göz önüne alınacak olursa defterin önemi daha da artmaktadır.
Bilindiği gibi Osmanlı arşiv vesikalarında Osmanlıca imla ile yazılmış olan yabancı şahıs isimlerinin Latin alfabesiyle nasıl yazılabileceği önemli bir sorundur[2] . Bu nedenle Osmanlıca imla ile yazılmış olan Kudüs Rum Patriklerinin isimlerini Latin alfabesiyle yazarken konuyla ilgili yabancı literatürdeki çalışmaları ve Kudüs Rum Patrikhanesi’nin internet adresindeki patriklik listelerini esas alarak, parantez içinde isimlerin Osmanlıcasını ve okunuşlarını verdik[3] . Ayrıca defterde yer alan Arapça vesika da araştırmacılara kolaylık sağlaması amacıyla günümüz Türkçesine çevrilmiş olup diğer vesikalar aslına uygun olarak transkripsiyon kuralları çerçevesinde sadece transkrip edilmiştir.
1. DEFTERİN MADDİ TANITIMI
10 Numaralı Kilise Defteri, 43 x 19 ebadında ve ebruli ciltle kaplıdır. Defterde toplam 13 adet vesika olup düzgün olmayan bir şekilde divan ve divan kırması ile yazılmıştır. Bu 13 vesikadan biri Arapça olup diğerleri Türkçe’dir. Defterin sayfa veya varak numaraları olmayıp, aralıklarla boş bırakılmış ve bazı sayfaları ise yarı yarıya kullanılmıştır. Bunun sebebi daha önce tanıtımını yapmaya çalıştığımız 8 Numaralı Kilise Defteri’nin üçüncü sayfasında geçen kurşun kalem ile yazılan nottan anlaşıldığı kadarıyla boş sayfaların fotokopi nüshada bulunmayışındandır[4] . Muhtemelen aynı şey 10 Numaralı Kilise Defteri için de geçerlidir. Sayfaların üst kısımlarına her ne kadar sayfa numaraları yazılmışsa da bunun daha sonra kâtipler tarafından konulduğu anlaşılmaktadır. Konulan bu sayfa sayıları da 2’den başlayıp 16’ya kadar ardışık giderken bu sayıdan sonra 27’ye geçip, 37’ye kadar ardışık devam etmektedir.
2. DEFTERİN MUHTEVASI
10 Numaralı Kilise Defteri’nde yer alan fermanlar, Kudüs’te Rum Patriği’nin tasarrufunda olan Kutsal Yerler’in nereler olduğu, bu yerlerde yetkileri, muafiyetleri ve son olarak Rumlarla diğer Hristiyan cemaatler arasındaki ilişkilere dair bilgiler içermektedir. Kudüs’te Hristiyan inancına göre en kutsal kabul edilen yerler: Kamame Kilisesi, Beytüllahm Kilisesi ve Sıtt-i Meryem Makberi’dir. Bu kutsal mekânların korunması, yönetilmesi ve tamiratı Hristiyanlar için çok şerefli ve kutsal kabul edildiğinden dolayı Kutsal Yerler üzerinde Hristiyan cemaatleri arasında mücadeleler yaşanmış olup, zamanla bu mücadele Kutsal Yerler üzerinde hâkimiyet mücadelesine dönüşmüştür. Osmanlı Devleti, Kudüs’te barışı ve huzurı sağlamak, kendi tebaası olarak kabul ettiği Rumları korumak için muhtelif vakitlerde fermanlar ilan etmiştir. Bu fermanlardan bazıları da 10 Numaralı Kilise Defteri’ne kaydettirilen fermanlardır. Konunun daha iyi anlaşılması ve defterde geçen bazı tabirlerin açıklanması için defterdeki fermanlar konularına göre ayrılabilir. Buna göre, öne çıkan başlıca konular şunlardır: Kudüs Rum Patrikhanesi, Hristiyan cemaatleri arasında mücadeleye sebep olan Kutsal Yerler ve Kutsal Yerler’de Hristiyan cemaatlerin birbirileriyle olan ilişkileri.
2.1 Kudüs Rum Patrikhanesi
Osmanlı topraklarında yaşayan ve Rumların, en eski ve bağımsız olan dört patrikhanesi vardır. Bunlar sırasıyla; İstanbul, İskenderiye, Antakya ve Kudüs Rum Patrikhaneleri’dir[5] . Bu patrikhaneler içinde Kudüs Rum Patrikhanesi, Filistin’in en eski ve en büyük kilisesi olarak Kudüs Patrikleri arasında en yüksek statüye sahiptir[6] . M.S. 55 yılında Aziz İakovas tarafından Kudüs Kilisesi’nin kurulmasıyla, patrikhanenin temeli atılmıştır[7] . 422 yılında yönetim bakımından Roma’dan ayrılarak İstanbul Rum Patrikhanesi’ne bağlanan Kudüs Kilisesi kısa bir zaman sonra da İstanbul’dan ayrılarak tamamen bağımsız olmuştur[8] . Ama hiçbir zaman İstanbul Patrikliği ve İskenderiye Patrikliği ile iştişare etmeden başlıbaşına önemli bir hareket başlatmamıştır[9] . II. yüzyılın başından itibaren ortaya çıkan İsa’nın tabiatıyla ilgili kristolojik tartışmalar neticesinde 451 yılında toplanan Kadıköy Konsili Monofizit[10] doktrinin taraftarlarını lanetleyince Doğu Roma, Kudüs’te Kutsal Yerler’deki bağını ileri sürerek Doğu Kilisesi’nin yerel hiyerarşisinde Kudüs piskoposluğunu müstakil bir patriklik statüsüne getirdi. Böylece Kudüs Rum Patrikhanesi kurulmuş oldu[11] .
Hristiyanlık dinindeki bölünmelerin ya da ayrılıkların şiddetlenmesi üzerine önce Monofizit inancını benimseyen Kıpti, Süryani ve Ermeni cemaatlerine, 1054 yılından sonra da Latinlere karşı Kutsal Yerler’de Rumların haklarını koruyan ve muhafaza eden Kudüs Rum Patrikliği olmuştur. Defterdeki ilk Kudüs patriğine verilen ferman Arapça olup, Kudüs’ün Hz. Ömer komutasındaki Müslüman Araplar tarafından fethinden sonra Kudüs Patriği Sophronios’a (Sofroniyos-صفرونيوس) verilen, Hristiyanların canlarına dokunulmayacağını, ibadetlerinde serbest olacaklarını ve ibadethanelerinin korunacağını ifade eden fermandır[12].
Defterdeki Kudüs Rum Patriği’ne verilen ikinci ferman ise, Fatih Sultan Mehmet tarafından Athanasios’a (Atnasiyos-اطناسيوس) verilmiştir. Bilindiği gibi İstanbul’un fethinden beş yıl sonra Kudüs Rum Patriği Athanasios bir grup rahiple İstanbul’a gelerek Hz. Ömer’in kendilerine verdiği fermanı Fatih’e göstererek eski imtiyazlarının yenilenmesini istemişlerdir. Fatih de Hazret-i Resûl-i Ekrem tarafından sadaka ve ihsan olunan mübarek pençesiyle imzalı hattı[13], Hz. Ömer’in verdiği kufi hattıyla yazılmış fermanı ve “selâtîn-i mâziyyeden ihsan olunan hatt-ı hümâyûnları” gereğince imtiyazlarını yenilemiştir. H. 862 tarihli bu fermanla Kamame Kilisesi, Gürcü Manastırı olan Mar Yakub ve Beytüllahm Kilisesi, Mağaratü’l-Mehd ve kilisenin güney, kuzey ve batı taraflarındaki kapıların anahtarlarının Rumlara ait olduğu belirtilmektedir.
Burada akıllara Kudüs henüz fethedilmemişken Kudüs Rumları niçin Fatih Sultan Mehmed’ten ellerindeki eski fermanların yenilenmesini istedikleri sorusu gelebilir. Ancak fermanda geçen “tasarrufumda ve hükmümde olan memleketler eğer deryadan ve eğer karadan hâkim`ül-vakt olanlar Kuds-i Şerif Patriği ve ruhbanları mezbûrlara himâyet ve sıyânet ve âherdan kimesne rencide eylemeyeler” ibaresi Kudüs’teki ruhbanların Anadolu ve Rumeli’de bilhassa “tasadduk akçesi[14]” toplamalarına mani olmamak amacıyla ve Kudüs Rum Patrikhanesi’ne bağlı ruhbanların Osmanlı topraklarında serbestçe seyahat edebilmek için verildiği anlaşılmaktadır[15]. Ayrıca 1453’ten sonra İstanbul merkezli merkezileştirme politikası neticesinde Doğu Patriklerine İstanbul Rum Patriği altında bir statü verilmek istendiği bilinmektedir. Bu nedenle Kudüs Rum Patrikhanesi ile İstanbul Rum Patrikhanesi arasındaki ilişkinin böyle bir talebi ortaya çıkarmış olacağı da akla getirilebilinir[16].
Kudüs, Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık Savaşı’ndan sonra Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Kudüs’ün Osmanlı yönetimine giriş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, Yavuz Sultan Selim’in 31 Aralık 1516’da Kudüs’ü ziyaret ettiği bilinmektedir. Yavuz’un bu ziyaretinde kendisini Ermeni Patriği III. Serkis ve Kudüs Rum Patriği Attalia (Atâlya-عطالي) cümle rahiban ile karşılamıştır[17]. Defterdeki Kudüs Rum Patriğine verilen üçüncü ferman da Yavuz Sultan Selim tarafından Attalia’ya verilen fermandır[18]. H. 923 tarihli bu fermanda, Rumların eskiden beri kullanmakta oldukları kilise ve manastırların tasarruf hakkı yine Rumlara bırakılarak, tasarruflarına bırakılan yerler bir bir sayılmaktadır. Ayrıca Rum Patriği’nin ölen rahiplerin, metropolitlerin ve piskoposların geri bıraktıkları mallara el koyma yetkisine sahip olduğu, Rum taifesinin gümrük, bac ve diğer bütün vergilerden muaf tutuldukları belirtilmektedir.
Yavuz Sultan Selim’in ölümünden sonra tahta geçen Kanuni Sultan Süleyman zamanında Kudüs Rum Patriği Germanus’a (Barmanus-برمنوس)[19] bir ferman verilerek Rumların kutsal yerler üzerindeki hakları yenilenmiştir. H. 933 tarihli bu ferman Yavuz’un Attalia’ya verdiği fermanla aynı olup sadece bir kısım yerlerde daha açık ifadeler kullanılmaktadır. Fermanda, babası tarafından verilmiş olan hakları ve tanınmış olan bütün imtiyazları kendisinin de tanıdığını belirtiyor ve bunları yeniden birer birer sayıyor. Küçük farklılıklardan birisini örnek verecek olursak; Yavuz’un fermanında “gümrük ve bâc ve sâ’ir tekâlif-i ʻörfiyye bi’l-külliye mu’âf ve müsellem olalar” denmekte, aynı ifade Kanuni’nin fermanında “gümrük ve bâc ve cizye ve kilise meremmâtına vaz’-ı kadîmi üzere fermân olunmak ve odalar binâ eylemek ve sâ’ir tekâlif-i ʻörfiye küllîsinden mu’âf ve müsellem olalar” şeklinde daha ayrıntılı olarak belirtilmektedir.
2.2 Kutsal Yerler
Defterde geçen ve Kudüs’te Hristiyan cemaatler arasında en çok tartışmaya sebep olan Kutsal Yerlerin başlıcaları: Kamame Kilisesi, Beytüllahm Kilisesi, Mağaratü’l-Mehd, Hacerü’lMugtesil, Hz. İsa’nın mezarı ve Sıtt-i Meryem Makberi’dir. Bu Kutsal Yerler, bir cemaate has olmayıp başta Rum, Latin ve Ermeni cemaatleri olmak üzere Süryani, Kıpti ve Habeş cemaatleri arasında paylaştırılmıştır[20]. Defterdeki vesikaların birçok yerinde Kamame Kilisesi’nin ve Beytüllahm Kilisesi’nin Rumların tasarruflarında bırakıldığı gibi genel tabirler kullanılmışsa da bundan kasıt bu iki kilise içindeki Rumlara bırakılan yerlerdir. Çünkü Kamame ve Beytüllahm Kiliseleri bir cemaate has kiliseler olmaktan ziyade içinde birçok cemaati barındıran kilise topluluklarıdır.
Kamame Kilisesi[21], 325 yılında İsa’nın çarmıha gerildiği (Crucifixion), gömüldüğü ve yeniden dirileceği (Resurrection) yer üzerinde inşa edilmeye başlanmış olup 335’de büyük bir törenle İsa’ya ithaf edilmiştir[22]. Kilisenin günümüzdeki mimari bünyesi yüzyıllar içine geçirdiği tadilat ve onarımlar sonucunda oluşmuştur. Birbirine eklemlenen yapılardan oluşan kompleks, özellikle Erken Bizans ve Haçlı döneminde şekillenmiştir[23] .
Oldukça büyük bir yapı olan Kamame Kilisesi diğer kiliseler gibi düşünülmeyip, bir kilise topluluğu şeklinde telakki edilmelidir. Kilisenin giriş kapısının sağ tarafındaki merdivenlerle yukarı çıkılan yerde, Hristiyan inancına göre İsa’nın çarmıha gerildiği ve Rumların tasarrufunda bulunan yer bulunmaktadır[24]. Hristiyanlarca kutsal sayılan bu yerin İbranice adı Golgotha’dır. Fransızlar ise buraya Calvary derler[25]. Yine kilisenin giriş kapısından doğru gidildiğinde Hristiyan cemaatler arasında tartışmalara sebep olan Hacerü’l-Mugtesil (Stone of Unction) bulunmaktadır. Hacerü’l-Mugtesil, temiz veya temizlenmiş taş manasında olup İncil’e göre İsa’nın vaftizlendiği iki metre uzunluğunda bir taştır[26]. Tartışmalara sebep olan kilise içindeki ikinci önemli mekân The Holy Sepulchre ya da Kutsal Mezar denilen ve Hristiyan inancında İsa’nın mezarı kabul edilen yerdir. Bu yer kilisenin batı kanadında olup doğuya açılan bir “U” (Edicule) şeklindedir[27] .
Ayrıca itilaf olmakla birlikte Salahaddin Eyyubi (1138-1193) zamanından beri Kamame Kilisesi’nin dıştan korunması Türk mercilere verilmiş olup anahtarı Kudüs’ün iki Müslüman ailesi, Judeh ve Nuseybehler’e teslim edilmiştir[28]. Osmanlı döneminde ise kilisenin anahtarı el-Hazrecî ailesine verilerek, asırlar boyunca kiliseyi bu müslüman aile açıp kapatmıştır. Bugün dahi, el-Hazrecî ailesinden Vecih Yakup el-Hazrecî bu işi yapmakta olup, sabah dörte kiliseyi açıp saat sekizde de kiliseyi kapatmaktadır[29]. Bu ailelerinin maaşı da kilisede mahzar-ı hukuk olan cemaat-i muhtelife tarafından ödenmektedir[30]. 1582’de Kudüs’e gelen tüccar Trifon Karabeynikof, Kamame Kilisesi’nin iki kapısı olduğunu ve bunlardan ilkinden tüm halkın girebileceği, diğerinin ise Türk sultanlarının emriyle kilitli ve mühürlü olduğunu ancak önemli dini günlerde sancak beyinin ve patriğin de katıldığı bir törenin ardından kapının açıldığını belirtir. Karabeynikov içeri girenlerden vergi alındığını ve buna karşılık bilet verildiğini de ifade etmektedir. Biletin neye benzediğini ifade etmiyorsa da vergi manasına gelen “poşlinin varlığı ödemeyi belirtmektedir” ifadesi bunun cismi bir şey olduğunu göstermektedir [31] .
