Birinci Dünya Savaşı öncesinde Van çevresindeki Ermenilerin Osmanlı Devleti'ndeki konumları ve karıştıkları olaylarla ilgili arşivlerde yeterince belge bulunmaktadır. Bununla birlikte bölgenin ileri gelenleri ve orada bulunan yabana devletlerin temsilcileri ve yetkililerinin Osmanlı-Ermeni ilişkileriyle ilgili olarak yaptıkları toplantılarda neleri görüştüklerine dair sınırlı sayıda belge bulunmaktadır.
Bu anlamda Başbakanlık Osmanlı Arşivi Hariciye Nezareti Siyasi kısım, Dosya No:2776, Gömlek No:65 Belge:7, Varak:9 da bulunan ve beş sayfadan oluşan belge çok önemlidir. O tarihlerde Ermenilerin bölgede içinde bulundukları durumu ve karıştıkları olaylarla ilgili olarak bilgi vermektedir. Ermenilerin faaliyetleri yanı sıra Rusların olaylara yaklaşımı ve muhtemel siyasetlerini de göstermektedir.
Van İngiliz Konsolos yardımcısı Şel Bey [L.Molyneux Seel], Konsoloslukta Vali, Kumandan Cabir Paşa, Rus ve Fransa Konsolosları Alferif ve Zazaki beyler, Erkanı Harp Reisi Kaymakam Cemal ve Belediye Reisi ile bir Rus'un katıldıkları bir ziyafet vermiştir. Ziyafet sonrasında dönemin siyasi gelişmeleri değerlendirilirken Ermenilerle ilgili konuların görüşmelere konu olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuşmalar, ziyafette hazır bulunan Osmanlı görevlisi tarafından dikkatle izlenmiş, daha sonra rapor haline dönüştürülerek hükümete sunulmuştur. Raporu yazanın belirttiğine göre ziyafet 15-16 Kanunu-i evvel 1327( 28-29 Aralık 1911) gecesi verilmiştir. Ziyafete katılanlar arasında bulunan Rus Konsolosu Mösyö Alferif in Ermenilerle ilgili olarak söyledikleri oldukça dikkat çekicidir.
Rus Konsolosu, görüşmeler esnasında Taşnakları çıkarcı ve zararlı kişiler olarak nitelendirmiş, Osmanlı-Rus savaşı çıkartmak için çalıştıklarını vurgulamıştı. Onlar, Osmanlı-Rus savaşı çıkarsa gönüllü olarak öncülük yapabileceklerini konsolosa ifade etmişlerdi. Bu anlamda Rus Konsolosu Taşnaklara karşı çok şiddetli hareket etmek gerektiğini düşünmekteydi.
Rus konsolosu, Rusya'nın İran topraklarına girmesini de Kafkasya'dan oraya firar etmiş olan Ermenileri terbiye etmek, oradan çıkarmak isteğine bağlamıştı. Konsolos kendine yakın bir kişiye ise Rusya'nın İran'ı istila etmesinin nedeni olarak Osmanlı Devleti'nde Meşrutiyetin ilamndan sonra İslamlarla, Türkistan, Afganistan kısaca Asya da bulunan Sünni Müslümanların arasında şia mezhebinin yayılmaya bağlamasından kaynaklandığını bu kişiye söylüyordu. Yemekte yapılan konuşmalar yalnız Osmanlı Devleti'ni ilgilendiren konularla sınırlı değildi, İran ve Rusya'yı da kapsıyordu.
Burada değindiğimiz raporda Rus Konsolosu tarafindan Ermeni sorununun her üç devleti de ilgilendirdiği üzerinde duruluyor, Rusya'nın Ermenilere karşı şiddete başvurduğu, Osmanlı yönetimininse de aynı şekilde davranması gerektiğini ifade ediyordu. Konuşulanlar bize göstermektedir ki Ermeniler, hem Osmanlı Devletini hem de Iran'ı oldukça rahatsız etmektedir. Ayrıca bu belge, Ermenilerin ekonomik gücünü, Ingilizlerin onları himaye ettiklerini, Taşnakların halkı ve köylüyü kendilerine yardıma nasıl zorladıklarını da ayrıntılı şekilde nakletmektedir.
Siyaset icabı Taşnaklara karşı oldukları imajı veren Rus konsolosu, Rusya'nın Ermenilerin kökünü kazmak bahanesiyle İran'a girmek istediğini ifade ederek, bir anlamda Ermeni sorunu ile mücadele eden Osmanlı Devletini, İran'ın işgali konusunda tarafsız kalmaya ve hatta bu eylemi destekletmeye çalıştığı görülmektedir.