Beytüllahm Kilisesi, Kudüs şehrine 8 kilometre uzaklıktaki bir nahiye merkezi olan Beytüllahm kasabasında bulunmaktadır. Bu kilise, Batı dillerinde Church of the Nativity, Araplar tarafından Magaretü’l-mehd, Fransızlar tarafından ise Grotte de la Nativite namı ile şöhret bulmuş bir mağarayı ihtiva eder. Hristiyanlar, İsa’nın bu mağarada doğduğuna inanmakta ve III. yüzyıldan itibaren burayı ziyaret etmeyi itiyad edinmişlerdir[32]. Hristiyanlığın en eski yapılarından olan bu kilise, Kraliçe Helena tarafında inşa edilmeye başlanmış, sonradan İmparator Konstantin tarafından tamamlanmıştır[33]. İmparator 339 yılında kiliseyi İsa’ya ithaf etmiştir[34]. Beytüllahm Kilisesi de Kamame Kilisesi gibi sadece bir cemaate mahsus olmayıp bünyesinde Hristiyanlığın üç büyük cemaati olan Rum, Latin ve Ermeni cemaatlerini barındırmaktadır. Günümüzde kilise 12.000 m2 alana sahip olup kuzeyindeki Latin manastırı, güneydoğudaki Rum manastırı ve güneybatıdaki Ermeni kilisesinin birleşmesinden oluşmaktadır. Latin ve Rum manastırı ile Ermeni kilisesi uzun koridorlar ve kesme taşlardan yapılmış sütunlarla birleştirilmiştir. Bu mimariyle kilise, üsten bakılınca bir hac görünümündedir[35] .
1672 yılında Kudüs’ü gezen Evliya Çelebi, Beytüllahm Kilisesi hakkında şunları söyler[36]: “Beytüllahm Kilisesi, iki yüz ayak uzunluğunda ve yüz ayak enindedir. İçinde 60 sütun vardır. Kilisenin bu 60 sütunundan başka küçük 30 sütun daha vardır. Kubbeleri ve takları baştanbaşa tezhipli, sırça mina ile nakış olup, kıblesi doğuyadır. Kıblesinin sağında on iki taş basamakla inilen bir mağara vardır. Beytüllahın dedikleri mağara burasıdır”.
Beytüllahm Kilisesi’nde cemaatler arasında tartışmalara sebep olan en değerli dini ve tarihsel yapı İsa’nın doğduğu Mağaratü’l-Mehd adlı mağaradır. Bu mağara kilisenin batı kanadında bulunmaktadır. IV. yüzyıla kadar tek giriş kapısı varken bu tarihten sonra bir kapı daha yapılmıştır. İsa’nın doğduğu yere mermer bir mihrap kurulmuş ve bu mihraba işaretli 14 gümüş yıldız yerleştirilmiştir. Mihrap 15 gümüş lamba ile aydınlatılmış olup, her lamba farklı Hristiyan cemaatini temsil etmektedir. Bu lambalardan altısı Rum Ortodokslara, dördü Katoliklere beşi de Ermenilere aittir[37] .
Hristiyan inancında Hz. Meryem’in türbesi, Kudüs’ün doğusunda, Zeytin Dağı’nın eteğindeki kilisede yer alır[38]. Bugünkü şekline Haçlı döneminde kavuşan kilise Gotik üsluptaki girişten ortalama kırk basamakla inilen bir derenin içindedir[39]. Kilisenin arka tarafında görünen derin ve karanlık bir mağaranın, Cehennem ağzı olduğu söylenir. Bu kutsal mekân da diğer Kutsal Yerler gibi Rum, Latin ve Ermeni cemaatleri arasında paylaştırılmıştır[40]. İbn-i Batuta seyahatnamesinde bu yer için, “Cehennem vadisinin tam ortasında bulunan bir kiliseye Hristiyanlar Hz. Meryem’in kabridir diyerek çok hürmet gösterirler” demektedir[41] .
2.3 Hristiyan Cemaatlerin Birbirleriyle Olan İlişkileri
10 Numaralı Kilise Defteri, Kudüs’teki Hristiyan cemaatler arasındaki ilişkilerin özellikle de Rum-Ermeni ve Latin-Rum cemaatleri arasındaki ilişkilerin aydınlatması açısından oldukça önemlidir. Defterin ilk dört fermanı Rumlara verilen imtiyazları gösterirken, defterdeki diğer fermanlar Rumların Kutsal Yerler’deki Ermeni ve Latin cemaatleri ile ilişkileri ve aralarındaki yaşanan çatışmalar ile ilgilidir.
Kudüs daha Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce Rum, Süryani, Ermeni, Kıpti ve Habeş cemaatleri tek hiyerarşide yaşamaktaydılar. Fakat 451 Kadıköy Konsili’nde Monofizit inancını benimseyen Süryani, Kıpti ve Ermeni cemaatleri aforoz edilmiştir[42]. Böylece Kudüs hiyerarşisi bütün Diyofizitler[43] üzerinde yetkiye sahip Rum Patrikliği ile Süryani, Kıpti ve Habeş monofizit topluluklar üzerinde otoriteye sahip Ermeni hiyerarşisi şeklinde ikiye bölünmüştür[44]. İmparator Justinian (527-565) zamanında da bu Monofizit inancını benimseyen cemaatler Kutsal Yerler ile ilgili bağları kesilerek Kutsal Yerler’den dışlanmışlardır. Bu dışlanma Kudüs’ün Müslümanlar tarafında fethedilmesine kadar devam etti[45]. 638 yılında Kudüs Müslümanlar tarafından fethedilince Monofizitler, Ermeni Piskoposu’nun hâkimiyetinde patriklik olarak teşekkül ettiler. Piskopos Abraham da Kudüs Ermeni Patrikliği’nin ilk patriği olarak atandı. Hz. Ömer, Rum Patriği Sophronios’a bir ferman verdiği gibi Abraham’a da bir ferman vermiştir[46] .
Yavuz Sultan Selim’in Kudüs’ü fethetmesinden sonra Hz. Ömer’in Kudüs’teki gayrimüslimlere verdiği fermanı ve sonradan gelen Müslüman Sultanların verdiği fermanlar gereğince Kudüs Rum Patriği Attalia’ya bir ferman verdiği gibi Ermeni Patriği III. Serkis’e de bir ferman vermiştir[47]. Bu fermanlarla Yavuz, hem Ermenilerin ve Rumların haklarını belirterek haksızlığa uğramalarını engellemiş, hem de haklarını kendilerine tek tek bildirerek, onların diğer mezhep mensupların haklarına müdahale etmekten alıkoymuştur. Ancak incelediğimiz defterde Ermeniler ve Rumların muhtelif zamanlarda birbirlerinin haklarına müdahale ettikleri anlaşılmaktadır.
Defterde Rum ve Ermeni cemaatleri arasındaki çekişmeler ile ilgili H.1044, H. 1067 ve H. 1068 tarihli üç adet vesika vardır. Bu vesikalardan anlaşıldığı kadarıyla Kutsal Yerler’de Ermeni ve Rumları karşı karşıya getiren en önemli iki sebep; Kamame Kilisesi’nde ayin önceliği ile Süryani, Kıpti ve Habeş cemaatlerinin tabiiyeti meselesidir. H. 1044 tarihli ilk vesikada Rumlar, kadimden beri Kamame Kilisesi’nde nar ziyareti ve sair diğer ayinlerde Hristiyan cemaatleri içinde ilk sırada yer aldıklarını belirtip, Ermeni taifesinin akçe yardımıyla ellerine sahte bir hüccet geçirerek bu kaideyi bozduklarını ve Rumlara zülm ettiklerini bildirmişlerdir. Bunun üzerine Rum ve Anadolu kazaskeri huzurunda yapılan divanda Ermeni ve Rumların ellerindeki temessükatlar incelenerek Ermenilerin ellerindeki hüccetin kadime mugayir olduğu ve akçe yardımıyla alındığı tespit edilmiştir. Netice Kamame Kilisesi’nde ayin önceliği tekrar Rumlara verilerek diğer cemaatlerin bu kaideye uymaları bildirilmiştir.
H. 1067 tarihli ikinci vesikada, Rumların tasarruflarında bulunan Kutsal Yerler bir bir sayılarak bunların Hz. Ömer, Yavuz ve Kanuni döneminde verilen fermanlar gereğince tasarruflarında bırakıldığı belirtilip Habeş, Gürcü, Kıpti ve Süryani cemaatlerinin Rum Patriğine tabi olduğu söylenerek Frenk ve Ermeni cemaatlerinin buna müdahale etmemeleri gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca Ermenilerin Habeş cemaatinin kendilerine tabi olduğunu ve ziyaretgâhlarının kendilerine mahsus olduğunu söylemelerine karşılık H. 1047 tarihli vesikaya atıf yapılmış ve Ermenilerin ellerindeki vesikaların sahih olmadığı buna karşılık Rumların ellerindeki vesikaların sahih olduğu için Ermenilerin buna müdahale etmemesi belirtilmiştir[48]. Defterdeki üçüncü vesika da ise, Ermenilerin ilan edilen iki fermandan memnun kalmadıkları ve yine Rumların haklarına müdahale ettikleri görülmektedir.
H. 1068 tarihli bu vesikada Kudüs Rum Patriği Paisios (Paişyoş-يوش پايش), Ermenilerin daha önce müdahale ettikleri manastırları ve ziyaretgâhları Rum taifesine geri verip, temessükatları sicille kayıt ettikten sonra Mar Yakub Gürcü Manastırı, bahçe ve tevabi, Beytüllahm Kilisesi’nin demir kapısının anahtarını, kilisenin üstündeki Habeş cemaatine ait odaları ve önündeki bahçeyi Rumlardan zorla aldıklarını belirtmektedir. Neticede zikredilen yerler, kilisenin anahtarı Rumlara teslim edilerek ve kilisenin bahçesinde Ermenilerin ihdas ettikleri duvar yıkılmasına, Ermenilere hiçbir taarruz ve haklarına müdahale edilmemesine karar veriliyor.
10 Numaralı Kilise Defteri’nde Ermenilerden sonra Rumlarla çekişen ikinci cemaat Latinler’dir. Haçlı Seferleri sonrasında Kutsal Yerleri terk eden Latinler, XIV. yüzyılın ilk yarısında Kutsal Yerler’e geri dönmek için uğraşlar başlatmışlardır. Nihayet Fransisken[49] rahipleri paranın da yardımıyla Roma Katolik kilisesinin kutsal topraklara geri gelmesini başardılar. İlk Fransisken rahipleri 1333’te kutsal topraklara geldiler ve on yıl sonra bu rahipler Batı Roma Katolik Kilisesi’nin kutsal topraklardaki temsilcileri oldular[50]. Anlam kargaşasına yol açmamak için burada Latin tabiri üzerinde biraz duralım. İzmir, Halep ve sair yerlerdeki ruhbanlardan bahsedildiğinde Fransız ruhbanı denildiği halde Kudüs’teki Kutsal Yerler’den bahs olundukça Frenk tabiri kullanılır[51]. İncelediğimiz 10 Numaralı Kilise Defteri’nde de Latin tabirinden çok Frenk (فرنك) ve Efrenç (افرنج) tabirleri kullanılmıştır. Acaba bu tabirlerin manası bir midir yoksa başka başka mıdır?
Osmanlı vesikalarında Rum Katolikleri ile Avrupa Katoliklerini ayırmak için Latinler ve Katolikler ayrı ayrı olarak belirtilmiştir. Binaenaleyh defterimizde geçen Frenk ve Efrenç tabirinden kasıt ise Avrupalı Katolikler’dir. Nitekim Kutsal Yerler’de Latinlerin haklarını savunan tek Romalı Katolikler Fransisken tarikatının ruhanileridir yani bunları çoğu İtalyan ve İspanya olmak üzere muhtelif Avrupa ülkelerinden gelen rahiplerdir[52]. Diğer tarikatlara mensup olan Katolik ruhanileri bu işlere karışmazlardı. Kudüs’te 1847’den itibaren bir Latin Patriği varsa da[53], kilise meselelerinde Fransiskenlere müstakilen amirlik eden Custode des Terres Saintes (Küstod) unvanlı bir rahip vardır[54] .
Defterde Rumlar ile Latinler arasındaki sürtüşmeler ile ilgili sırasıyla H. 1047, 1054, 1086, 1088 ve 1099 tarihli beş vesika vardır. IV. Murat dönemine ait H. 1047 tarihli ilk vesikada öncelikle Rumlara ait Kutsal Yerler bir bir sayılarak Beytüllahm Kilisesi’nin üç adet anahtarının Hz. Ömer zamanından beri Rumların tasarrufunda bırakıldığı ve Frenklerin buna müdahale ettikleri belirtilir. Aralarındaki sürtüşmeyi Kudüs mahkemesi çözemeyince, İstanbul’da Şeyhülislam Yahya Efendi, vezirler ve kazaskerler tarafından kurulan özel bir divanda inceleyerek, Rumların lehinde hükme bağlanmıştır. Ardından Frenkler duruma tekrar müdahale edip kilisenin bir anahtarı bize verildi deyip, üç adet anahtarı Rumların ellerinden alıp, cümlesini kiliseden çıkarmışlardır. Ayrıca Beytüllahm karyesindeki reayayı da kendi “ayin-i batıllarına” tabi kılıp, oğullarını Avrupa memleketlerini götürmüşlerdir. Neticede Rumlara ait Kutsal Yerler ve kilisenin anahtarları Frenklerden alınarak Rum Patriğine teslim edilmiştir. Ayrıca Frenklere dahl ve taarruz ettirilmeyip Kutsal Yerleri ziyaret etmek istediklerinde Rum Patriğinden izin almaları gerektiği ısrarla vurgulanmıştır. Sultan I. İbrahim’in dönemine ait olan H.1054 tarihli ikinci vesika ise, H. 1047 tarihli vesika ile aynıdır. Vesikada geçen “cülûs-ı hümâyûn-ı sa’âdetmakrûnum vâki’ olmağla evvel emir tecdid olunub” cümlesinden Rumların Kutsal Yerler’de sahip oldukları imtiyazât-ı kadîmelerini müeyyed eden ferman olduğu anlaşılıyor.
H.1086 ve H. 1088 tarihli vesikalar IV. Mehmet dönemine aittir. IV. Murat ve I. İbrahim dönemlerinde Rumlara gösterilen teveccühler Latinlere ağır gelmiş olacak ki bu dönemde Rumlarla yeni bir dramatik kriz yaşadılar. Bu dramatik krize şahitlik eden H.1086 tarihli vesikada 1669-1707 yılları arasında Kudüs Rum patrikliği makamında bulunan Dositheos (Dositeos-دوسى ت اوس) Hz. Ömer zamanından beri Kamame Kilisesi’ndeki İsa’nın kabrinde ayin yapma hakkının Rumlara ait olduğunu, daha sonra diğer Hristiyan cemaatlerin ayin yaptığını belirtilip, Latinlerin buna müdahale ederek türbenin üzerini örterek, sair yerlerde türlü biatler ihdas edip birkaç seneden beri olagelen ayinleri bozduklarını ve kilisedeki bir rahibi katl, ikisini de yaraladıklarını merkeze bildiriyor. İstanbul’da Veziriazam Ahmet Paşa ve kazaskerler huzurunda yapılan divanda Latinlerin Rumlardan zorla aldıkları haklar ve Kutsal Yerler Rumlara geri verilerek daha önceki sultanlar tarafında verilen fermanların geçerli olduğu ve hükm-ı hümâyûnun Rum Patriği olanların ellerinde yenilenmesi gerektiği vurgulanmıştır. H.1088 tarihli ikinci vesika 1086 tarihli vesika ile aynıdır. Sadece 1086 tarihli vesikada İstanbul’da yapılan divanda veziriazam Ahmet Paşa’nın ismi geçerken, 1086 tarihli vesikada ise, “vüzerâ-yı ‘izâm ve kâdîaskerlerim huzûrunda” şeklinde biraz daha kapalı bir ifadeyle belirtilmektedir.
Defterimizdeki H. 1099 tarihli son vesika Sultan II. Süleyman devrine aittir. Vesikadan anlaşıldığı kadarıyla II. Süleyman’ın cülûsı vesilesiyle Rumların Kutsal Yerler’de sahip oldukları imtiyazât-ı kadîmelerinin yenilendiği anlaşılıyor. Ferman, IV. Murat ve IV. Mehmet zamanlarında Rumlar ve Latinler arasında yaşanan anlaşmazlıkları daha ayrıntılı anlatılıp divanda verilen hükümlerin hala geçerli olduğunu belirtmektedir. Ayrıntılardan birini örnek verecek olursak, diğer fermanlarda Kutsal Yerler’de sakin olan Rumlar hakkında sayı verilmezken, bu fermanda Rumların 36 kişi olduklarını, bunlardan sadece üç kişinin Kamame Kilisesi’nde mütemekkin oldukları belirtilmektedir.
SONUÇ
10 Numaralı Kilise Defteri’ndeki 13 adet vesikadan anlaşıldığı kadarıyla, Hz. Ömer zamanında Kudüs’teki Hristiyanlara ait Kutsal Yerler’de Rumlara bazı muafiyetler ve imtiyazlar tanındığı ve bu muafiyet ve imtiyazların Osmanlı Devleti’nde de devam ettirildiği anlaşılmaktadır. Osmanlı Devleti’nde Rumlara verilen muafiyet ve imtiyazlar Hz. Ömer’in Kudüs Rum Patriği Sophronios’a verdiği ferman esas alınarak, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında verilmiştir. Ayrıca her saltanat değişikliğinde yenilenen fermanlarda, “kadimden vaki olan kilise ve manastırları ve ziyaretleri içeri ve taşrada kadimden ne minval üzere zabt u tasarruf edegelmişler ise ol minvâl üzere” anlayışıyla hareket edilerek, Rumlara tanınan muafiyetler ve imtiyazlar yenilenmiştir. Kudüs’te Rumlara verilen muafiyetlere, imtiyazlara ve bir anlamda Kutsal Yerler’de öncelikli konumlarına zaman zaman Ermeniler ve Latinler müdahale etmişlerdir. Mahalli kadılar tarafında çözülemeyen bu meseleler İstanbul’da divanda incelenerek Rumların hakları korunmuştur. Ayrıca cemaatler arasında çıkan anlaşmazlıkta Hz. Ömer, Yavuz ve Kanuni’nin Rumlara verdiği fermanların esas alındığı da defterdeki vesikalarda açık bir şekilde görülmektedir.
10 NUMARALI (KAMAME) KİLİSE DEFTERİ
Sahh
‘İzzetlü Re’isüʹl-küttâb Efendi
Rum tâ’ifesinin Kuds-ı Şerîfʹe müte‘âllik umûrları içun refʻ-i rifʻaten iltimâslarına binâ’en ‘arz-ı hâllerinde tevârîh-i muhtelife ile ba‘zı senedâtları oldığını tahrîr idüb lâkin kaydları ‘atîk olmakdan nâşî defterlerinin ihrâç ve tetebbu‘ı ʻasîr olmağla yedlerinde olub ibrâz ittikleri ma‘mûlün-bih senedâtlarından kaydları mevcûd olanlar ‘arz-ı hâlleri hâmişine derkenâr ve olmayanlar gereği gibi taharrî olınarak başka kâğıda kalemlerinden hülâsaları ihrâç olınmak husûsunı Dîvân-ı Hümâyûn kalemî kâtibinden bir müteyakkız ve müteharrî kimesneye tenbîh eyleyüb ba‘de kuyûdât-ı merkûmenin hülasalarını huzûrumuza ‘arz eyleyesin deyû
Buyuruldu
Fî 15 ZA Sene 1152
Yâ Allâh
Ömerüʹl-Hattâb
Sûret-i mersûm-ı Hazret-i Ömerüʹl-Hattâb
Bismillahirrahmanirrahim
Bizleri İslam ile izzetli kılan ve bizlere İman ile ikramda bulunan, Nebi Muhammed (s.a.v.) ile merhamet eden, delalet ve sapkınlıktan doğru yolu erdiren, dağıldıktan sonra bizleri bir araya getiren, kalplerimizi birbirine ısındıran, düşmanlara karşı bizleri muzaffer kılan, bizleri farklı ülkelere yerleştiren, birbirlerimizi seven kardeşler kılan Allaha hamdolsun. İşte ey Allah’ın kulları! Allah’ın bu nimetine karşı Allaha şükrediniz.
Bu ahidnâme, Ömer İbnü’l-Hattabʹdan değerli Patrik Sofroniyos’a verilmiş ahd u misaktır. O; bulundukları yerlerdeki keşişler, rahipler, rahibeler, raʻiyyeti olan Kudüs-i Şerifʹteki Tûr ez-Zeytunʹda bulunanların patriğidir. Bu ahitname nerde olurlarsa olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar bütün reʻâyayı, papazları, rahip ve rahibeleri kapsar ve bu ahidnâme ve sözleşme bütün bunlara bir güvencedir.
Bu kapsamda zimmî olan kimse zimmet hükümlerine uyarsa biz müminler ve bizden sonra yönetimi üstlenenle tarafından kendisine güvence vermek ve kendisini korumak vacip olur. Böylece zimmet ehli sergilemiş oldukları itaat ve boyun eğmeye karşılık olarak ihtiyaçları karşılansın.
Aynı zamanda bu belge ve ahidnâme onlara, kiliselerine, evlerine ve yurtlarına ve Kudüs içinde ve dışında bulunan ellerindeki bütün ziyaret yerleri olan Kamame, Beytüllahm, Mevlid-i İsa (a.s.) el-Kuberâ Kilisesi, Güney, Kuzey ve Batı tarafından üç kapısı bulunan Üç Kapılı Mağaralarına ve orada Kudüsʹte bulunan diğer farklı Hristiyan grupları olan el-Kuruc, el-Habeş ve dışarıdan ziyaret için gelen Fransızlar, Kıptiler, Süryaniler, Ermeniler, Nesakiriler, Yakubiler, Marunîler için bir güvencedir. Bunlar adı geçen Patrike tabidirler. Bu patrik onlardan önce gelir. Çünkü gönderilmiş Habib ve kerim olan nebi hazretleri tarafından bizzat kendi şerefli elinin mührü ile onlara eman ve güvence verilmiş ve şereflendirilmişlerdir. Ve bu nebi onların işlerini görmeyi ve onlara güvence vermeyi emretmiştir. Aynı şekilde biz müminler de onlara iyilikte bulunanın hürmetine karşılık olarak bizlerde onlara iyilikte bulunacağız. Böylece onlar cizye, ğafr ve diğer mevâcib denilen vergilerden miʻaftırlar.
Aynı şekilde karada ve denizde her türlü tehlikeden korunmuşlardır. Kamameʹye ve diğer ziyretgahlarına girişlerinde kendilerinden herhangi bir şey alınmaz. Ancak Hristiyan eliyle Patriki ziyarete gelmek üzere Kamameʹye gelenlerden bir dirhem ve bir dirhemin üçte biri kadar (1 dirhem + 1/3 dirhem) ücret alınır.
Müslüman her bir mümin erkek ve kadın ister sultan olsun, ister hâkim olsun, isterse yeryüzünde hükmeden herhangi bir vali olsun, ister zengin olsun, isterse fakir, kendisiyle emr olunduğu bu hususları muhafaza eder ve korur.
Hristiyan reislerine bu ferman sahabe-i kiramdan Abdullah, Osman bin Affan, Sa’d bin Zeyd, Abdurrahman bin Avf ve diğer sahabe kardeşlerinden oluşan şerefli kalabalık bir sahabe gurubunun huzurunda verilmiştir. Bu yazılı fermanda açıkladığımız hususlara riʻâyet edilsin, uygulansın ve ellerinde bulundursunlar.
Efendimiz Muhammed (s.a.v.) ve onun ehli beytine ve ashabına salât ve selam olsun. Âlemlerin Rabbi olan Allaha hamd olsun. Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.
20 Rebîʻuʹl-evvel 15 H.
Müminlerden her kim bu belgeyi okur ve buna aykırı davranırsa şimdiden kıyamete kadar Allahʹa verdiği sözü bozmuş ve Allahın sevgili elçisine buğzetmiş sayılsın.
Fatih Sultân Mehmed Hân Hazretlerinin hatt-ı hümâyûnlarıyla mu‘anven ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Mûcibince ‘amel olına. Her kim hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnı fesh iderse Allahʹın la‘netine uğrasun
Sebeb-i tahrîr-i tevkî‘-i refî‘-i hümâyûn-ı vâcibüʹt-tastîr-i yarlığ-ı belîğ-i hümâyûn nassarahuʹllâhu te‘âlâ ilâ yevme yub‘asûn oldur ki bi izniʹllâhi te‘âlâ Hazret-i Resûl-ı Ekrem hurmetiyle Makâm-ı Kostantiniyye feth ü fütûh oldıkda etrâf ü eknâfdan olan şâhlar ve krallar Âsitâne-i Sa‘âdetime elçiler gelüb feth ü fütûhı ‘arz idüb bu def‘a Kuds-ı Şerîfʹde olan Rumların Patriği Atnasiyos nâm râhib ruhbânlar ile gelüb Âsitâne-i Sa‘âdetime yüz sürüb ve Hazret-i Resûl-ı Ekrem hazretlerinin sallaʹllâhu ‘aleyhi vessellem hazretlerinin mübârek eliyle ve pençesiyle imzâlu olan hatt-ı hümâyûnları ve Hazret-i Ömer bin Hattab hazretlerinin radiyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh virilen hatt-ı kûfî ile ve selâtîn-i mâziyyeden hatt-ı hümâyûnları ibrâz idüb ve ricâ eyledi ol minvâl üzere Kuds-ı Şerîf içerü ve taşrasunda namâzları ve ziyâretleri keʹl-evvel Hazret-i Resûl-ı Ekrem sallaʹllâhu ‘aleyhi vessellem hazretlerinin ve Hazret-i Ömer radiyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh hazretlerinin ve selâtîn-i mâziyeden sadaka ve ihsân olınan hatt-ı hümâyûnları mûcibince zabt u tasarruf eyleyeler imdi kadîmden fermân ve sadaka olan üzere içerü olan Kamame ile cem‘-i namazgâhları ve ziyâretleriyle ve Gürci Manastırı olan Mar Yakub ve Kuds-i Şerîf taşrasında olan manastırlar ve kiliseler ve Hazret-i İsa ʻaleyhiʹs-selâm hazretlerinin doğduğı Beytüʹl-lahm Kilise-yi Kebîri ve mağara ve kilisede olan üç kapu miftâhlarıyla şimâl ve kıble ve garbî tarafından içinde olan cem‘-i millet-i Nasrâniyye Kuds-i Şerîf patrikleri yamakları bu vakf olan eşyaları bâc ve harâcdan ve fâkîrlerdan ve sâ’ir tekâlif-i ʻörfiyyeden kadîmden sadaka ve ihsân ve fermân olınan üzere küllîsinden mu‘âf ve müsellem olmak içün ricâ eyledükleri eclden imdi kadîmden Hazret-i Resûl-ı Ekrem hazretlerinin sallaʹllâhu ‘aleyhi vessellem hazretlerinin ve Hazret-i Ömer radiyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh hazretlerinin ve selâtîn-i mâziyyeden sadaka ve ihsân ve fermân olınan hatt-ı hümâyûnları mûcibince cenâb-ı celâletim dahî sadaka ve ihsân ve fermân-ı âlîşânım olmuşdur tasarrufumda ve hükmümde olan memleketler eğer deryadan ve eğer karadan hâkimüʹl-vakt olanlar Kuds-i Şerîf Patriği ve ruhbânları mezbûrlara himâyet ve sıyânet ve âherden kimesne rencîde eylemeyeler ve eğer Hazret-i Resûl-ı Ekrem sallaʹllâhu ‘aleyhi vessellem hazretleri sadaka ve ihsân olınan mübârek pençesiyle imzâlu hattı ve Hazret-i Ömer radiyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh hazretlerinin virdüği kûfî ile hattı ve selâtîn-i mâziyyeden sadaka ve ihsân olınan hatt-ı hümâyûnları ve hâlâ sadaka ve ihsân olınan hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdetmakrûn ve fermân-ı âlîşânı eğer bundan sonra gelen halîfeler ve vüzerâ-yı ‘izâmlardan ve ‘ulemâdan ve ehl-i ʻörfden ve kapum kullardan ve sâ’ir Ümmet-i Muhammedʹden akçe içün veyahud hâtır içün feshine murâd iderler ise Allâhʹın ve Hazret-i Resûlʹün hışmına uğrasun şöyle bileler ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd ve inkıyâd kılalar tahrîren fî evâsıt-ı şehr-i Şevvâliʹl-mükerrem sene isnâ ve sittîn ve semâne-mi’ete sene 862
Be-makâm-ı Kostantiniyye