Ermeni komitelerinin Anadolu'da ve özellikle Van'da yaptıkları terör eylemleri de bu belge içerisinde yer almakta, özellikle Van'da oluşturdukları gizli çeteler ve Kafkasya'dan kaçıp Osmanlı Devleti'ne sığınan Ermenilerin yaptığı faaliyetler ifade edilmektedir. Bu anlamda İran, hem bir geçiş noktası hem de bir üs olarak kullanılmaktadır.
Zamanla Ermenilerin kendi içlerinde de çatışmalar ortaya çıkmış, bunun sonucunda bir takım olaylar gerçekleşmiştir. Örneğin, Akdamar Manastırını soymaları ve Rahibi öldürmeleri ve akabinde işledikleri suçu Türk askerleri ve Kürtlerin üzerine yıkmaya çalışmaları aslında dönemi ve tabii ki yaşananları yansıtması açısından önemlidir. Çetelerinin halkı soydukları ve hatta emeğiyle geçinen Ermenilerin, zengin ve nüfuzlu Ermeniler tarafindan sömürüldüğü de belgede yer alan önemli bilgilerdir.
Dönemin büyük devletlerinin siyasi ve ekonomik çıkarları uğrunda hareket eden Ermeni ayrılıkçı gruplarına Rusya ve İngiltere'den para geldiği de bu belge içerisinde yer almakta, ayrıca Osmanlı hükümetlerinin Ermenilerle ilgili olarak izlediği politika da eleştirilmektedir. Suç işleyen Ermenilere karşı ciddi tedbirlerin alınmaması ve gereken cezaların verilmemesi bu anlamda Türk tarafi için en büyük sorunu oluşturmaktadır.
Rusları masum gösterse de, dönemi yansıtması ve bölgede gelecekte çıkacak olaylara ışık tutması açısından önemli olan bu yazının orijinali şu şekildedir:
"Dâhiliye Nezareti Muhaberat- z Umumiye Dairesi Dördüncü
Şube 12202/107 numaralı tahriratin malfufudur
"Mah-ı sabıkın 15-16. Cuma gecesi Van İngiliz Vis konsolosu Yüzbaşı Şel Bey tarafından konsoloshanede Vali, Kumandan Cabir Paşa, Rus ve Fransa konsolosları Alferif ve Zazaki beyler ile Erkan-ı Harb Reisi Kaymakam Cemal ve Belediye Reisi, bir Rus beyin hazır olduğu halde verilen ziyafetten sonra cereyan eden musahebe esnasında Rus konsolosu Mösyö Alferif in şayan-ı dikkat görülüb avdetde hemen aynen zaptına gayret ve itina olunan ifadat ve beyanatıdır:
Rus konsolosu Mösyö Alferif; bu Taşnaklar muzır ve menfaatperest adamlardan başka bir şey değiller. Bunlar daima Rusya ile Devlet-i Osmaniye arasında bir muharebe ihdasına saidirler. Bunlar meyanında bu gün Türkiye'de Türkiye menfaatine hadim gibi görünenlerden pek çokları kendi lisanları ile böyle bir muharebede Rus ordularımn pişdarları arasında bulunacaklarını bana beyan ve itiraf eylemişlerdir. Binaen aleyh bunlar için vatan ve millet yokdur. Bunlar gayet fena adamlardır. Bunlara karşı son derece şiddetle hareket etmek lazımdır.
Bugün Rusya'nın İran'a tahattisi; sırf Kafkasya'dan oraya firar etmiş olan Ermeni kavmiyetlerini terbiye etmek, İ ran'ı bunlardan tathir eylemek, bu muzı r insanların oralardan da iğfalat ve tasallüdatda bulmalarına mani olmak maksadına mübtenidir ve bunun için orada da kendilerine karşı gayet şiddetle hareket edeceğiz.