Fâtih-i Kuds-ı Şerîf merhûm Sultân Selim Hân hazretlerinin hatt-ı hümâyûn ile mu‘anven ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Emr-i şerîfim mûcibince ‘amel her kim bir gayr-i şekl iderse ve bozarsa Allahu te‘âlânın kılıcına uğrasın
Bi avniʹllâhi te‘âlâ ve Resûlihi habîbi Kuds-ı Şerîf [ʹden] Beytüʹl-lahmʹa gelüp Saferüʹlhayrın yiğirmi beşinci gününde feth-i bâb olınub Rum keferesine patrik olan Attalia nâm râhib cümle râhibân ile ma‘ân re‘âyâ ve berâyâ gelüb itâ‘at ve ricâ ve temennâ kılmışlardır kadîmden vâkı‘ olan kilise ve manastırları ve ziyâretleri ve içerü ve taşrada kadîmden ne minvâl üzere zabt u tasarruf idegelmişler ise ol minvâl üzere mezbûr patrik dahî zabt u tasarruf eyleye ve Hazret-i Ömer radiyaʹllâhu ʻanh hazretlerinden olan ‘ahidnâme-i hümâyûn ve selâtîn-i mâziyyeden olan evâmir-i şerîfeleri mûcibince zabt u tasarruf eylemek içün deyu buyurdum ki, hükm-ı şerîfe mûcibince zabt u tasarruf eyleye Kamame kapusu karşusunda ve kıble tarafında mugtesil kadîmi iki şem‘dan ve kanâdiller ve yine mahall-i mezbûrda vâkı‘ patrikliğe tâbi‘ gulgule üzerinde dört kemerin aşağısı ve yukarusı ve Sitti Meryem üzerinde yedi kıt‘a kemerler zîr ve bâlâsı ve kilise-i kebîr ortası ve türbesi ma‘ân cümle ziyâretleri ve taşra Kamame havlısı üç kiliseleri ve karşusuna Kilise-i Mar Yuhanna ve patrik mütemekkin olan evlerde kilise olan Elene dimeğle ma‘rûf ve Mar Tekilla ve Sitte Yani ve Mar Eftimiyos ve Mar Mikail ve Mar Yorgi ve Mar Yuhanna ve Yakmiya ve Mar Vasil ve Mar Nikola ve Mar Dimitri ve Sitti Meryem ve diğer Mar Yuhanna ve diğer kilisesi ve Mar Yakub Gürcü Manastırı ve Mar Yorgi nâm kiliseleri ve Kuds-ı Şerîf taşrasında Meryem Ana makberesi ve Mar Seyon ve Hazret-i İsaʹnın zindanı Hanan’ın evi sahrada olan makbereleri ve Gürcü Manastırı mesâlibi ve Mar Simon ve Mar İlyas Manastırı ve bağ ve zeytûn ve Mar Sava Manastırı ve Karye-i Beyt-i Jala Mar Yorgi ve Hazret-i İsa ʻaleyiʹs-selâmın doğduğu Beytüʹl-lahm nâm mağara ve kenisede vâkı‘ mevzi‘-i şimâl ve kıble taraflarında olan iki kapunun miftâhları ve etrâfından olan iki kıt‘a bağçe ve zeytunluk ve makberelikleri ve sâ’ir karyelerde olan kilise ve manastırları ve patriğe tâbi‘ olan Gürcü ve Habeş ve (Sırb) Süryani ve sâ’ir vakf olanları ve metropolidleri ve râhibleri ve mürd olan metropolid ve piskopos ve râhiblerin metrûkâtları ahz u kabz idüb ve Kuds-ı Şerîfʹin kapusunda zemzem suda ve Arap fenârında ve iskelelerde ve keşf ittiklerinde ve gümrük ve bâc ve sâ’ir tekâlif-i ʻörfiye biʹl-külliye mu‘âf ve müsellem olalar mezbûr veçh-i meşrûh üzere olan emr ü şerîfim mûcibince âher millet müdâhale ve rencîde eylememek sâ’ir milletden Rum Patriği olan mukaddem ola Hazret-i Ömer radiyaʹllâhu ʻanh hazretlerinin ‘ahidnâme-i hümâyûn ve selâtîn-i mâziyyeden olan evâmir-i şerîfeleri mûcibince ben dahî virdim ve buyurdum ki hükm-i şerîfim mûcibince ba‘deʹl-yevm veçh-i meşrûh üzere olan emrime sultân olanlar yâhûd ve vüzerâ-yı ‘izâm ve ‘ulemâ ve sulehâdan ve kadılardan ve mîr-i mîrân ve mîrlivâ ve voyvodaları ve beytüʹl-mâl-ı kassâm âdemleri ve subaşıları ve zu‘amâ ve erbâb-ı timâr ve müferrika ve çâvuş ve sipâh ve yeniçeri ve sâ’ir kapum kullarından her kim fesh-i murâdları olur ise Allâhu te‘âlânın hışmına ‘azâbına uğrasun deyu bu hükm ü hümâyûnımı mezbûrların yerlerine ibkâ idüb ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar tahrîren fî sene selâse ve işrûn ve tis‘a mi’e
Be-makâm-ı Kuds-ı Şerîf
Sene 923
Merhûm Sultân Süleyman Hân Hazretlerinin hatt-ı hümâyûnları ile mu‘anven ve ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Emr-i şerîfim mûcibince ‘amel oluna feshine her kim murâd ider ise Allahu te‘âlânın ʻazâbına ve hazret-i Resûl-ı Ekremin hışmına uğrasun
Kuds-ı Şerîf Sancağı begi ve Kuds-ı Şerîf Kâdîsıʹna hüküm ki
Hâlâ Kuds-ı Şerîfʹde sâkin olan Rum Patriği Bermanus Yermenos nâm râhib Der-sa‘âdetime ‘arz-ı hâl sunub cennet-mekân-ı firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun-leh babam Sultân Selim Hân ‘aleyhiʹr-rahmeti veʹr-rıdvân zamân-ı feth-i şerîflerinde olan patrik Attalia nâm râhib ve sâ’ir râhibân tâ’ifesi ve re‘âyâ ve berâyâ cümlesi varub merhûm babam Sultân Selim Hân ‘aleyhiʹr-rahmeti veʹr-rıdvân hazretlerine ricâ ve temennâ kıldılar ki kadîmden vâkı‘ olan kiliseleri ve manastır ziyâretleri ve içerü ve taşralarda kadîmden ne minvâl üzere zabt u tasarruf idegeldikleri hususları yine olmasa minvâl üzere zabt u tasarruf eyleyeler ve Hazret-i Ömer radiyaʹllahû te‘âlâ ʻanh hazretlerinden olan ‘ahidnâme-i hümâyûn ve salâtîn-i mâziyyeden olan evâmîr-i şerîfeleri mûcibince merhûm babam Sultân Selim Hân ‘aleyhiʹr-rahmeti veʹr-rıdvân hazretleri dahî hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn ihsân idüp buyurmuşlar ki kilise ve manastırları ve ziyâretleri ve içerü ve taşralarda olan Kamame kapusu karşusunda ve kıble tarafında mugtesil iki şem‘dân ve kanâdiller ve mahal-i mezbûrda vâkı‘ patrikliğe tâbi‘ gulgule üzerinde dörd kemerin aşağı ve yukarusı ve Sitti Meryem üzerinde yedi kıt‘a kemerler zîr ve bâlâsı ve kilise ve küberâsı ortası ve türbesi ve ma‘ân cümle ziyâretleri ve taşra Kamame havlısı vâkı‘ üç kiliseleri Kilise-i Mar Yuhanna merdubân üzerinde Elena Kilisesi dimeğle ma‘rûf ve patrik mütemekkin olan evlerde kiliseyi ve iki yol üzerinde olan kemerleri ve karşusunda olan manastır ve Mar Tekilla ve Sitti Yani ve Mar Eftimiyos ve Mar Fenarine ve Mar Mikail Manastırı ve Mar Yorgi ve Deramud ve Mar Yuhanna ve bağçe ve Mar Vasil ve Mar Toduri ve Mar Nikola ve Mar Dimitri ve Sitti Meryem ve diğer Mar Yuhanna ve diğer kilise-i Mar Yakub Gürcüler Manastırı ve bağçeleri ve zeytûnları ve Hazret-i İsa ‘aleyhiʹs-selam zindânı ve Mar Yorgi nâm kiliseleri ve Kuds-ı Şerîf taşrasında Meryem Ana makberesi ve Tur-ı Zeytun ve Hazret-i Davud ve Mar Süleyman Kilisesi ve Deyr-i Zeytun ve Hananʹın evi ve defni olan sahrada makbereleri ve Gürcüler ve Mekril Manastırı ve Musalla nâm Kilisesi ve Mar Simon ve Kıtamon ve Mar İlyas manastırı ve bağ ve tarlaları ve zeytunluk ve Mar Sava manastırı ve Karye-i Beyt-i Jala ve Mar Yorgi ve Hazret-i İsa ʻaleyiʹs-salâtu vessalam[ın] doğduğu Beytüʹl-lahm nâm mağara ve kebîr kilisede vâkı‘ şimâl ve kıble taraflarında olan iki kapunun miftâhları ve etrâfında olan iki kıt‘a bağçe ve zeytunlüği ve makberelikleri ve sâ’ir karyelerde olan kilise manastırları ve patriğe tâbi‘ olan Gürcü ve Habeş ve Kıptî tâ’ifesi ve sâ’ir vakf olanları âyîn-i bâtılaları üzere nâkûs ve her gece buhûr ittikleri ve âyînleri üzere zuhûr iden nâr-ı şem‘ ve devr ittiklerinde cümle milletten Rum Patriği ve tevâbi‘leri cümlesinden mukaddem varub sonra sâ’ir millet varalar ve mürd olan râhiblerin ve metropolidlerin ve piskoposların ve kalaguryaların metrûkatları mezbûr patrik ahz u kabz idüb ve Kuds-ı Şerîfʹin kapusu ve zemzem suyu ve Arap fenârında ve iskelelerde ve keşf ittiklerinde ve gümrük ve bâc ve cizye ve kilise meremmâtına vaz‘-ı kadîmi üzere fermân olunmak ve odalar binâ eylemek ve kapu ve pencere açmak veyahud kapamak ve evden eve kemer eylemek ve sâ’ir tekâlîf-i ʻörfiyye küllîsinden mu‘âf ve musellem olalar min-ba‘d âher millet karuşub mudâhale eylemeye cümlesinden Rum Patrikleri mukaddem ve zabtında ola Hazret-i Ömer radiyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh hazretlerinin ‘ahidnâme-î hümâyûn ve merhûm babam Sultân Selim Hân ‘aleyhiʹr-rahmeti veʹl-gufrân hazretlerinin hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnları mûcibince ben dahî virdüm ve buyurdum ki hükm-ı şerîfim mûcibince ba‘deʹl-yevm veçh-i meşrûh üzere olan emrime sultân olsun veyahud vüzerâ-yı ‘izâmdan ve ‘ulemâ[yı] ve sulehâdan ve mîr-i mîrân ve mîrlivâ [ve] voyvodaları ve beytüʹl-mâl ve kassâm âdemleri ve vakıf mütevellîleri ve subaşıları ve zu‘amâ ve erbâb-ı timâr ve müteferrika ve çavuş ve sipâh ve yeniçeri ve sâ’ir ehl-i ʻörf tâ’ifesi ve kapum kullarından ve Hazret-i Resûl-i Ekrem sallaʹllâhu ‘aleyhi vessellem hazretlerinin ümmetinden her kim Hazret-i Ömer hazretlerinin ‘ahidnâme-i hümâyûnları ve merhûm babam Sultân Selim Hân ‘aleyhiʹr-rahmeti veʹr-rıdvân hazretlerinin hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnları ve hâlâ virilen hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdetmakrûnum fesh eylemek murâdları olursa Allahu te‘âlâʹnın hışmına ve ‘azabına mesûl olalar deyu hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnlarımı mezbûrların yedlerine ibkâ idüb ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar tahrîren fî evâsıt-ı şehr-i Rebî‘uʹl-evvel sene selâse ve selâsîn ve tis’ami’e sene 933
Bi-makâm-ı Edirne el-Mahrûse
Merhûm Sultân Murad Hân hazretlerinin bâ-telhîs ve hatt-ı hümâyûn ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Rumlar evvel girsun içun emr viresin
Kuds-ı Şerîf Mollasına ve Kuds-ı Şerîf Sancâğı beğine ve Kuds-ı Şerîfʹde [ ] mütevellîsi [ ] zîde mecduhûya hüküm ki
Beytüʹl-magtisʹde vâkı‘ Kamame-i Kenisaʹdan dârendegân-ı fermân-ı hümâyûn Rum tâ’ifesine ve patrikkâhı tarafından dergâh-ı mu‘allâma âdemler gelüb ve ‘arz-ı hâl sunılub feth-i hâkânîden berü âyîn ve ‘âdetleri üzere zikr olınan Kamame-i Kenisaʹda duhûl-ı ziyâreti ile zuhûr iden nâr ziyâreti içun zamânıyla her sene etrâf ü eknâfdan gelen Ermeni ve Gürcü ve Frank ve Habeş keferesi ve sâ’ir millet-i nasâra tâ’ifesi Rum patriklerine mürâca‘at idüb ve kenisa-i mezbûrede aşağa ve yukarı mahalleri ve kapu önünde tilâvet-i İncil ve gerr devr-i ma‘bed ve tertîb-i devr ve gerr her gice buhûr salmak ve nâr-ı mezbûrdan şem‘ yandırmakdır millet-i mezbûre ve tavâ’ife-i merkûmenin cümlesinden evvel Rum Patrikgâhı ve ruhbân ve tâ’ifesi varub cümleden mukaddem bidâ’en hıdmet ve edâ-yı âyîn-i ma‘bed itdikden sonra mu‘tâd-ı kadîm üzere sâ’ir millet ve tavâ’if dahî yollarıyla gelüb tarîk-i kadîm üzere anlar dahî devr ve edâ-yı âyîn iderler iken hâliyâ zikr olınan tavâ’if-i muhtelifenin Ermeni tâ’ifesinden Kızılbaşdan gelme Gorgor nâm Ermeni ve gayrîleri biriküb feth-i hâkânîden berü olıgelmişe muhâlif vaz‘ ve hareket idüb ve akçe kuvvetiyle harekâta muvâfakat itdirüb kadîmüʹl-eyyâmdan olıgelen âyînlerine muhâlif ellerine bir dürlü hüccet almağla bunların mu‘tâd-ı kadîm üzere olan âyînlerin iptâl eyleyüb olıgelmişe muhâlif ve ‘âdet-i kadîmelerine mugâyir bunların yolların basub ma‘bed-i mezbûreye Rum tâ’ifesi ve Rum Patrikgâhıʹndan evvel varub zikr olınan Kamame-i Kenisa-i merkûmede zuhûr iden nâr ve sâ’ir mahallere edâ-yı âyîn itmekde akçe kuvvetiyle mukaddem itmeleriyle kendülere zulm ve hayf eylediklerin i‘lâm idüb olıgelmişe muhâlif ve mu‘tâd-ı kadîme mugâyir Ermeni ve sâ’ir tavâ’if-i muhtelifeden olanlar Rum tâ’ifesine ve patrikgâhına takaddüm itdirilmeyüb cümlesinden evvel bunlar varub edâ-yı âyîn eylemeleri bâbında ellerinde olan tuğralu evâmir-i şerîfe ve sâ’ir temessükâtların ibrâz idüb biʹl-fi‘l Rum İli ve Anadolu Kâdîaskerlerim olan a‘lemînüʹl-‘ulemâ’iʹl-mütebahhirîn efdalüʹlfüdelâ’iʹl-müteferi‘în Mevlânâ Abdullah Venude edâme Allâhü te‘âlâ fezâ’iluhû huzûrlarında Ermeni tâ’ifesiyle murâfa‘a olub tarafeynin temessükleri görüldükde Ermeni tâ’ifesinin ibrâz eyledikleri hüccetleri devr-i fethdenberü olan âyîn ve ‘âdetlerine muhâlif olub bir tarîkile mâl kuvvetiyle aldıklar zâhir ve mütebeyyin olduğından gayri mezkûrân Rum tâ’ifesinin ellerinde olan evâmir-i şerîfe sahîh ve ma‘mûlün-bih hükm-ı hümâyûn olmağla hîn-i murâfa‘ada müşârun-ileyhâ Kâdîaskerlerim huzûrunda hakk-ı takaddum Rum tâ’ifesinin idüğine hükmbirle kat‘î cevâb virilüb ve ahvâlleri tafsîl üzere yazılub pâye-i serîr-i a‘lâma telhîs ve ‘arz olundıkda kadîmden olıgeldüği üzere Rum tâ’ifesi ve patrikgâhı evvel girüb cümle tavâ’if-i milelden takaddüm eyleyeler deyü hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnumla fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmağın Ermeni tâ’ifesi ve gayrî millet-i Rum tâi’fesine ve patrikgâhına takaddüm itdirilmeyüb cümlesinden evvel ve sâ’ir milletden mukaddem Kamame-i Kenisaʹya ve sâ’ir aşağa ve yukaru mahallere ve devr ve ziyâret olınan mahallerin cümlesine Rum tâ’ifesi ve patrikgâhı evvel varub ziyâret ve edâ-yı âyîn ve ‘âdet eylemeleri bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdır buyurdum ki emrim üzere Kamame-i Kenisa-i mezbûrede vech-i meşrûh üzere edâ-yı âyîn ve ‘âdet ve takaddüm-i ziyâret eyleyüb eğer kapu önünde İncil tilâvet eylemekdir ve eğer aşağa ve yukaru mahallerde varub edâ-yı âyîn [ve] tertîb eyelemekdir ve eğer sâ’ir her gicelerde buhûr salmakdır ve her cum‘a gicelerinde nâr-ı mezbûrdan şem‘ yandırmakdır Ermeni ve gayrî millet ve tâ’ife-i Frenk ve Gürcü ve Habeş ve sâi’r milletin cümlesinden evvel Rum tâ’ifesi ve Rum Patrikgâhı varub olıgeldüği ‘âdet-i kadîm üzerine edâ-yı âyîn ve ‘âdet ve sarf-ı levâzım ziyâret eyleyüb min-ba‘d bunlara zikr olınan tavâ’ifden bir ferdi takaddüm itdirmeyesiz şöyle ki bu emr-i hümâyûnumdan sonra Ermeni tâ’ifesi ve sâ’ir millet ve tavâ’if kanâ‘at itmeyüb girü bir tarîkile emr ve hüccet veya gayrî temessükât ibrâz idüb bunlardan takaddüm eylemeğe sa‘y ü ikdâm iderler ise ol makûle ibrâz eyledikleri temessüklerin ellerinden alub der-kise idüb mühürleyüb Âsitâne-i Sa‘âdetime havâle eyleyesiz ki emrime muhâlif iş eyledikleriçün getürdilüb haklarından geline ve da‘vâlarının cevâbları virile ve biʹl-cümle bu bâbda hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnumla şeref-südûr bulan fermân-ı kazâ-cereyânım ve hükm-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum mûcibince gereği gibi mukayyed olub vech-i meşrûh üzere Rum tâ’ifesine patrikgâhına mu‘tâd-ı kadîm ve olugeldüği âyîne muhâlif bir ferdi ve Ermeni tâ’ifesinden bir ahadi takaddüm itdirmeyesin cümle eğer Ermeni ve eğer Frenk ve Gürcü ve Habeş tâ’ifesinin cümlesinden mukaddem Rum tâ’ifesine ve patrikgâhına Kamame-i Kenisa-i mezbûrda ve sâ’ir ziyâreti lâzım olan mahallerin cümlesinde edâ-yı âyîn ve ‘âdet eylemeklerinde takaddüm itdirüb bu emr-i hümâyûnumun mazmûn-ı münîfine râzı olmayub hilâf-ı emr-i hümâyûn mezbûr Rum tâ’ifesine ve patrikgâhına tecâvüz ve ta‘addî ve tazyîk ve te’ezzî idenleri ve memnû‘ olmayub ‘inâd ve muhâlefet üzere muzırr olanları getürdüb şer‘-i şerîf ve kânûn-ı münîf üzere haklarında lâzım geleni icrâ eyleyesin şöyle bilesin ve ba‘deʹn-nazar bu hükm-ı hümâyûnumı Rum tâ’ifesinin ellerinde ibkâ idüb ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın tahrîren fî evâsıt-ı şehr-i Saferiʹlhayr sene erba‘a ve erba‘în ve elf mineʹl-hicretiʹl-nebeviyye ‘aleyhi efdalüʹt-tafhiyye
Sene 1044
Be-makâm-ı Kostantiniyye
Merhûm Sultân Mehmed Hân hazretlerinin bâ-telhîs ve bâ-hatt-ı hümâyûn ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Hazret-i Ömer ve ceddim Sultân Selim zamânında virilen ‘ahidnâmeler mûcibince ‘amel virdim Ermeni dahl itmeye
Sâbıkan Şeyhüʹl-islâm olub hâlâ ber-vech-i arpalık Kuds-ı Şerîf Kazâsıʹna mutasarrıf olan Mevlânâ Abdurrahman edâme Allâhü te‘âlâ fezâ’iluhûye ve ber-vech-i arpalık Kuds-ı Şerîf Sancâğıʹna mutasarrıf olan [ ] dâme ikbâlühuye hüküm ki
Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Rum keferesi patriği ile memâlik-i mahrûsemde olan harâcgüzâr Rum keferesi râhibleri südde-i sa‘âdet-medâr ve ‘atebe-i ‘aliyye-i ‘adâlet-karârıma gelüb Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Kamame dimeğle meşhûr kenisa ve içinde olan mugtesil ve kadîmî iki şem‘dân ve kanâdil ve mahal-i mezbûrda vâkı‘ patrikliğe tâbi‘ gulgule yerleri üzerinde dört kemerin aşağusu ve yukarusu ve Sitti Meryem üzerinde yedi kıt‘a kemerin zîr u bâlâsı ve kenisa-yı Kebîr ortası ve türbesi ile cümle ziyâretleri ve taşrada Kamame havlısı ve üç kenisaları ve karşusunda kenisa-yı Mar Yuha ve patrik mütemekkin olduğı evlerde ki kenisa-i Elena dimeğle ma‘rûf ve Mar Tekilla ve Sitti Yani ve Mar Aktimos ve Mar Mikail ve Mar Yorgi ve Mar Yuhanna ve bağçe ve Mar Vasil ve Mar Nikola ve Mar Dimitri ve Sitti Meryem ve Diğer Yuhanna ve diğer kenisası ve Gürcü Manastırı ve Mar Yakub ve Mar Yorgi nâm kenisa ve Kuds-ı Şerîf taşrasında Meryem Ana makberesi ve Mersiyon ve Hazret-i İsaʹnın zindânı ve Hanaʹnın evi ve Samarraʹda olan makbereleri ve Diğer Gürcü Manastırı musallâsı ve Mar Simon ve Mar İlyas Manastırı ve bağçe ve zeytûn ve Mar Save Manastırı ve Karye-i Beyt-i Jala Mar Yorgi ve Mevlid-i Hazret-i İsa ‘alâ nebiyyen ve ‘aleyhiʹs-selâm ki Beytüʹl-lahm dimeğle ma‘rûf mağara ve kenisada vâkı‘ mevzi‘a şimâlen ve kıble tarafında olan iki kapunun miftâhları ve etrâfında olan iki kıt‘a bağçe ve zeytünlüği ve makbereleri ve sâ’ir karyelerde olan kenisa ve manastırları ve mezbûr patrike tâbi‘ olan Gürcü ve Habeş ve Süryani ve Kıpti tâ’ifelerinin ziyâretgâhları ve vakıfları Hazret-i Ömer radiyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh medîne-i mezbûreyi feth itdikde Rum keferesi ve patrikliği ellerinde ve tasarruflarında olmasıçün hatt-ı kûfî ile ‘ahdnâmeleri olduğundan gayri selâtîn-i mâziyyeden ecdâd-ı ‘izâmım Sutân Selim ve Sultân Süleyman Hân tâbe sarâhumâ dahî zikr olınan Kamame nâm kenisayı ve bâlâda mestûr olan ziyâretgâhları ve Rum tâ’ifesine tâbi‘ olan Gürcü ve Habeş ve Süryani ve Kıpti tâ’ifelerini Rum keferesi patrikleri ellerinde ibkâ idüb Ermeni ve Frenk ve millet-i şekâdan bir ferd dahl u ta‘arruz eylemeye deyü Hazret-i Ömer radiyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh virdüği ‘ahdnâmeye ittibâʻen muttasıl ve meşrûh-ı şurût ve kuyûdı müştemil ve envâ‘-ı şedîd ve teşdîdi mutazammın hatt-ı şerîf-i sa‘âdet-redîfleri ile ‘ahdnâme-i hümâyûn ihsân ve erzânı buyurub cennet-mekân-ı firdevs-âşiyân ceddim merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Ahmed Hân dahî mukarrer idüb vech-i meşrûh üzere ‘ahidnâme-i hümâyûn erzânı kılub bu uslûb üzere mazbût iken bundan akdem Ermeni keferesi tâ’ifesi hilâf-ı vâkı‘-i inhâ ile bir hüccet itmek ve mûcibince emr ibrâz idüb varub mahal-i mezbûrda bunlara mahsûs ve mu‘ayyen olan mevâzi‘ ve emâkini tasarruf ve makbûzların kabz eyleyüb merhûm ve mağfûrun-leh cennet-mekân-ı firdevs-âşiyân ‘ammi-i büzürgdârım Sultân Murad Hân tâbe sarâhuhu zamânında husûs-ı mezbûr pâye-i serîr-i a‘lâlarına ‘arz ve telhîs ve Ermeniler ile murâfa‘-i şer‘-i şerîf olduklarında zikr olınan mevâzi‘-i ‘adîde Rum kefere patrikleri tasarruflarında oldığı sâbit ve zâhir olmağla Ermeni keferesinin ‘alâka ve medhali olmaduğı nümâyân ve bâhir olmağın murâfa‘adan Rum tâ’ifesine hüccet-i şer‘iyye ve mûcibince hatt-ı hümâyûnları ile mu‘anven ahkâm-ı şerîfe virildüğinden mâ‘adâ cedd-i emcedim merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Ahmed Hân tâbe sarâhuhu câmi‘-i şerîflerine her sene revgan bahâ bin gurûş virilmek üzere kavî temessükler virilüb men‘ olmuşlar iken memnû‘ olmayub hâlâ yine şiddet itmeleriyle zikr olınan Habeş tâ’ifesi bize yamakdır ve ziyâretgâhları bize mahsûsdur deyü hilâf-ı inhâ ile aldıkları emri yine ibrâz idüb Dîvân-ı Hümâyûnʹda vüzerâ-yı ‘izâmım ve kâdîaskerlerim huzûrlarında Ermeni tâ’ifesi tekrâr murâfa‘a ve tarafeynin temessükâtına nazar olundıkda zikr olınan Habeş ve Kıpti tâ’ifesi ve ziyâretgâhları Rum tâ’ifesine yamak olub Ermeni tâ’ifesinin da‘vâ ve nizâ‘ları mahz-ı şiddet olduğı bâhir olmağın Rum tâ’ifesinin ellerinde olan müte‘addid ahidnâme-i hümâyûn ve ahkâm-ı şerîfe mûcibince Rum tâ’ifesine hükm ile cevâb virildüğin rikâb-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnuma ‘arz ve telhîs olundıkda Habeş tâ’ifesi ve ziyâretgâhları olan mevâzi‘-i müte‘addide ve tevâbi‘ ve levâhıkı ve eşyâ-yı lâzımesi ve iki kapunun miftâhları ile ellerinde olan ‘ahidnâne-i hümâyûn mûcibince kadîmden zabt u tasarruf idegeldikleri üzere Rum keferesinin tasarrufunda olub min-ba‘d Ermeni keferesi ve millet-i sâ’ire taraflarından ber-vechile müdâhale ve mu‘ârıza olmamak bâbında hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnumla fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdır buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum ve emr-i şerîf-i ‘âlîşânım mûcibince ‘amel idüb dahî medîne-i mezbûrede vâkı‘ Kamame nâm kilisâda zikr olınan mevâzi‘-i ma‘dûda ve emâkin-i mahdûda ve manastır ve ziyâretgâhlarına ve Gürcü ve Habeş ve Süryani ve Kıpti tâ’ifelerine cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ve eşyâ-yı lâzımesiyle vakıflarına Haztet-i Ömer radıyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh zamân-ı şerîflerinde virildüği ‘ahidnâme ve ecdâd-ı ‘izâmım ve cennet-mekân babam Sultan İbrahim Hân enâreʹllâhu teʻâlâ berâhinehumun virdikleri mufassal ve meşrûh ‘ahidnâme ve ahkâm-ı şerîfe üzere Habeş tâ’ifesi ve Kıpti ve Rum keferesi ve patriklerine yamak olub ve ziyâretgâh ve vakıfları tasarrufunda olub min-ba‘d Ermeni tâ’ifesine dahl u ta‘arruz itdirmeyüb bundan sonra Ermeni keferesi tâ’ifesinin bu âyîn-i da‘vâ ve nizâ‘ları istîmâ‘ olunmayub hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnumla sâdır olan emr-i şerîfimi görenler ‘amel idüb kuzât-ı eyyâmdan ve vülât ve hükkâmdan bir ferd hilâfına cevâz göstermekden be-gâyet ihtirâz eyleyeler şöyle bilesin ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın tahrîren fî evâhir-i şehr-i Rebî‘uʹl-âhir sene seb‘a ve sittîn ve elf
Sene 1067
Kostantiniyye
Merhûm Sultân Mehmed Hân hazretlerinin ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Sâbıkan Şeyhüʹl-islâm olub hâlâ ber-vech-i arpalık Kuds-ı Şerîf Kazâsıʹna mutasarrıf olan Mevlânâ Abdurrahman edâme Allâhü te‘âlâ fezâ’iluhûye ve ber-vech-i arpalık Kuds-ı Şerîf Sancâğıʹna mutasarrıf olan [ ] dâme ikbâlehuya hüküm ki
Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Rum keferesi patriği olan Paişyoş nâm râhib ordu-yı hümâyûnuma ‘arz-ı hâl sunub Rum keferesinin Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Ermeni tâ’ifesiyle mâbeynlerinde münâza‘ât-ı kesîra olmağla bundan akdem Dîvân-ı Hümâyûnuma ihzâr olınub ve vüzerâyı ‘izâmım ve kâdîaskerlerim huzûrlarında mürâfa‘a olub Rum keferesinin ellerinde olan Hazret-i Resûl-ı Ekrem sallaʹllâhu te‘âlâ ‘aleyhi vessellem fermân-ı şerîflerine ve Hazret-i Ömer radıyaʹllâhu te‘âlâ anhın hatt-ı latîflerine ve merhûmûn ve mağfûrun-lehîm Sultân Selim ve Sultân Süleyman ve Sultân Murad Hân ve sâ’ir ecdâd-ı i‘zâmım enâreʹllâhu teʻâlâ berâhinehumun zamân-ı sa‘âdet-iktirânlarında virilen hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûna nazar olınub vâkı‘ hâl pâye-i serîr-i a‘lâma telhîs olundıkda kadîmüʹl-eyyâmdan olıgeldüği üzere Rum keferesine ibkâ ve mukarrer kılınub hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum sâdır olub ve mûcibince emr-i şerîfimle münâsibi ta‘yîn olınub ve cânib-i şer‘-i şerîfden hüccet-i şer‘iyye virilüb Kuds-ı Şerîfʹe vardukda sudûr bulan hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum ve evâmir-i şerîf-i vâcibüʹl-ittibâ‘ım ve hüccet-i şer‘iyye ve temessükât-ı sâ’ire mûcibince Ermeni tâ’ifesi bîvech-i nizâ‘ ve müdâhale eyledikleri manastırları ve ziyâretgâhları üslûb-ı sâbık üzere girü Rum keferesine hükm ve teslîm ve Ermeni tâ’ifesi müdâhale mu‘ârızadan men‘ ve temessükâtları sicill-i mahfûza kayd olınub cümle zabt u tasarruf itdikden sonra Ermeni tâ’ifesi memnû‘ olmayub Gazze Sancâğıʹna mutasarrıf olan Hüseyin dâme ikbâlehuye istirdâd itmeğle hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn ve emr-i şerîfime ve hüccet-i şer‘iyye ve temessükât-ı sâ’ireye ve kadîmden olıgelen muhâlif cebren ve kahren Mar Yakub Gürcü Manastırı ve bağçe ve tevâbi‘i ve Beytüʹl-lahmʹda demür kapu ve anahtarı ve üstünde Habeş vakfı olan odaları ve önünde bağçeyi ellerinden alub Ermeni tâ’ifesi zabt eyleyüb gadr ü ta‘addî ve tecâvüz eyledüğin bildürüb hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum ve emr-i şerîfim ve hüccet-i şer‘iyye mûcibince ol manastırlar ve bağçeler ve mevzi‘ler kemâ fiʹl-evvel Rum keferesi tarafına teslîm ve zabt ve Ermeni tâ’ifesi bağçenin ortasında ihdâs eyledikleri dıvar hedm itdirülüb ve anahtarları alıverilüb min-bâ‘d ber-vechle Ermeni tâ’ifesini ve millet-i âherden kimesneyi dahl u ta‘arruz itdirülmemek bâbında hükm-ı hümâyûnum ricâ eyledüği vech-i meşrûh üzere ‘amel olunmak bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlüʹl-kadrım üzere ‘amel idüb dahî husûs-ı mezbûr mukaddemâ pâye-i serîr-i a‘lâma telhîs olınub virilen hatt-ı hümayûn-ı sa‘âdet-makrûnum ve emr-i şerîf-i vâcibüʹl-ittibâ‘ım ve hüccet-i şer‘iyye mûcibince zikr olınan manastırlar ve bağçeler ve mevâzi‘ kemâ fiʹl-evvel Rum keferesi tarafına teslîm ve zabt ve Ermeni tâ’ifesi bağçe ortasında ihdâs eyledikleri dıvârı hedm itdirülüb ve anahtarların alıvirüb min-ba‘d hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum ve mukkaddemâ ve hâliyâ virilen evâmir-i şerîfeme ve hüccet-i şer‘iyyeye ve temessükât-ı sâ’irelerine muhâlif Ermeni tâ’ifesi ve millet-i âherden kimesneyi dahl u ta‘arruz ve ta‘allül ve nizâ‘ itdirmeyüb men‘ ü def‘ idüb emr-i şerîfimin icrâsında dakîka fevt eylemeyesin emr-i şerîfime muhâlif ‘inâd idenleri yazub ordu-yı hümâyûnuma ‘arz u i‘lâm eyleyesin ki, emr-i şerîfime itâ‘at itmedikleri içün ba‘dehu haklarında emr-i şerîfim ne vechile sâdır olur ise mûcibince ‘amel olına şöyle bilesin ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın tahrîren fî evâ’il-i şehr-i Muharremüʹl-harâm sene semâne ve sittîn ve elf
Sene 1068
Be-yurd-ı sahra-yı Çaybaşı
Merhûm Sultân Murad Hân hazretlerinin hatt-ı hümâyûn ile mu‘anven ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Emr-i şerîfim mûcibince ‘amel it hilâf idersen başın keserim şöyle bilesin
Kuds-ı Şerîf Sancâğıʹna mutasarrıf olan [ ] dâme ikbâlehuya ve Kuds-ı Şerîf Kâdîsıʹna hüküm ki
Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Rum keferesi patriği ve sâ’ir harâcgüzâr Rum keferesi ruhbânları rikâb-ı hümâyûnuma ‘arz-ı hâl virüb Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Kamame dimeğle meşhûr kenisa içinde vâkı‘ mugtesil ve Mevlid-i Hazret-i İsa ‘aleyhiʹs-selâm ki Beytüʹl-lahm dimeğle meşhûrdur bağçeleri ve kemerleri patrikliğe tâbi‘ gulguleleri ve şem‘dân ve kanâdil Rum keferesi patriği zabtında olub ve şimâl ve kıble tarafında iki kapunun miftâhları dahî yedlerinde iken Hazret-i Ömer radıyaʹllâhu te‘âlâ anhın zamân-ı şerîflerinden bu ânâ değin tasarruflarında olub selâtin-i mâziyyeden nice temessükleri var iken mukaddemâ bir tarîk ile Frenk ruhbânları tagallüb tarîkiyle dahl eylediklerinde Âsitâne-i Sa‘âdetimde biʹl-fi‘l Şeyhüʹl-islâmım olan a‘lemüʹl-‘ulemâ’iʹl-mütebahhirîn efdalüʹl-füdelâ’iʹl-müteverri‘în Yahya edâme Allâhu te‘âlâ fezâ’iluhû vüzerâ-yı i‘zâmım ve kâdîaskerlerim dikkat ve ihtimâm ile ta‘arruz itdiklerinde zikr olınan mevzi‘ler ve anahtarları Rum keferesi tâ’ifesine mahsûs olduğı ma‘mûlün-bih temessükler ile mu‘ayyen olub kendülere hükm olunduğundan gayri cennet-mekân-ı firdevsâşiyân merhûm ve mağfûrun-leh babam Sultân Ahmed Hân ‘aleyhiʹr-rahmeti veʹr-rıdvân hazretlerinin câmi‘-i şerîflerine her sâl bin gurûş riyâl virirler iken girü olıgelene muhâlif vaz‘-ı kadîme muğâyir Frenk tâ’ifesine der-i miftâhın birisi bize virildi deyü üç aded miftâhları Rum keferesinin râhibleri ve Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ râhibleri patrikleri ellerinden alub ve cümlesin ihrâc idüb kendülere gadr eylediklerinden mâ‘adâ Beytüʹl-lahm bir metin ve müstahkem kal‘a misâli deyr olmağla temellük idüb ve yevmen fe-yevmen mahal-i mezbûrda Frenk tâ’ifesi izdiyâd bulub ve ol karyelerin re‘âyâsı kendü âyîn-i bâtıllarına tâbi‘ itdirüb ve oğulların Vilâyet-i Frengistanʹa götürüb tecâvüzleri izdiyâd bulduğı i‘lâm olunmağla kemâ fiʹl-evvel Rum tâ’ifesi keferesi ruhbânları ve Kuds-ı Şerîf Patriği mutasarrıf olub ve Frenk ruhbânları ellerinde olan miftâhları alınub kendülere teslîm olunmak bâbında ‘inâyet ricâ itmeleriyle zikr olınan Beytüʹllahmʹın ve tevâbi‘i bağçe ve Kamame ve kanâdil ve kemerleri Rum ruhbânlarına teslîm-i zabt itdirilüb ve miftâhları dahî Rum ruhbânlarına teslîm olunmak bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdır buyurdum ki hükm-ı şerîfimle [ ] vardıkda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlüʹlkadrım mûcibince ‘amel idüb dahî zikr olınan Beytüʹl-lahm nâm kiliseyi ve tevâbi‘i kemerleri ve bağçe ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkıyla Rum tâ’ife[si] ruhbânlarına zabt itdirüb ve kadîmüʹl-eyyâmdan Rum keferesi ruhbânlarında olan anahtarları Frenk ruhbânlarının ellerinden alub girü Rum ruhbânlarına ve Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ patriklerine teslîm itdirüb min-ba‘d vaz‘-ı kadîme mugâyir ve emr-i şerîfime muhâlif kilise-i merkûme bağçe ve Kamameʹye ve sâ’ir tevâbi‘ levâhıkına Frenk tâ’ifesini dahl u ta‘arruz itdirmeyesiz âyîn-i bâtılları üzere ziyâret itmek murâd itdiklerinde Rum tâ’ifesi patriği olanların izin ve rızâlarıyla ziyâret idüb zikr olınan mevzi‘lere ber-vechile müdâhale itdirilmeye ve biʹl-cümle mukaddemâ vârid olan evâmir-i şerîfim ve hâliyâ virilen emr-i celîlüʹl-kadrım mûcibince ‘amel idüb hilâfına rızâ ve cevâz göstermeyesiz şöyle bilesiz ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız tahrîren fî-evâsıt-ı şehr-i Cemâziyeʹl-evvel sene seb‘a ve erba‘în ve elf
Sene 1047
Be-makâm-ı Kostantiniyye
Merhûm Sultân İbrahim Hân hazretlerinin hatt-ı hümâyûn ile mu‘anven ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Emrim üzere ‘amel oluna
Kuds-ı Şerîf Kâdîsıʹna ve Kuds-ı Şerîf Sancâğı Beğine hüküm ki
Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Kamame dimeğle ma‘rûf kenisa içinde kıble tarafında olan mugtesil-i kadîmî Rum keferisine mahsûs iken iki kıt‘a şem‘dân ve mumlar ve kandiller ve yine mahal-i mezbûrda vâkı‘ patrikliğe tâbi‘ gulgule üzerinde dört kemerin aşağısı ve yukarusı ve Sitti Meryem üzerinde yedi kıt‘a kemerler zîr u bâlâsı ile Hazret-i İsa ‘aleyhiʹs-selâmın doğduğu Beytüʹl-lahm nâm mağara ve kenisede vâkı‘ mevzi‘ ve şimâl ve kıble taraflarında olan iki kapunun miftâhları ve içinde olan şem‘dânlar ve kanâdil ve etrâfında olan iki kıt‘a bağçe kadîmüʹl-eyyâmdan beru Rum keferesinin âyîn-i bâtılları üzere mu‘îdd hâneleri olub tâ’ife-yi mezbûreye patrik olanlar zabt ide gelmişler iken Efrenç tâ’ifesi sonradan hîle idüb hâkimüʹlvilâye onlar ile yekdil olup bu tarîk ile zikr olınan mevâzi‘i cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ile tagallüben zabt idüp Rum kefere re‘âyâsının perâkende ve perîşân olmasına bâ‘is oldıkları sem‘-i hümâyûnuma ilkâ olunmağla tarafeynin râhibleri Âsitâne-i Sa‘âdetime getürdülüb sâbıkan Şeyhüʹl-islâm olan müteveffâ Yahya ve vüzerâ-yı ‘izâm ve kâdîaskerler huzûrlarında dikkât ü ihtimâm ile teftîş ve tafahhus olundıkda zikr olınan mevzi‘leri ve iki kapunun miftâhları[n] zabtı sahâbe-i kirâmdan Emîrüʹl-mü’minîn Ömer Radıyaʹllâhu ʻanh zamânında ve selâtîn-i mâziyye zamânlarından berü Rum keferesi tâ’ifesine mahsûs olduğına ellerinde müte‘addid ma‘mûlün-bih temessükât-ı kaviyyeleri olub akdemce tâ’ifesinin ber-vechile ‘alâkaları olmaduğı zâhir olmağın ellerinde olan ma‘mûlün-bih temessükâtları mûcibince kadîmden olıgeldüği üzere Rum keferesi tâ’ifesinin patriği olanlar mahsûs tasarruf itdikleri bağçe ve zeytün ve sâ’ir eşcâr-ı müsmire ve arâzinin a‘şâr-ı şer‘iyyesi mukâbelesinde merhûm ve mağfûrun-leh babam Sultân Ahmed Hân aleyhiʹr-rahmeti veʹl-gufrân Mahrûse-i İstanbulʹda binâ eyledüği ‘imâret-i ‘âmireleri masrafıçün her sene cânib-i vakfa bin gurûş virüb ziyâde ve noksân olmamak üzere zikr olınan mevâzi‘ ve tevâbi‘-i kadîme ve eşyâ-yı lâzımesiyle ve zikr olınan iki kapunun miftâhları Rum keferesi tâ’ifesinin râhibi olan [ ] nâm râhibe ve fî-mâba‘d dahî tâ’ife-i mezbûreye patrik olanlara zabt u tasarruf itdirilüb Efrenc tâ’fesinden ve gayrî kefereden biri zikr olınan iki kapudan âyîn-i bâtılları üzere ziyâret itmek murâd eylediklerinde Rum tâ’ifesine patrik olanların izn ve rızâlarıyla ziyâret idüb zikr olunan mevzi‘ler tevâbi‘ ve levâhıkı ile ve eşyâ-yı lâzımesi ve zikr olınan iki kapunun miftâhları Rum keferesi tâ’ifesi patriklerinin ellerinden alınmayub bundan sonra eğer hükkâm-ı vilâyet ve sâ’ir nâs tarafından bir ferd bervechile müdâhale ve mu‘ârıza itmeyüb ve itdirilmeyüb bu hükm-ı hümâyûnun hilâfına rızâ ve cevâz gösterilmemek bâbında merhûm ve mağfûrun-leh karındaşım Sultân Murad Hân tâbe sarâhu zamânında hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn ile mu‘anven emr-i şerîf[im] virilmeğle hâlâ cülûs-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum vâki‘ olmağla evvel emir tecdîd olınub ve mûcibince ‘amel olunmak bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdur buyûrdum ki vusûl buldukda vech-i meşrûh üzere bu bâbda mukaddemâ ve hâlâ fermân-ı sa‘âdet-‘ünvânım üzere ‘amel idüb dahî zikr olınan mevzi‘leri kadîmî tevâbi‘ ve levâhıkı ve eşyâ-yı lâzımesiyle ve zikr olınan iki kapunun miftâhları Rum keferesi tâ’ifesinin patrik olanlar mahsûs tasarruf itdikleri bâğçe ve zeytün ve sâ’ir eşcâr-ı müsmire ve arâzinin a‘şâr-ı şer‘iyye mukâbelesinde babam merhûm müşârun-ileyhin zikr olınan ‘imâret-i ‘âmireleri masrafıçün her sene cânib-i vakf kâfî bin gurûş virüb ziyâde ve noksân olmamak şartıyla kadîmden olıgeldüği üzere zabt ü tasarruf itdirilüb min-ba‘d Efrenc râhiblerinden ve tâ’ifesinden ve sâ’ir kefere tâ’ifesinden bir ferdi dahl ü ta‘arruz itdirmeyüb men‘ ü def‘ eyleyesiz ve siz ki ol cânibde olan beğlerbeğiler ve kâdî ve defterdâr ve muhassıl-ı emvâl ve sâ’ir zâbit nâmında olanlarsız zikr olınan bin gurûş içün Rum tâ’ifesi patriği olanlara ber-vechle müdâhale itmeyüb ve bir ferdi dahl itdirmeyüb her sene kendüler getürüb cânib-i vakfa edâ ve teslîm eyleyüb kat‘an tarafınızdan ve âdemlerinizden bir ferd mezkûrların kendülerine ve tevâbi‘lerinden olan patriklere husûs-ı mezbûr içün ve âher tarîk ile dahl itmeyüb ve bir akçe ve bir habbelerin almayub ve aldırmayasız bundan sonra hâkim olanlardan bu hükm-ı hümâyûnun mûcibince ‘amel idüb hilâfına rızâ ve cevâz göstermeyeler ve bir tarîk ile tebdîl ve tağyîr itmeyeler şöyle ki bu emr-i şerîfimin hilâfına zâhib olub tağyîr ve tebdîline sâ‘î olalar ibrâz eyledikleri temessüklerine aslâ ‘amel eylemeyüb temessüklerin ellerinden alub der-kise idüb südde-i sa‘âdetime gönderüb bu emr-i şerîfimin mazmûnı icrâ ve fermân-ı hümâyûnumun mefhûmuyla ‘amel eyleyesiz şöyle bilesiz ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız tahrîren fî evâsıt-ı Şevvâliʹl-mükerrem sene erba‘a ve hamsîn ve elf