Yine Rus konsolosu Mösyö Alferif in mevsukü'l-kelam ve kendisiyle gayet entim bir zata bir gün esnay-ı müsahebede, "Rusya'nin da bugün İ ran'ı istila eylemesi, hayali-yı mezkureyi işgal-ı askeri altına alması esbab-ı hakikiye ve yedinesinin;ilan-ı hüriyetle iktisab-i serbesti eylemiş olan memalik-i Osmaniyede ki İslamlarla Türkistan, Afganistan hulasa Asya da bulunan ve süni-ül mezheb olup yavaş yavaş kendilerinde de teyakkuz ve intibah asari görülmeye başlamiş olan İslamlarin bir ati-yi meçhulde muhtemel ve melhuz olan ittihadlarina ve birleşmelerine mani olacak maksada vasıl yegânesiyle mezheb-ı şianin pek ziyade münteşir ve Rusya'nin bu maksad-ı müzmir ve hafisini vücüda getirmeye en müsaid bir kıta demek olan İran'i işgal eylemek" tarzında beyanat ve itirafatta bulunduğu konsolos-ı mumaileyhin ağzından işiden mezkûr zat tarafından beyan ve ihbar eylemişdir.
Göreceksiniz ki: az bir zaman zarfında orada da bu şerirlerden asarbırakmayacağız. Fakat bizim orada sıkıştırdığımız bu fena adamların kafesi muahharen size, Türkiye'ye firar edeceklerdir. Nitekim Kafkasya'dan bizim tazyik ettiklerimizden bu gün firarla buraya gelmiş ve her biri birer mevki ve calib-i dikkat birer servet sahibi olmuş bulunan ve buradaki saf huzur ve sükün ihlal eylemi§ olanlar gibi bu gelecekler de bunlara bir zamime teşkil eyleyeceklerdir. Eğer Osmanlı hükümeti de bunlara bir kıymet ve ehemmiyet vermez, yüz göstermezse bir fenalık yaptı kları zaman, bizim gibi, şiddetle hareket eylerse ben, eminim ki, burada da bir fenalık ikaına cesaret edemez, fırsat bulamazlar. Bu muzır insanlara karşı bile merhamet en şiddetli ceza ile mukabile etmek lazımdır. Nasıl ki: biz Kafkasya'da böyle hareket ettik ve bugün Kafkasya'da köklerini kazdık. Bunlar evvelce umumiyetle Kafkasya'dan, Londra'dan para alıyor, muavenet ve himaye görüyorlardı Vakta ki: biz bu meselede İngilizlerle anlaştık ve kendilerine karşı olunca şiddetimizle takibat ve mücazata bulunmaya başladık. O zaman derhal mazarratlarının önünü aldık. Vücutlarını, fenalıklarını ortadan kaldırdık. ve o zaman hepsi Memalik-i Osmaniye'ye firar ettiler. Burasını alt üst ederek kana boyadılar. Binaenaleyh bu muzır mahlûklar zerre kadar merhamet ve insafa laik değildirler. Rusya'da ki zengin, milyoner ve evvelce bu Taşnak komitesine nakden
muavenette bulunan birçok sahibi mevkii ve haysiyet zevattan mürekkep bir ziyafette, bu taraflara geleceyim cihetle bu yerlerde muhtaç-ı himaye ve muavenet namuslu Ermeni fukarası bulunacak olursa bu kabil kimselere yine her zaman nakden ve süver-ı saire ile ibzah ianata hazır ve amade bulunduklarını bu zengin ve namuskâr Ermeniler beyan ve ifade eylediler ve fakat şimdiye kadar kendilerinde nakden getirdikleri muavenetleri suiistimal ederek birçok fenalık, kan dökülmesine, hanuman sönmesine badi olan Taşnaklara fimabad kattiyen hiç bir suretle muavenet ve müzaherette bulunmayacaklarını da temin ve ilaveten dermeyan eylediler.
Bizzat bana eski vatandaşlarınızdan, ihtiyar Ermenilerden pek çoklan: biz bundan 25-20 sene evel pek rahat ve pek mesut idik. Hükümetimizden çok memnun bulunuyor ve her suretle himaye ve muaveneti görüyor idik. Ticaretimiz, servetimiz, kazancımız pek mükemmel idi. Vakta ki bu komiteler, Taşnaklar, meydana çıktı. Hükümetimizin bize karşı olan fikri, nokta-i nazarı değişti. Ticaretimiz, servetimiz, kazancımız, hulasa bütün huzur ve rahatımız bozuldu. En nihayet bu kadar kan akdı. Can telef oldu. Emniyet ve istirahatımız kalmadı. Bundan biz ne kazandık? Bilakis kâmilen ziyan ettik. Bu hallerden kimler istifade etti? Asıl ve nesilleri bizce meçhul maksat ve fikirleri gayri malum birçok türediler, diyan ecnebiyeden gelmeler meydan aldılar. Birer külah kaptılar. Servet ve sermaye sahibi oldular. Biz ezildik, gaip ettik. Onlar çıktılar, onlar kazandılar. Ve... Tarzında beyanat ve kemal-ı suzeş ve teessürle
itirafatta bulunmuşlardır.