Sene 1045
Be-makâm-ı Kostantiniyye
Merhûm Sultân Mehmed Hân zamânında ihsân olınan emr-i ‘âlîşândır
Ber-vech-i arpalık Kuds-ı Şerîf Sancâğıʹna mutasarrıf olan [ ] dâme ikbâluhuye ve Kuds-ı Şerîf Kâdîsıʹna hüküm ki
Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Rum keferesi patriği Dositheos ve ruhbânları ve sâ’ir harâcgüzâr Rum keferesi Dergâh-ı Mu‘allâma ‘arz-ı hâl sunub Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Kamame nâm kilisenin ortasında olan türbe mâ-takaddümden Rum tâ’ifesi zabtında olub ve cümle Nasaraʹdan evvel Rum tâ’ifesi girüb âyînlerin icrâ eyledikden sonra sâ’ir Nasara tâ’ifesi dahî Rum patriği izin ve ma‘rifetiyle girüb âyînlerin icrâ eylemek üzere on beş târîhinden berü Hazret-i Ömer bin el-Hattab radıyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh hazretlerinin kûfi hattı ile yedlerinde ‘ahidnâmeleri olub ve mûcibince selâtîn-i mâziyeden ve ecdâd-ı ‘izâmımdan hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnlarıyla evâmir-i şerîfe olduğundan mâ‘adâ cennet-mekân-ı firdevs-âşiyân garîk-i rahmet-i rahmân ‘amm-ı büzürkdârım merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Murad Hân ‘aleyhiʹr-rahmeti veʹrrıdvân zamân-ı şevket-‘unvânlarında nizâ‘ları vâkı‘ olmağla Kamame dimeğle meşhûr kilisenin içinde vâkı‘ mugtesil ve Mevlid-i Hazret-i İsa ‘aleyhiʹs-selâm ki Beytüʹl-lahm dimeğle meşhûrdur bağçeleri ve kemerleri ve patrikliğe tâbi‘ gulguleleri ve şem‘dân ve kanâdil Rum keferesi patriği zabtında ve şimâl ve kıble taraflarında iki kapunun miftâhları dahî yedlerinde olub ve her sâl-i meymenet-me’âlde merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Ahmed Hân tâbe sarâhu câmi‘-i şerîflerine bin riyâl gûruş virirler iken olıgelmesine muhâlif ve vaz‘-ı kadîme mugâyir Frenk tâ’ifesi miftâhın birisi bize virildi deyû üç aded miftâh Rum keferesinin ellerinden alub cümlesin ihrâç eylediklerinden gayri Beytüʹl-lahm bir metîn ve müstâhkem kal‘a misâli deyr olmağla temellük idüb yevmen fe-yevmen mahal-i mezbûrda Frenk tâ’ifesi izdiyâd bulub ve ol karyelerin re‘âyâsını kendü âyîn-i bâtıllarına tâbi‘ itdürüb ve oğulların Vilâyet-i Frengistanʹa götürüb tecâvüzleri izdiyâd bulmağla zikr olınan Beytüʹl-lahm kiliseyi ve tevâbi‘i kemerleri ve bağçe ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘i ve levâhıkıyla Rum tâ’ifesi ruhbânlarına zabt itdirüb ve kadîmüʹl-eyyâmdan Rum keferesi ruhbânlarında olan anahtarları Frenk ruhbânlarının ellerinden alub girü Rum ruhbânlarına ve Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ patriklerine teslîm itdirüb min-ba‘d vaz‘-ı kadîme mugâyir ve evâmir-i şerîfe muhâlif kilisey-i merkûm ve bağçe ve Kamameʹye ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkına Frenk tâ’ifesin dahl itdirmeyüb âyîn-i bâtılları üzere ziyâret itmek murâd itdiklerinde Rum tâ’ifesi patriği olanların izin ve rızâlarıyla ziyâret idüb zikr olınan mevzi‘lere ber-vechile müdâhale itdürülmeye deyû hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdetmakrûnlarıyla mu‘anven mü’ekked ve müşedded hükm-ı hümâyûn virilmiş iken Frenk tâ’ifesi ‘amel itmeyüb küllî tecâvüz idüb ve türbeyi tağallüben zabt eyleyüb âyînlerine muhâlif türbe-i mezbûrenin üzerini örtüb ve sâ’ir mahallerde nice bid‘atler ihdâs eyleyüb birkaç seneden beru olıgelen âyînleri bozduklarından mâ‘adâ içinde olan birkaç ruhbânlardan birini katl ve ikisini mecrûh idüb fesâd itmeleriyle ahvallerin ‘arz u i‘lâm eylediklerinde tarafeynin husemâsı Dîvân-ı Hümâyûnumda düstûr-ı ekrem müşîr-i efham nizâmüʹl-‘âlem nâzım-ı menâzımüʹlümem Vezîr-i ‘azâm Ahmed Paşa edâme Allâhu te‘âlâ iclâlehû ve kâdîaskerlerim huzûrlarında mürâfa‘a olub görüldükde Frenk tâ’ifesi yedimizde temessükât vardır getürelim deyüb altı ay mikdârı zamân murûr idüb temessükât ibrâz eylememekle yedinde olan ‘ahidnâmeler ve hatt-ı hümâyûnlar mûcibince türbe-i merkûma mâ-takaddümden mutasarrıf oldukları üzere Rum tâ’ifesi zabtında olub cümleden mukaddem Rum patriği Rum tâ’ifesiyle ‘ibâdet idüb ba‘dehu sâ’ir Nasara tâ’ifesi Rum patriği izin ve ma‘rifetiyle ziyâret idüb ve ihdâs eyledikleri bid‘atleri ref‘ olunmak bâbında emr-i şerîfim virilmek ricâ eyledüği ecilden yedlerinde olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn ile mu‘anven emr-i şerîfi fesh ider mu‘ahhar târîh ile temessük olmayub Efrenç tâ’ifesine bu fermân-ı hümâyûnumı fesh ider mu‘ahhar târîhiyle elinizde bir temessükünüz var ise ibrâz eylemek deyu müdded-i medîdede mühlet virilüb ibrâz-ı temessükden ‘aczleri nümâyân olmağın ‘ammi-ı müşârun-ileyh zamânlarında hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdetmakrûnlarıyla mu‘anven olub yedlerinde olan emr- şerîf mûcibince ‘amel olunmak bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdır buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlüʹl-kadrım üzere ‘amel idüb dahî Rum tâ’ifesinin yedlerinde olan hatt-ı hümâyûn-ı şevketmakrûnlarıyla ma’unven emr-i şerîfi fesh ider mu’ahhar târîhiyle temessük olmayub Efrenç tâ’ifesine bu fermân-ı hümâyûnı fesh ider mu’ahhar târîhiyle tamessükünüz var ise ibrâz eylemek deyû müdded-i medîdede mühlet virilüb ibrâz-ı temessükde ‘aczleri nümâyân olmağın ‘ammi-i müşârun-ileyh zamânlarında hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnlarıyla mu‘anven olub yedlerinde olan emr-i şerîf mûcibince zikr olınan Beytüʹl-lahm nâm kiliseyi ve tevâbi‘ ve kemerleri ve bağçe ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkıyla Rum tâ’ifesi ruhbânlarına zabt itdirüb ve kadîmüʹl-eyyâmdan Rum keferesi ruhbânlarında olan anahtarlar Frenk ruhbânlarının ellerinden alub girü Rum ruhbânlarına ve Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ patriklerine teslîm itdirüb minba‘d vaz‘-ı kadîme mugâyir ve emr-i şerîfime muhâlif kilise-yi merkûm ve bağçe ve Kamameʹye ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkına Frenk tâ’ifesi dahl u ta‘arruz itdirmeyesin âyîn-i bâtılları üzere ziyâret itmek murâd itdiklerinde Rum tâ’ifesi patriği olanların izin ve rızâlarıyla ziyâret idüb zikr olınan mevzi‘lere ber-vechile müdâhale itdirilmeye ve biʹl-cümle mukaddemâ vârid olan evâmir-i şerîfe ve hâliyâ virilen emr-i celîlüʹl-kadrım mûcibince ‘amel idüb min-ba‘d hilâfına rızâ ve cevâz göstermekden be-gâyet ihtirâz eyleyesin bundan sonra bir dürlü temessük ibrâz iderler ise der-kise olınub der-i devletime gönderesin şöyle bilesin ve ba‘deʹn-nazar bu hükm-ı hümâyûnumı Rum patriği olanların ellerine ibkâ idüb ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız tahrîren fî evâsıt-ı şehr-i Recebüʹl-mürreceb sene sitte ve semânîn ve elf sene 1086
Bi-makâm-ı Edirne el-Mahrûse
Merhûm Sultân Mehmed Hân zamânında ihsân olınan emr-i ‘âlîşândır
Ber-vech-i arpalık Kuds-ı Şerîf Sancâğıʹna mutasarrıf olan [ ] dâme ikbâlühû ve Kuds-ı Şerîf Kâdîsıʹna hüküm ki
Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Rum keferesi patriği Dositeos ve ruhbânları ve sâ’ir harâcgüzâr Rum keferesi südde-i sa‘âdetime ‘arz-ı hâl idüb Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Kamame nâm kilisenin ortasında olan türbe mâ-takaddümden Rum keferesi zabtında olub ve cümle Nasaraʹdan evvel Rum tâ’ifesi girüb âyînlerin icrâ eylediklerinden sonra sâ’ir Nasara tâ’ifesi dahî Rum patriği izni ve ma‘rifetiyle girüb âyînlerin icrâ eylemek üzere on beş târîhinden berü Hazret-i Ömer bin el-Hattab radıyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh hazretlerinden kûfi hatt ile yedlerinde ‘ahidnâmeleri olub mûcibince selâtîn-i mâziyeden ve ecdâd-ı ‘izâmımdan hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnlarıyla evâmir-i şerîfe olduğundan mâ‘adâ cennet-mekân-ı firdevs-âşiyân garîk-i rahmet-i rahmân ‘amm-ı büzürkdârım merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Murad Hân ‘aleyhiʹr-rahmeti veʹrrıdvân zamân-ı şevket-‘unvânlarında nizâ‘ları vâkı‘ olmağla Kamame dimeğle ma‘rûf kilisenin içinde vâkı‘ mugtesil ve Mevlid-i Hazret-i İsa ‘aleyhiʹs-selâm ki, Beytüʹl-lahm dimeğle meşhûrdur bağçeleri ve kemerleri ve patrikliğe tâbi‘ gulguleleri ve şem‘dân ve kanâdili Rum keferesi patriği zabtında ve şimâl ve kıble taraflarında iki kapunun miftâhları dahî yedlerinde olub ve her sâl-i meymenet-me’âlde merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Ahmed hân tâbe serahû câmi‘-i şerîflerine bin gurûş virirler iken olıgelmişe muhâlif ve vaz‘-ı kadîme mugâyir Frenk tâ’ifesi miftâhın birisi bize virilmişdir deyû üç aded miftâhı Rum tâ’ifesinin ellerinden alub cümlesin ihrâç eylediklerinden gayri Beytüʹl-lahm bir metîn müstâhkem kal‘a misâli deyr olmağla temellük idüb yevmen fe-yevmen mahal-i mezbûrda Frenk tâ’ifesi izdiyâd bulub ve ol karyelerin re‘âyâsı kendü âyîn-i bâtılalarına tâbi‘ itdirüb ve oğulların Vilâyet-i Frengistânʹa götürüb tecâvüzleri izdiyâd bulmağla zikr olan Beytüʹl-lahm Kilise ve tevâbi‘i kemerleri ve bağçe ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkıyla Rum tâ’ifesi ruhbânlarına zabt itdirüb ve kadîmüʹleyyâmdan Rum keferesi ruhbânlarında olan anahtarları Frenk ruhbânlarının ellerinden alub girü Rum ruhbânlarına ve Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ patriklerine teslîm itdirüb min-ba‘d vaz‘-i kadîme mugâyir ve evâmir-i şerîfime muhâlif kilise-yi merkûm ve bağçe ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkına Frenk tâ’ifesin dahl itdirilmeyüb âyîn-i bâtılları üzere ziyâret itmek murâd itdiklerinde Rum tâ’ifesi patriği olanlar izin ve rızalarıyla ziyâret idüb zikr olınan mevzi‘lere ber-vechile müdâhale itdirilmeye deyû hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnlarıyla mu‘anven ve mü’ekked ve müşedded hükm-ı hümâyûn virilmişken Frenk tâ’ifesi ‘amel itmeyüb küllî tecâvüz idüb ve türbe tagallüben zabt eyleyüb âyînlerine muhâlif türbe-i mezbûrun üzerini örtüb ve sâ’ir mahallerde nice bid‘atler ihdâs idüb birkaç seneden beru olıgelen âyînlerin bozduklarından mâ‘adâ içinde olan birkaç ruhbânlardan birini katl ve ikisini mecrûh idüb fesâd itmeleriyle ahvâllerin ‘arz u i‘lâm eylediklerinde tarafeynin husemâsı bundan akdem Dîvân-ı Hümâyûnumda vüzerâ-yı ‘izâm ve kâdîaskerlerim huzûrunda mürâfa‘a olub görüldükde Frenk tâ’ifesi yedimizde temessükât vardır getürelim deyüb müdded-i medîde mühlet virildikde altı ay mikdârı zamân mürûr idüb temessükât ibrâz eylememekle yedlerinde olan ‘ahidnâmeler ve hatt-ı hümâyûnlar mûcibince