Filhakika da mesele böyle olmuştur. Eğer İngilizlerden Ermeniler himaye-i mazhar-ı muavenet olacaklarını bilmemiş olsa idiler ihtilal çıkarmaya, beyhude yerde bu kadar kan akıtmaya cesaret edebilirler miydi? Rusya'dan nakden muavenet görmeleri, İngilizlerden himaye bulmaları onlara cüret verdi. Memleketimizde kanlı bir hatıra vücuda getirdiler. Yoksa aksi halde hiçbir şey yapamazlardı. Öyle değil mi? Kaptan Şeel!
İngiliz Van Vis konsolosu Yüzbaşı Şel;
Evet öyledir. Fakat Gladstone[1] ne maksatla bunlara himaye etti bilmem. Şimdi Londra'da da bir kuvvet ve luymetleri kalmamıştır. Filhakika hareketleri makul değildir. Bunları sokakda gördükçe müteessir oluyor, huylanıyorum. İyi adamlar değildirler.
Mösyö Alferif devam ile ben bu Taşnakların yaptığı cinayetlerden ne kadar müthiş cinayetler bilmem ki hepsi meçhule kalmış fail ve mütecasirleri hiç bir ceza görmemiştir. Bu hal biçare, saf, namuslu ve gayet mutii, çalışkan, ahali üzerinde pek fena bir tesir ve korku uyandırmış, bu fena mahlüklara körü körüne bir itaat ve inluyat his ve zaruretini tevlit eylemiştir. Gerek İran köylüleri gerek sizinkiler pek namuslu, çalışkan insanlardır. Ben bunları pek iyi bilirim.
Fakat bu muzır mahlüklar bu zavallıları rahat çalışmaya bırakmıyorlar. Onlara ne türlü silah veriyor. Cebren parasını alıyorlar. Köylerden muhtelif vesilelerle para ve saire topluyorlar. Bu biçarelerin mal ve canını daimi bir tehlike içinde bulunduruyorlar. Ahali artık her hakikati öğrendi ise de sülükler gibi enselerine yapışmak olan bu habisler biçarelere göz açurmıyor nefes aldırmıyor onları rahat bırakmıyor. Ahali şüphe yok ki şiddetle istirahat ve emniyete muhtaçnr. Hükümetin, bu kere bu muzır insanların elinden kendilerini kurtarmaya niyet ettiğini görseler dört el ile sarılacak, minnettar kalacaklardır ve o zaman ne esrarengiz mezalim ve cinayat ika-i edildiğini de kâmilen meydana koyacaklardır. Onlar için ahaliyi bunların taadiyat
ve tazyikatından kurtarmalısınız. Siz, yanlış hareket ediyorsunuz, bunlara bir kıymet ve ehemmiyet vermiyorsunuz. Hal bu ki bugün bunların hiçbir tarafta bir kıymet ve ehemmiyetleri kalmamıştı. Her hükümet bunların mahiyet ve fikirlerini artık anlamıştır. Onlara tesahup ve muavenet edecek kimse yoktur. Ve işte biz bu maksatla İran'a girdik. Bu muzır mahlüklardan o, saf, muti ahaliyi kurtaracaktır. Bugün Tebriz ve Tahran'da umumi kumandan olan ve Yefrum Han namıyla yad edilen şalus, Reşt'de bulunduğum zaman iki seneye kadar benim hizmetçim idi. Bu adamı pek iyi tanırım. Ayda kendisine 10 ruble maaş veriyordum. Bugün bütün İran'a kumandan olan merkumun aslı Kafkasyalıdır. Şimdi bunlara nasıl insaf ve merhamet etmeli yapmadığı mezalim, habaset bırakmıyor. Bugün Iran'da ki Rusya konsoloshanelerine binlerce mutii ahali gelmiş. Bu biçareler aman bizi bunların mezaliminden kurtarınız diye feryat ve istimdat ediyorlar ve işte biz de bunun için bu muzır mahlüklardan bu mutii, namuslu ahaliyi kurtarmak isteriz.
Ben İranileri pekiyi tanırım. 6 sene orada kaldım. Çok çalışkan namuslu insanlardır. Onlar sükün ve huzurdan başka bir şey istemez. İ taatdan başka bir şey düşünemez. Fakat Kafkasya'dan kaçıp İran ile Memalik-i Osmaniye'nin her tarafina yayılmış olan bu Taşnaklar ne orada ve ne sizde bu biçare ahaliyi rahat bırakmıyorlar.
Iran'da bu fena adamlara karşı ittihaz edeceğimiz tedabir-ı şedide neticesinde oradan da kendilerini kaçıracağız. Orasını da Kafkasya gibi vücutlarmdan tathir edeceğiz. Fakat korkarım ki bunlar, sonra, kâmilen size kaçıp gelecekler. Sizin başınıza bela olacaklar ve sizin ahalinizi, hükümetinizi rahatsız edecek işgal edeceklerdir. Eğer siz de bizim gibi kendilerine karşı şiddetle hareket edecek olursanız emin olunuz ki ahalinizi kurtarmış olursunuz.
Bugün, dediğim gibi, bunların artık hiç bir kuvvet ve kıymetleri kalmamıştır. İşte bugün intihab edilen Patrik Efendi onların muhalifidir. Eçmiyazin için intihab edilecek de böyle olacaktır. Her tarafta böyle hükümleri kıymetleri kalmamış olan bu muzır mahlû klara yüz vermek caiz ve bir hükümet için doğru bir hareket değildir. Hükümet ekseriyete istinat etmeli, onlara muavenet eylemeli ve yoksa hareketlerinde bir ittırad olmayan takib-i menfaatinden başka bir emel ve fikir perverde etmeyen kimselerde mümaşat etmek ekseriyete fenalık eylemek demek olur. Allah ekseriyeti bunların elinden kurtarmalıdır.
Mesela burada bir İşhan vardır. Bu Rusya da Kafkasya'da bir nefer idi. Hizmeti askeriyesini ikmal etmeden firar ederek buraya geldi ve enva-i cinayet ve melanetlerde bulundu. Daha evelleri Van'da adeta bir hükümdar kadar haiz-i ehemmiyet ve nüfuz idi. Bu sayede hem mühim bir mevkii ve hem mühim bir servet sahibi oldu. En nihayet de tabiiyet-i Osmaniye'ye geçti.
Bekir Sami Bey bunların tabiiyet-i Osmaniye'ye geçmesi için müsaade edilmesi için bana sorduğu zaman aman isterseniz hepsini tabiiyet-i Osmaniye'ye kabul ve ithal ediniz. Biz de Kafkasya'da bu kabil yadigârlar pek çoktur. Arzu ederseniz kemal-i memnuniyetle onları da gönderelim. Biz zaten memleketimizi bunların mazarratından vücutlarından tathir etmek istiyoruz. Bunları tabiiyet-i Osmaniye'ye kabul ederseniz bizim bu maksadımızda hidmet etmiş olursunuz ve bizde budan pek ziyade memnun oluruz. Fakat korkarım ki: bu adamlar sizin için de ileride bir gaile bir bela olacaktır. Biz de bir hiç, adi bir nefer iken burada bir mevkii ve servet sahibi olan işbu İşhan Akdamar Manastırındaki antika ve sair zi-kıyyem eşyayı aşırmak için teşebbüsatda bulunmuş ve o zaman Manastırda bulunan Rahip Arsen Efendi buna mani olduğu için kendisi vahşiyane bir surette ve esrarengiz bir şekilde katl ve itlaf edildi. Bu bedbaht maktulun katillerine ne yapıldı? Hatta katilleri meydana bile çıkarılmadı. Aynı zamanda hükümete ait olması lazım gelen kilisenin eşyasını muhafaza etmek bunlara
kaptırmamak istediği için zavallı Rahip Arsen bu vahşilerin kurbanı oldu. Gitti.
Rahib-i merkum bu suretle esrarengizine bir şekilde katl ve napedid edildiğinden sonra Manastırı soymak isteyenlere karşı mümanaat ve muhalefet etmek artık kimin haddine düşmüş idi. İşte bu vakıa-yi cinayetten sonra Manastır' suhuletle ve rahatça soydular. Ve sonra da Manastır' Kürtler, askerler soydu arcufasını ortaya attılar. Gerek Manastırda oturanlara ve gerek sair icap edenlere Manastırlann sirkat edilen eşyası hakkında bir şey sorulacak olursa, bu yolda Kürt ve askerlere atf ve isnad edilmesi ihtar ve tenbih edildi. Ve bu suretle da etrafa işae olundu. Şimdi bunun için her kime bir şey sorsamz size bu yolda cevap verirler. Halbuki: hakikat-i halde eşya-i mezkürun gasp ve sanki İşhan ile ilüfekası olduğu herkesçe malumdur.