türbe-i merkûm mâ-takaddümden mutasarrıf oldukları üzere Rum tâ’ifesi zabtında olub cümleden mukaddem Rum Patriği Rum tâ’ifesiyle ‘ibâdet idüb ba‘dehu sâ’ir nasara tâ’ifesi izin ve ma‘rifetiyle ziyâret idüb ve ihdâs eyledikleri bid‘atler ref‘ olınub ‘amm-i müşârun-ileyhin zamânlarında hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnları ile mu‘anven Rum tâ’ifesi yedlerine virilen emr-i şerîfi fesh ider Frenk tâ’ifesinin temessükı olmayub izhâr-ı temessükde ‘aczleri nümâyân olmağla ‘amm-i müşârun-ileyh zamânlarında hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnlarıyla mu‘anven olub yedlerinde olan emr-i şerîf mûcibince ‘amel olınub Frenk tâ’ifesi bundan sonra bir dürlü temessük ibrâz iderler ise de der-kise olınub Âsitâne-i Sa‘âdetime gönderile deyû mukaddemâ emr-i şerîfim virilmişken hâlâ Frenk tâ’ifesi giru nizâ‘ ve müdâhaleden hâlî olmadıklarını bildürub vech-i meşrûh üzere virilen emr-i şerîfime muhâlif Frenk tâ’ifesin ber-vechile müdâhale itdirilmemek bâbında müceddeden hükm-ı hümâyûnum ricâ eyledikleri eclden mukaddemâ virilen emr-i şerîfim mûcibince ‘amel olunmak bâbında fermân-ı ‘âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdu ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlüʹl-kadrım mûcibince ‘amel idüb dahî zikr olınan Beytüʹl-lahm nâm kilise ve tevâbi‘i ve kemerleri ve bağçe ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkıyla Rum tâ’ifesi ruhbânlarına zabt itdirüb ve kadîmüʹl-eyyâmdan Rum keferesi ruhbânlarında olan anahtarlar Frenk tâ’ifesinin ellerinden alınub girü Rum ruhbânlarına ve Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ patriklerine teslîm itdirüb min-ba‘d vaz‘-ı kadîme mugâyir ve mukaddemâ ve hâlâ virilen emr-i şerîfime muhâlif kilise-yi merkûm ve bağçe ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘i ve levâhıkıyla Frenk tâ’ifesini dahl u ta‘arruz itdürmeyesin âyîn-i bâtılları üzere ziyâret itmek murâd itdikleirnde Rum tâ’ifesi patriği olanların izin ve rızâlarıyla ziyâret idüb ve ihdâs olınan bid‘atleri ref‘ ve zikr olınan mevzi‘lere Frenk tâ’ifesini ber-vechile müdâhale itdirmeyesin mukaddemâ ve hâlâ virilen evâmir-i şerîfim mûcibince ‘amel idüb min-ba‘d fermân-ı şerîfime mugâyir nizâ‘ itdirilmeyüb hilâfına rızâ ve cevâz gösterilmekden be-gâyet ihtirâz eyleyesin bundan sonra Frenk tâ’ifesi bir dürlü temessük ibrâz iderler ise der-kise olınub der-i devlet-medârıma gönderüb bir ferde ta‘allül ve ‘inâd itdirmeyesin şöyle bilesin ba‘deʹn-nazar bu hükm-ı hümayûnumı Rum ruhbânlarının ellerinde ibkâ idüb ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın tahrîren evâ’il-i şehr-i Ziʹl-hiccetiʹş-şerîfe sene semâne ve semânîn ve elf
Sene 1088
Be-makâm-ı Kostantiniyye
Merhûm Sultân Süleyman Hân hazretlerinin hatt-ı hümâyûnlarıyla mu‘anven ihsân buyurdukları emr-i ‘âlîşândır
Emr-i hümâyûnum mûcibince ‘amel oluna
Ber-vech-i arpalık Kuds-ı Şerîf Sancâğıʹna mutasarrıf [ ] olan dâme ikbâluhuya ve Kuds-ı Şerîf Kâdîsıʹna hüküm ki
Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Rum keferesi patriği Dositeos ve ruhbânları ve sâ’ir harâcgüzâr Rum tâ’ifesi südde-i sa‘âdetime ‘arz-ı hâl idüp Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ Kamame nâm kilisenin ortasında olan türbe mâ-takaddümde Rum tâ’ifesi zabtında olub ve cümle Nasaraʹdan evvel Rum tâ’ifesi girüb âyînlerini ve ‘ibâdetlerini icrâ eyledikden sonra sâ’ir Nasara tâ’ifesi dahî Rum patriği izin ve ma‘rifetiyle girüb ziyâret idegelüb ve Kamame-i mezbûrenin ortasında olan türbe kadîmüʹleyyâmdan berü Rum patriği zabt idüb müste’men tâ’ifesi Kuds-ı Şerîf dâhilinde ve hâricinde kendülere mahsûs olan manastırlarda ve taşrada ve içerüde olan ziyâretgâhlarda otuz altı nefer ruhbânları sâkin olub ancak üç neferi Kamameʹde mütemekkin olub ve her üç sene de bir zikr olınan otuz altı nefer ve Vilâyet-i Frengistanʹa gidüb yine yerlerine ol mikdârı gelüb bu vech üzere mütemekkin olalar deyu on beş târîhinde Hazret-i Ömer bin el-Hattab radıyaʹllâhu te‘âlâ ʻanh hazretlerinden kûfî hattıyla yedlerinde olan ahidnâme-i şerîf mûcibince selâtîn-i mâziyeden evâmir-i şerîf olduğundan mâ‘adâ merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Murad Hân tâbe serâhu zamân-ı şevket-‘unvânlarında nizâ‘ları vâkı‘ olmağla zikr olınan Kamame nâm kilisenin içine mugtesil ve Mevlid-i Hazret-i İsa ‘aleyhiʹs-selâm ki Beytüʹl-lahm dimeğle meşhûrdur bağçeleri ve kemerleri patrikliğe tâbi‘ gulguleleri ve şem‘dân ve kanâdili Rum keferesi patriği zabtında ve şimâl ve kıble taraflarında iki kapunun miftâhları dahî yedlerinde olub ve her sâl-i meymenetme’âlde merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Ahmed Hân tâbe serâhu câmi‘-i şerîflerine bin riyâl gurûş virirler iken olıgelen ve vaz‘-ı kadîme mugâyir Frenk tâ’ifesi zikr olınan miftâhın biri bize virilmişdir deyu ellerinde olan üç aded miftâhı ellerinden alub cümlesini ihrâç eylediklerinden gayri Beytüʹl-lahm bir metin ve müstahkem kal‘a misâli deyr olmağla temlîk idüb yevmen feyevmen mahal-i mezbûrda Frenk tâ’ifesi izdiyâd bulub ve ol karyelerin re‘âyâsın kendü âyîn-i bâtıllarına tâbi‘ itdirüb ve oğulların Vilâyet-i Frengistanʹa götürüp tecâvüzleri izdiyâd bulmağla zikr olınan Beytüʹl-lahm nâm kilise ve tevâbi‘i ve kemerleri ve bağçeleri ve sâ’ir tevâbi‘i ve levâhıkıyla Rum tâ’ifesi ruhbânlarına zabt itdirüb ve kadîmden Rum ruhbânlarının ellerinde olan anahtarların Frenk ruhbânlarının ellerinden alınub girü Rum ruhbânlarına ve Kuds-ı Şerîfʹde vâkı‘ patriklerine teslîm itdirüb min-ba‘d vaz‘-ı kadîme mugâyir ve ellerinde olan evâmir-i şerîfe muhâlif kilise-yi merkûm ve bağçeler ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkına Frenk tâ’ifesin dahl itdirmeyüb âyînleri üzere ziyâret itmek murâd itdiklerinde Rum tâ’ifesi patriği olanlar izin ve rızalarıyla ziyâret idüb zikr olınan mevâzi‘lere ber-vechile müdâhale itdirilmeye deyu hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn ile mü’ekked ve müşedded hükm-ı hümâyûn virilmişken Frenk tâ’ifesi ‘amel itmeyüb türbe-i merkûmı tagallüben zabt ve âyînlerine muhâlif türbe-i mezbûrun üzerini örtüb ve türbe-i mezbûrun karşusuna ‘âdete muhâlif zincir ile kandiller asub ve şimâl tarafına büyük arguvan koyub ve sâ’ir mahallerde nice bid‘atler ihdâs idüb birkaç seneden berü olıgelen âyînlerin bozduklarından mâ‘adâ içinde olan ruhbânlarından biri katl ve ikisini mecrûh idüb fesâd itmeleriyle ahvalleri mukaddemâ Dîvân-ı Hümâyûʹa ‘arz u i‘lâm itdiklerinde tarafeynin husemâsı Dîvân-ı Hümâyûnʹda vüzerâ-yı ‘izâm ve kâdîaskerler huzûrlarında murâfa‘a olub görüdükde Frenk tâ’ifesinin iddi‘âları mahzâ şirret ve lağv olmağla vech-i meşrûh üzere ba‘deʹl-murâfa‘a Rum tâ’ifesine hükm olınub ve merkûm ve mağfûrun-leh Sultân Murad Hân tâbe serâhu zamân-ı şerîflerinde hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnlarıyla mu‘anven virilen emr-i şerîf mûcibince ‘amel olunmak içün murâfa‘adan ellerine iki kıt‘a mü’ekked ve müşedded emr-i şerîf virilüb ve bu makûle Dîvân-ı Hümâyûnʹda murâfa‘adan hükm olınub cevâb virilen da‘vânın tekrâr istîmâ‘ı memnû‘ iken Frenk tâ’ifesi mücerred ta‘cîz içün tekrâr münâza‘a ideriz deyu rencîde ve ta‘cîzden hâlî olmamalarıyla murâfa‘adan ellerinde olan iki kıt‘a evâmir-i şerîfe muhâlif Frenk tâ’ifesi ve ruhbânlarının tekrâr iddi‘â ve münâza‘aları istîmâ‘ olınmamak içün sene selâse ve tis‘în ve elf Recebbüʹl-müreccebʹin evâsıtında Hüdâvendigâr-ı sâbık zamânında emr-i şerîf virilmiş iken mütenebbih olmayub bin doksan yedi ve doksan dokuz senelerinde hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn ile mu‘anven yedlerinde olan evâmir-i şerîfe ve temessükâtlarına ve âyîn-i kadîmelerine muhâlif kudâs ideriz deyu nizâ‘ ve fuzûlî bayrak açub ve ‘âdete muhâlif şem‘dân ile mum ve put ile haç zikrolunan mevzi‘lere diküb bozdukları âyînlerin hüccetsiz men‘ olundı deyu birer birer icrâsına çalışub envâ‘ dürlü bid‘at ihdâs idüb ihtilâfa bâ‘is ve akçe kuvvetiyle hevâlarına tâbi‘ kâdîdan hüccet peydâ ve fetihden bu ânâ değin fasl olınub yedlerinde olan temessükâtı fesh ve âyîn-i kadîmelerine muhâlif bid‘at ihdâs itmek murâd itdikçe men‘ olınub mukaddemâ evâmir-i şerîfe virilüb hâliyâ taht-ı âlî-i baht üzere cülûs-ı hümâyûnum vâkı‘ olmağla yedlerinde olan emr-i şerîf tecdîd ve kamâ fîʹl-evvel ‘amel olınub evâmir-i şerîfe mugâyir aldıkları hüccet ve sâ’ir temessükâtlarına ‘amel olunmayub ve ihdâs eyledikleri bid‘atleri men‘ olunmak bâbında emr-i şerîfim ricâ eyledikleri ecilden vech-i meşrûh üzere ‘amel olunmak emrim olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdr olan fermân-ı celîlüʹl-kadrım mûcibince ‘amel idüb dahî mukaddemâ vech-i meşrûh üzere virilen evâmir-i şerîfe mûcibince zikr olınan Beytüʹl-lahm nâm kiliseyi ve tevâbi‘i ve kemerleri ve bağçeler ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘ ve levâhıkıyla Rum tâ’ifesi patriği ve ruhbânlarına zabt itdirüb ve kadîmüʹl-eyyâmdan Rum tâ’ifesi ruhbânlarında olan anahtarlar Frenk tâ’ifesinin ellerinden alub girü Rum tâ’ifesi ruhbânlarına ve Kuds-ı Şerîfʹde patriklerine teslîm itdirüb minba‘d vaz‘-ı kadîme muğayir ve mukaddemâ ve hâlâ virilen evâmir-i şerîfeme muhâlif kilise-yi merkûm ve bağçeler ve Kamame ve sâ’ir tevâbi‘ levâhıkıyla Frenk tâ’ifesine dahl u ta‘arruz itdtirmeyesin âyîn-i bâtılları üzere ziyâret itmek murâd itdiklerinde Rum tâ’ifesi patriği olanların izin ve rızâlarıyla mezbûrlar ziyâret idüb vech-i meşrûh üzere ihdâs olınan bid‘atlar ref‘ ve zikr olınan mevâzi‘lere Frenk tâ’ifesin ber-vechile müdâhale itdirmeyesin ve Kuds-ı Şerîf dâhilinde ve hâricinde kendülere mahsûs olan manastırlarda ve taşrada ve içerüde olan ziyâretgâhlarda otuz altı nefer ruhbânları sâkin olub ancak üç neferi Kamameʹde mütemekkin ve üç senede bir zikr olınan otuz altı nefer Vilâyet-i Frengistanʹa gidüb yine yerlerine ol mikdârı gelüb bervechile dahl ü ta‘addî ve tecâvüz itdürmeyesin ve bu makûle Dîvân-ı Hümâyûnʹda vüzerâyı ‘izâm ve kâdîaskerlerim huzûrunda ba‘deʹl-murâfa‘a hükm olınub cevabı virilen da‘vânın tekrâr istîmâ‘ı memnû‘ olmağla Frenk tâ’ifesi tekrâr kudâs ideriz deyu nizâ‘ itdirmeyüb ve bayrak açub ‘âdete muhâlif şem‘dân ile mum put ile haç zikr olınan mevâzi‘lere dikdirmeyüb ve bozdukları âyînlerin hüccetsiz men‘ olundı deyu birer birer icrâsına ihdâs itdirmeyüb ve virilen evâmir-i şerîfelere muhâlif birer tarîk ile kâdıdan aldıkları hüccetlere ‘amel olunmayub tekrâr da‘vâya tasaddî iderler ise istîmâ‘ olunmayub hâlî üzere ibkâ ve mukaddemâ ve hâlâ virilen ahkâm-ı şerîfem mûcibince ‘amel idüb min-ba‘d fermân-ı şerîfeme muhâlif nizâ‘ itdirmeyüb işbu emr-i şerîfimin mazmûn-ı münîfini icrâ ve hilâfına rızâ ve cevâz gösterilmekden be-gâyet ihtirâz eyleyesiz bundan sonra bir dürlü temessük ibrâz iderler ise der-kîse olınub Âsitâne-i Sa‘âdetime gönderesiz şöyle bilesiz ve ba‘deʹn-nazar bu hükm-ı hümâyûnumı Kuds-ı Şerîf mahkemesinde sicillâta kayd ve Rum Patriğinin ve ruhbânlarının yedlerinde ibkâ idüb ‘alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın tahrîren fî evâ’iʹl-şehr-i Cemâziyeʹl-âhire sene tis‘a ve tis‘în ve elf
Sene 1099
Bi-makâm-ı Kostantiniyyetiʹl-Mahrûse