Bu İşhan bir müddet sonra gizli olarak eşya-i mezkiırun da bir kısmını satmak için Viyana'ya gitti. Fakat böyle şeyler, birden ve aşikar olarak Avrupa'da da satılmayacağı için ceste ceste satılıyor. Henüz bu eşyanın kâmilen satıldığına kanii değilim. Hatta geçenlerde bir komisyoncu marifetiyle bu eşyadan bir kaç parçasını gayet ucuz bir fiyat ile satın aldım. Eşyayı bana getireni sıkıştırdım. Nereden aldığını sordum ise de söylemedi. Fakat sonra, ben, eşyanın nereden geldiğini öğrendim. Bu İşhan evvelleri bana sık sık geliyordu. Ve benim yanıma geldiği zamanlar Türkçe ve hükümete gittiği zamanlar Rusça konuşurdu. Bu da denksizliklerini gösterir bir misaldir. Sonraları bu muzır insana yüz vermemeye başladım. Evime kabul etmedim. Pencerede durduğum halde, kasden, evde yoktur dedirtirdim. Ve o suretle evimden ayağını kestim. Mamafih elan her vesileden istifade ederek evime gelmeye çalışıyor. Ve geldiği zamanda bir hürmetsizliğini veya adem-i kabul görmemek için yanında mutlaka diğer birisini bulunduruyor. Ve bu surette kabule mecbur olacağım birisine refakat etmekle
kendisini kabul ettiriyor. Mesela: bizim imparatorun eyyam-i resmiyesinde tebrike koşuyor. Halbuki kendileri sosyalist fikrine hadim görünüyorlar. Öyle olduğu halde bu adam ve rüfekası neden yine en müstebit bir hükümdann eyyam-i mahsusenini tebrik için o müstebit hükümdann bir memuru olan benim evime koşuyor. İşte bunlar böyle maksatsız, maslaksız, muzır ve menfaatperest kimselerdir. Artık bunlara bir kıymet ve ehemmiyet vermekde bir mantık ve maluliyet var mıdır? Bilmem.
"Yine böyle bir adam olan Karmina, bir gün, ne için böyle hareket ettiklerini sordum. Bana cevap olarak: Biz zaten Rusya hükümeti hesabına, menfaatine çalışıyoruz, Rusya ile Osmanlı hükümeti arasında bir harp olacak olursa Rus ordularının ilk pişdar kıtaatı meyamnda beni göreceğinizden emin olabilirsiniz" dedi.
Mösyö Alferif
Bunların her memleketten kökünü kazmak, ahali-i mutieyi bunlann eyadi-i tecavüz ve taadisinden kurtarmak her hükümetin vazifesidir. Ve işte biz bu vazifenin edası maksadıyla İran'a girdik ve göreceksiniz ki: Orada da ittihaz edeceğimiz tedabir-i şedide sayesinde pek az bir zaman zarfında, Kafkasya gibi, orasını da bu muzır mahlüklardan tathir eleyeceğiz. Kurtaracağız. Konsolos beyin bu ifadatma işlenen cinayetlerden, gizli kalanlardan bir iki tane misal da ilaveten beyan eyledi.
15-16 Kanun-ı Evvel 1327 tarihli zabtın suretidir Aslına mutabıktır.
izah: Karmina aslen Kafkasyalı bir Papa iken terk-i meslek ile vadi-i şekavete sapmış ve bugün Van vilayeti Ermeni mukatibi müfettiş tayin edilmiştir. Tiflis vilayeti ile Dâhiliye nezareti arasında kendisi hakkında uzun uzadıya bir muhaberat cereyan etmiş nasıl bir maksat ve emel perverde eder bir adam olduğu muhaberat-ı mezküra ile pek güzel teşrih ve tafsil edilmiştir. Muş'da bulunduğu zaman köylülere karşı taşkınca olan hareketten dolayı mahkemece arandığını his eder etmez firar ve ihtifa eylemi§ ve ahiren meydana çıkmış olan bu Karmiş hakikaten müfsit ve muzır bir şahıstır. Rusya konsolosuna karşı olan ifade ve cevabı kendisinin nasıl bir mahiyet ve uynette yaratılmış bir mahlük olduğunu ispata kifayet eder."[2]